-
81 ekmek
1. vt1) säenekmeden biçilmez ( prov) ohne Fleiß kein Preisrüzgâr eken fırtına biçer ( prov) wer Wind sät, wird Sturm ernten2) anpflanzen; (sebze \ekmek) anbauentarlayı \ekmek das Feld [o den Acker] bestellen3) ( serpmek) streuenyemeğe tuz/biber \ekmek Salz/Pfeffer auf Essen streuenbirini \ekmek jdn hängen [o sitzen] lassenbirini \ekmek überholen1) Brot ntbir somun \ekmek ein Laib Brotbirinin ekmeğine yağ sürmek ( fam) Wasser auf jds Mühle gießenekmeğini kazanmak sich sein Brot verdienen, sich seinen Lebensunterhalt verdienen -
82 es
es s2) ( fam)bir kimseyi/şeyi \es geçmek jdn/etw übergehen; ( boş vermek) jdn/etw links liegen lassenbir kimseyi/şeyi \es geçerek über jdn/etw hinwego konuyu \es geçti er ließ das Thema weg [o aus] -
83 esas duruş
-
84 esas vaziyet
\esas vaziyete geçmek Haltung einnehmen -
85 eylem
eylem s\eylemde bulunmak in Aktion treten\eyleme geçirmek in die Tat umsetzen\eyleme geçmek zur Tat schreiten4) (terör \eylemi) Akt m, Anschlag mrehine \eylemi Geiselnahme f -
86 ezmek
vt1) zerquetschen2) ( üzerinden geçmek) überfahrentren iki ineği ezdi der Zug hat die beiden Kühe überfahren -
87 geç
-
88 geçen
1. vt, vi1) part. präs. von geçmek2) bizi \geçen araba der Wagen, der uns überholteyoldan \geçen biri ein Passant\geçen defa voriges Mal -
89 geçer
-
90 gır
gır s\gır atmak quatschen\gır geçmek ( çene çalmak) quatschen; ( dikkat etmemek) nicht aufpassen; ( aklı başka yerde olmak) abwesend sein\gır kaynatmak die Zeit verquatschenbirini \gır \gıra almak jdn auf den Arm nehmen, jdn durch den Kakao ziehen -
91 gırgır
-
92 hadisesiz
ereignislos\hadisesiz geçmek ereignislos verlaufen; ( yolculuk) ohne Zwischenfall verlaufen -
93 halef
halef sbiriyle \halef selef olmak jds Nachfolge antreten; ( yerine geçmek) jds Platz übernehmen -
94 hareketlenmek
vi in Schwung kommen; ( harekete geçmek) sich in Bewegung setzen -
95 hücum
I s\hücum etmek angreifen\hücuma geçmek zum Angriff übergehen3) ( sert eleştiri) heftige KritikII interj\hücum! vorwärts! -
96 ırz
ırz sbirinin \ırzına geçmek jdn vergewaltigenbirinin \ırzını bozmak jdn deflorieren [o entjungfern] -
97 ıska
ıska sFehlschlag m -
98 iftihar
iftihar s1) Stolz mbiriyle \iftihar etmek stolz sein auf jdn\iftiharla geçmek mit Auszeichnung bestehen -
99 ilişki
ilişki sinsanlarla \ilişki Kontakt zu Menschendış/diplomatik \ilişkiler auswärtige/diplomatische Beziehungenbiriyle \ilişkiyi kesmek den Kontakt zu jdm abbrechen; ( fam) mit jdm Schluss machenbiriyle \ilişkiye geçmek mit jdm Kontakt aufnehmen, mit jdm in Verbindung tretenbirinin bir şeyle \ilişkisi var jd hat mit etwas zu tunbununla \ilişkin var mı? hast du damit zu tun?arkadaşça/dostça bir \ilişki ein kameradschaftliches/freundschaftliches Verhältnis -
100 iniş
iniş s1) Landung f\iniş yapmak landen, aufsetzen\inişe geçmek zur Landung ansetzenyumuşak \iniş eine weiche Landunguçak sert/yumuşak \iniş yaptı das Flugzeug setzte hart/weich auf2) Abstieg m\iniş çıkıştan çok daha zor oldu der Abstieg gestaltete sich weit schwieriger als der Aufstiegdağdan vadiye \iniş iki gün sürdü der Abstieg vom Berg hinab ins Tal dauerte zwei Tage
См. также в других словарях:
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
transa geçmek (veya girmek) — kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçmek O garip bir transa girmişti; beni konuşturmak, nasıl aşağılık duygusu içinde kıvrandığımı işitmek istiyordu. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
transit geçmek — 1) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek 2) mal gümrüksüz geçmek 3) argo sürücü, trafik kurallarına uymamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri geçmek — 1) öne geçmek 2) üstün bir makama geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aylığa geçmek — 1) çalışması karşılığı olarak her ay belirli bir para alınacak bir işe başlamak, maaşa geçmek 2) gündelikten veya ücretten kadroya geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meskût geçmek — söylemeden geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teğet geçmek — 1) yakınından geçmek 2) mec. bir konuya üstünkörü dokunmak Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalayıp geçmek — rüzgâr, dalga vb. sıyırarak, dokunarak hızla geçmek Komşu köşklerden kopup gelen fasulye kokulu bir rüzgâr yüzümüzü yalayıp geçti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
zikri geçmek — anılmak, adı geçmek Dün sizin zikriniz geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük
basıp geçmek — 1) önde gideni geçmek Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı. M. Ş. Esendal 2) önem vermeyerek uğramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
faaliyete geçmek — 1) çalışmaya başlamak, çalışır duruma geçmek, işlemeye başlamak 2) işler duruma gelmek, etkin duruma gelmek Bir siyasi grup, başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük