-
1 geçmek
اجتازاجتسرجازجسرعبرقطعمر -
2 geçmek
1. اجتاز [اِجْتازَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek2. اجتسر [اِجْتَسَرَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek3. جاز [جازَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek4. جسر [جَسَرَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek5. عبر [عَبَرَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek6. قطع [قَطَعَ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek7. مر [مَرَّ]Anlamı: bir yerden başka bir yere gitmek -
3 aşmak
1. أعدى [أَعْدَى]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek2. اجتاز [اِجْتازَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek3. اجتسر [اِجْتَسَرَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek4. اختطى [اِخْتَطَى]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek5. اعتدى [اِعْتَدَى]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek6. تجاوز [تَجَاوَزَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek7. تخطى [تَخَطَّى]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek8. تعدى [تَعَدَّى]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek9. جاز [جازَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek10. جاوز [جاوَزَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek11. جسر [جَسَرَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek12. عبر [عَبَرَ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek13. مر [مَرَّ]Anlamı: yüksek, uzak ve geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek -
4 ezmek
1. خبط [خَبَطَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek2. داس [داسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek3. دهس [دَهَسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek4. رهس [رَهَسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek5. قمع [قَمَعَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek6. لت [لَتَّ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek7. هرس [هَرَسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek8. وطئ [وَطِئَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek -
5 katetmek
1. اجتاز [اِجْتازَ]Anlamı: bir yeri aşarak geçmek2. اجتسر [اِجْتَسَرَ]Anlamı: bir yeri aşarak geçmek3. احتز [اِحْتَزَّ]Anlamı: kesmek, bölmek4. بتل [بَتَّلَ]Anlamı: kesmek, bölmek5. بتر [بَتَرَ]Anlamı: kesmek, bölmek6. بتل [بَتَلَ]Anlamı: kesmek, bölmek7. جاز [جازَ]Anlamı: bir yeri aşarak geçmek8. جرز [جَرَزَ]Anlamı: kesmek, bölmek9. جزل [جَزَلَ]Anlamı: kesmek, bölmek10. جسر [جَسَرَ]Anlamı: bir yeri aşarak geçmek11. حذ [حَذَّ]Anlamı: kesmek, bölmek12. حز [حَزَّ]Anlamı: kesmek, bölmek13. عبر [عَبَرَ]Anlamı: bir yeri aşarak geçmek14. فصل [فَصَلَ]Anlamı: kesmek, bölmek15. قصب [قَصَبَ]Anlamı: kesmek, bölmek16. قصل [قَصَلَ]Anlamı: kesmek, bölmek17. قطع [قَطَعَ]Anlamı: kesmek, bölmek18. مر [مَرَّ]Anlamı: bir yeri aşarak geçmek -
6 ergimek
1. انحل [اِنْحَلَّ]Anlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek2. انصهر [اِنْصَهَرَ]Anlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek3. تحلل [تَحَلَّلَ]Anlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek4. ذاب [ذابَ]Anlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek5. سال [سالَ]Anlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek -
7 girmek
1. أولج [أَوْلَجَ]Anlamı: dışarıdan içeriye geçmek2. دخل [دَخَّلَ]Anlamı: dışarıdan içeriye geçmek3. رز [رَزّ]Anlamı: dışarıdan içeriye geçmek4. سلك [سَلَّكَ]Anlamı: dışarıdan içeriye geçmek5. غل [غَلَّ]Anlamı: dışarıdan içeriye geçmek -
8 bayılmak
1. أغمي [أُغْمِيَ]Anlamı: kendinden geçmek, kendini kaybetmek2. انصعق [اِنْصَعَقَ]Anlamı: kendinden geçmek, kendini kaybetmek3. صعق [صُعِقَ]Anlamı: kendinden geçmek, kendini kaybetmek -
9 hareketlenmek
1. تحرك [تَحَرَّكَ]Anlamı: hareket kazanmak, harekete geçmek2. ضرب [ضَرَبَ]Anlamı: hareket kazanmak, harekete geçmek -
10 köhneleşmek
1. بلي [بَلِيَ]Anlamı: eskimek, modası geçmek2. قدم [قَدُمَ]Anlamı: eskimek, modası geçmek -
11 köhnemek
1. بلي [بَلِيَ]Anlamı: eskimek, modası geçmek2. قدم [قَدُمَ]Anlamı: eskimek, modası geçmek -
12 uğramak
1. اجتاز [اِجْتازَ]Anlamı: bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek2. عبر [عَبَرَ]Anlamı: bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek -
13 budizm
بوذية [بُوذِيّة] -
14 çalımlamak
راوغ [راوَغَ]Anlamı: bir oyuncunun topla hareket ederek, diğer oyuncuları geçmek -
15 geçirmek
مرر [مَرَّرَ]Anlamı: geçmek işini yaptırmak -
16 olmak
1. أصبح [أَصْبَحَ]Anlamı: bir görev ve makama, san veya nitelik kazanmak2. تحول [تَحَوَّلَ]3. كان [كانَ]Anlamı: varlık kazanmak4. ناسب [ناسَبَ]Anlamı: uygun düşmek -
17 sağlamak
-
18 uçmak
-
19 yatışmak
هدأ [هَدَأَ]Anlamı: aşırılığı geçmek
См. также в других словарях:
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
transa geçmek (veya girmek) — kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçmek O garip bir transa girmişti; beni konuşturmak, nasıl aşağılık duygusu içinde kıvrandığımı işitmek istiyordu. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
transit geçmek — 1) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek 2) mal gümrüksüz geçmek 3) argo sürücü, trafik kurallarına uymamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri geçmek — 1) öne geçmek 2) üstün bir makama geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aylığa geçmek — 1) çalışması karşılığı olarak her ay belirli bir para alınacak bir işe başlamak, maaşa geçmek 2) gündelikten veya ücretten kadroya geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meskût geçmek — söylemeden geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teğet geçmek — 1) yakınından geçmek 2) mec. bir konuya üstünkörü dokunmak Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalayıp geçmek — rüzgâr, dalga vb. sıyırarak, dokunarak hızla geçmek Komşu köşklerden kopup gelen fasulye kokulu bir rüzgâr yüzümüzü yalayıp geçti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
zikri geçmek — anılmak, adı geçmek Dün sizin zikriniz geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük
basıp geçmek — 1) önde gideni geçmek Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı. M. Ş. Esendal 2) önem vermeyerek uğramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
faaliyete geçmek — 1) çalışmaya başlamak, çalışır duruma geçmek, işlemeye başlamak 2) işler duruma gelmek, etkin duruma gelmek Bir siyasi grup, başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük