Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

أياد

  • 1 إياد

    erke; güç; takat

    Arabic-Turkish dictionary > إياد

  • 2 أياد


    ааин
    pl. от يد

    Арабско-Русский словарь > أياد

  • 3 إياد

    vigueur

    Dictionnaire Arabe-Français > إياد

  • 4 إياد

    إيَاد: ما يُوَيّدُ بِهِ الشّيْءُ

    Arabic-English new dictionary > إياد

  • 5 إياد

    إيَاد: قُوّة
    force, power, might, strength

    Arabic-English new dictionary > إياد

  • 6 إياد

    إِيَاد
    1. erke
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    2. takat
    Anlamı: güç, kuvvet
    3. güç
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > إياد

  • 7 اياد

    dzieło; rozwój; stworzenie; tworzenie; twór; utworzenie; wywoływanie; wzrost

    Dictionary Farsi-Polish ( واژه نامه فارسی لهستانی) > اياد

  • 8 vigueur

    إياد
    باس
    حول
    عافية
    قوت
    منة
    نشاط

    Dictionnaire Français-Arabe > vigueur

  • 9 wywoływanie

    اياد ; توسعه ; نيايش

    واژه نامه لهستانی فارسی (Dictionary Farsi-Polish) > wywoływanie

  • 10 gras

    I adj
    1 aliment دهني [duh׳nijː]
    2 adipeux سمين [sa׳miːn]
    3 sale متسخ بالشحم ['mutːasix biʃ'ːaћm]

    avoir les mains grasses — أيادٍ متّسخة بالشحم

    4 faire la grasse matinée يستيقظ متأخّرا [jas'tajqiðʼ muta'ʔaxːiran]
    II n m
    دهن ['duhn] m
    * * *
    I adj
    1 aliment دهني [duh׳nijː]
    2 adipeux سمين [sa׳miːn]
    3 sale متسخ بالشحم ['mutːasix biʃ'ːaћm]

    avoir les mains grasses — أيادٍ متّسخة بالشحم

    4 faire la grasse matinée يستيقظ متأخّرا [jas'tajqiðʼ muta'ʔaxːiran]
    II n m
    دهن ['duhn] m

    Dictionnaire Français-Arabe mini > gras

  • 11 grasse

    1 aliment دهني [duh׳nijː]
    2 adipeux سمين [sa׳miːn]
    3 sale متسخ بالشحم ['mutːasix biʃ'ːaћm]

    avoir les mains grasses — أيادٍ متّسخة بالشحم

    4 faire la grasse matinée يستيقظ متأخّرا [jas'tajqiðʼ muta'ʔaxːiran]
    * * *
    1 aliment دهني [duh׳nijː]
    2 adipeux سمين [sa׳miːn]
    3 sale متسخ بالشحم ['mutːasix biʃ'ːaћm]

    avoir les mains grasses — أيادٍ متّسخة بالشحم

    4 faire la grasse matinée يستيقظ متأخّرا [jas'tajqiðʼ muta'ʔaxːiran]

    Dictionnaire Français-Arabe mini > grasse

  • 12 يد

    يَدٌ
    أَيْدٍ أَيَادٍ
    1) рука; اخذه من يده взять кого-л. за руку; طلب يدها просить её руки (у кого من)
    2) передняя нога (у животных)
    3) ручка, рукоятка; يد الفأس топорище
    4) благодеяние (чаще во мн. الايادي) доп. الايادي البيضاء заслуги; صاحب الايادي البيضاء благодетель; اسدى اليه يدا جديدة оказать кому-л. ещё одно благодеяние; * الايدي العاملة или اليد العاملة рабочие руки; يد الجوزاء астр. альфа Фиона (Бетельгейзе) ; ساعة يد ручные (наручные) часы; شغل يد рукоделие; عربة يد ручная тележка; فى متناول يده у кого-л. под рукой; مدّ يد المساعدة протянуть руку помощи;... رفع يده على поднять руку на…; وقع فى يده попасть кому-л. в руки; بين يديْه перед ним; مثل (قدّام) بين يديْه см. مثل; доп. ضرب وجهه بيديْه бить себя по лицу от огорчения; تحت يده в его распоряжении, у него; تعلّم على يد الاستاذ учиться под руководством профессора; على يد الاطبّاء при содействии врачей;... له يد فى он замешан в…, он причастен к…; الظروف لا يدَ له فيها не зависящие от кого-л. обстоятельства; доп.... كان له اليد الطولى فى ему принадлежит большая заслуга в…; صاحب اليد الطولَى а) щедрый; б) много сделавший (для чего-л.) ; اخذ بيده а) поддерживать кого-л., помогать кому-л. ; б) держать кого-л. за руку; يد بيضاء добро, милость; يده ضاقت он обеднел; يده خفيفة он нечист на руку; يده طويلة а) способный; б) вороватый; يده قصيرة неспособный; يده مفتوحة он щедр;يده ناشفة он скуп; يمشى يد من وراء ويد من قدّام нар. он ушёл ни с чем;... وضع يده على овладеть чем-л. ; وضع الجمهور يده على قلبه затаив дыхание публика ожидала; لم يضع يده على خدّه он не бездействовал, он не сидел сложа руки; هم على يد واحدة они заодно; عملوا يدا واحدة действовать рука об руку;... يجب ان نكون يدا واحدة وقلبا واحدا وضميرا واحدا لكي (حتّى мы должны действовать заодно, чтобы…;... اصبحوا يدا واحدة ولسانا واحدا في они тесно сплотились…; يضربون يدا بيد ويقولون لا حول ولا قوّة الّا بالله العظيم они только разводят руками и ничего не предпринимают; ذهبوا (تفرّقوا) ايدي سبا они рассеялись, разошлись по разным странам; خسر كلّ ما ملكت يداه он потерял всё, что имел; يأخذ باليد اليمنى ما كان يعطيه باليد اليسرى он даёт одной рукой, а другой забирает; سقط فى يده страд. он не знал, что делать; он был припёрт к стене; لا افعله يد الدهر никогда я этого не сделаю; اختطفته يد المنون скончаться
    * * *

    а=
    pl. = أيدٍ

    pl. = أياد
    1) рука
    2) передняя лапа
    3) ручка, рукоятка

    Арабско-Русский словарь > يد

  • 13 goiterogenic

    (goitrogenic)اياد كننده‌تورم‌غده‌تيروئيد (درقي‌.) ، ايجاد كننده‌ گواتر

    English to Farsi dictionary > goiterogenic

  • 14 erke

    أزر
    إمكان
    إياد
    أيد
    استطاعة
    اقتدار
    بأس
    تمكن
    حول
    حيل
    طائل
    طائلة
    طاقة
    طوق
    طول
    قابلية
    قبل
    قدرة
    مراس
    مرة
    مقدرة
    مكنة
    منة

    Türkçe-Arapça Sözlük > erke

  • 15 güç

    أزر
    إمكان
    إياد
    أيد
    استطاعة
    اقتدار
    بأس
    تمكن
    جبر
    حول
    زور
    شاق
    شدة
    شوكة
    صبر
    صعب
    طائل
    طائلة
    طاقة
    طوق
    طول
    عسر
    عسير
    عويص
    قابلية
    قبل
    قدرة
    متعذر
    متعسر
    مراس
    مرة
    مستصعب
    معقد
    مقدرة
    مقدور
    مكنة
    منة
    منعة
    نكير

    Türkçe-Arapça Sözlük > güç

  • 16 takat

    إمكان
    إياد
    اقتدار
    تمكن
    حول
    طائل
    طاقة
    قبل
    قدرة
    مقدرة

    Türkçe-Arapça Sözlük > takat

  • 17 erke

    1. أزر [أَزْر]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    2. إمكان [إِمْكان]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    3. إياد [إِيَاد]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    4. أيد [أَيْد]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    5. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    6. اقتدار [اِقْتِدار]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    7. بأس [بَأْس]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    8. تمكن [تَمَكُّن]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    9. حول [حَوْل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    10. حيل [حَيْل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    11. طائل [طائِل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    12. طائلة [طائِلَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    13. طاقة [طاقَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    14. طوق [طَوْق]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    15. طول [طَوْل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    16. قابلية [قابِلِيَّة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    17. قبل [قِبَل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    18. قدرة [قُدْرَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    19. مراس [مِرَاس]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    20. مرة [مِرَّة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    21. مقدرة [مَقْدِرَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    22. مكنة [مُكْنَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    23. منة [مُنَّة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji

    Türkçe-Arapça Sözlük > erke

  • 18 güç

    1. أزر [أَزْر]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    2. إمكان [إِمْكان]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    3. إياد [إِيَاد]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    4. أيد [أَيْد]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    5. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    6. اقتدار [اِقْتِدار]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    7. بأس [بَأْس]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    8. تمكن [تَمَكُّن]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    9. جبر [جَبْر]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    10. حول [حَوْل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    11. زور [زُور]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    12. شاق [شاقّ]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    13. شدة [شِدَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    14. شوكة [شَوْكَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    15. صبر [صَبْر]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    16. صعب [صَعْب]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    17. طائل [طائِل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    18. طائلة [طائِلَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    19. طاقة [طاقَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    20. طوق [طَوْق]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    21. طول [طَوْل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    22. عسر [عَسِر]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    23. عسير [عَسِير]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    24. قابلية [قابِلِيَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    25. قبل [قِبَل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    26. قدرة [قُدْرَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    27. متعذر [مُتَعَذِّر]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    28. متعسر [مُتَعَسِّر]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    29. مراس [مِرَاس]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    30. مرة [مِرَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    31. مستصعب [مُسْتَصْعَب]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    32. معقد [مُعَقَّد]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    33. مقدرة [مَقْدِرَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    34. مقدور [مَقْدُور]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    35. مكنة [مُكْنَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    36. منعة [مَنْعَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    37. منة [مُنَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    38. نكير [نَكِير]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    39. عويص [عَوِيص]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül

    Türkçe-Arapça Sözlük > güç

  • 19 takat

    1. إمكان [إِمْكان]
    Anlamı: güç, kuvvet
    2. إياد [إِيَاد]
    Anlamı: güç, kuvvet
    3. اقتدار [اِقْتِدار]
    Anlamı: güç, kuvvet
    4. تمكن [تَمَكُّن]
    Anlamı: güç, kuvvet
    5. حول [حَوْل]
    Anlamı: güç, kuvvet
    6. طائل [طائِل]
    Anlamı: güç, kuvvet
    7. طاقة [طاقَة]
    Anlamı: güç, kuvvet
    8. قبل [قِبَل]
    Anlamı: güç, kuvvet
    9. قدرة [قُدْرَة]
    Anlamı: güç, kuvvet
    10. مقدرة [مَقْدِرَة]
    Anlamı: güç, kuvvet

    Türkçe-Arapça Sözlük > takat

  • 20 dzieło

    استحكامات ; افرينش ; اياد ; چاپ ; خلقت ; زيست ; شغل ; طبع ; عمل ; عملكرد ; كار ; كارخانه ; نوشتجات ; وظيفه

    واژه نامه لهستانی فارسی (Dictionary Farsi-Polish) > dzieło

См. также в других словарях:

  • إياد — معجم اللغة العربية المعاصرة إياد [مفرد]: مصدر آدَ …   Arabic modern dictionary

  • Iyad Allaoui — Pour les articles homonymes, voir Alaoui. Iyad Allawi اياد علاوي …   Wikipédia en Français

  • حرق — حرق: الحَرَقُ، بالتحريك: النار. يقال: في حَرَقِ الله؛ قال: شدّاً سَريعاً مِثلَ إضرامِ الحَرَقْ وقد تَحرَّقَتْ، والتحريقُ: تأْثيرها في الشيء. الأَزهري: والحَرَقُ من حَرَق النار. وفي الحديث: الحَرَقُ والغَرَقُ والشَّرَقُ شهادة. ابن الأَعرابي: حرَقُ …   Lisan Al Arab. Arabic explanatory dictionary

  • Ayad Allawi — A yad Allawi Prime Minister of Iraq In office 28 May 2004 – 7 April 2005 President Paul Bremer Ghazi Mashal Ajil al Yawer (Acting) …   Wikipedia

  • Salah Khalaf — Salah Mesbah Khalaf (Arabic صلاح خلف), also known as Abu Iyad (Arabic أبو إياد) (born 1933 ndash; January 14, 1991) was deputy chief and head of intelligence for the Palestine Liberation Organization, and the second most senior official of Fatah… …   Wikipedia

  • Eyad Alrababah — Born in Palestine, Eyad Mustafa Alrababah ( ar. اياد مصطفى الربّاح) was a Jordanian citizen arrested following the September 11, 2001 Terrorist Attack. A computer technician, he had lived in West Paterson, New Jersey until 2000, then moved to… …   Wikipedia

  • Bilady, Bilady, Bilady — بلادي بلادي بلادي English: My country, my country, my country Bilady, Bilady, Bilady The flag of Egypt …   Wikipedia

  • Iyad Jamal Al-Din — (in Arabic : إياد جمال الدين) is an Iraqi minister of parliament. An islamic state secularist, he advocates the separation of church and state. He is quoted as saying:: We are like a bird born in a cage America broke the cage open, but the bird… …   Wikipedia

  • Eyad Ismoil — Infobox Criminal subject name = Eyad Ismoil image size = image caption = date of birth = circa 1971 place of birth = Kuwait date of death = place of death = alias = conviction = Conspiracy penalty = 240 years status = In prison occupation =… …   Wikipedia

  • Ayad Sadir — Football player infobox playername = Ayad Sadir nickname = fullname = Ayad Sadir Al Sadoun dateofbirth = birth date and age|1988|4|3 countryofbirth = flagicon|IRQ Iraq currentclub = flagicon|Iraq Najaf FC clubnumber = position = Defender… …   Wikipedia

  • Abu Iyad — Salah Mesbah Khalaf (arabisch ‏صلاح خلف‎ Salah Chalaf, DMG Ṣalāḥ Ḫalaf), auch bekannt als Abu Iyad (‏ أبو إياد‎, DMG Abū Iyād; * 1933 in Jaffa; † 14. Januar 1991 in Tunis) war 1991 zweiter Chef und Chef der Spionage der PLO und der …   Deutsch Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»