-
1 war
-
2 einmal
1) ( ein Mal) bir kere, bir defa, bir kez;noch \einmal bir kere daha;\einmal eins ist eins bir kere bir bir eder;auf \einmal birden;ich möchte erst \einmal hierbleiben ilkönce burada kalmak istiyorum2) ( früher) eskiden;es war \einmal... eskiden... varmış, bir varmış...3) ( irgendwann) bir zamanlar;es war \einmal, es war keinmal bir varmış, bir yokmuş4) ( verstärkend)er hat sie nicht \einmal besucht onu bir kere olsun [o bile] ziyaret etmedi;nicht \einmal piep sagen ( fam) gık bile dememek;das ist nun \einmal so bu böyle işte;wieder \einmal bir daha -
3 niemand
(hiç) kimse;es war \niemand zu Hause evde (hiç) kimse yoktu;es war \niemand anders als sein früherer Lehrer eski öğretmeninden başka (hiç) kimse değildi;von der Familie war sonst \niemand zugegen ailesinden orada başka (hiç) kimse yoktu -
4 sein
sein <ist, war, gewesen> [zaın]mir ist kalt üşüdüm;bist du's? sen misin?;wir sind Freunde biz arkadaşız;sie ist Türkin o, Türk(tür);ich bin aus Dortmund ben Dortmund'danım;ich bin 25 ben 25'im;zwei und zwei ist vier iki iki daha dört eder;sie ist Polizistin o kadın polistir;es wäre besser gewesen, ...... daha iyi olacaktı;wie wäre es mit einem Bier? bir bira içsek nasıl olur?;nun sei doch nicht so! öyle naz yapmasana!;ist es nicht so? öyle değil mi?;es ist nichts bir şey yok;das war's işte bu kadar;mir ist heute nicht nach Kuchen ( fam) bugün canım pasta çekmiyor;mir ist schlecht iyi değilim;mir ist schwindlig başım dönüyor;mir ist, als hätte ich Stimmen gehört sanki sesler duymuşum gibi geldi;lass es \sein! bırak!, yapma!;es sei denn, dass... meğerki;wie dem auch sei nasıl olursa olsun2) ( Zustand)sie ist verheiratet o evli(dir)3) (vorhanden \sein) (mevcut) olmak, bulunmak;ist da jemand? orada [o burada] kimse var mı?;es waren viele Leute da orada çok insan vardı;es war einmal... bir varmış...4) ( sich befinden) bulunmak, olmak;sie sind in Deutschland Almanyadalar;wo warst du so lange? neredeydin bu kadar zaman?5) ( mit Zeitangabe)es ist 14.30 Uhr saat 14.30;heute ist Montag bugün pazartesi;es ist Juni hazirandayız;es ist sonnig/heiß hava güneşli/sıcak;es ist schlechtes Wetter hava kötü;das ist über 10 Jahre her bunun üstünden 10 yıl geçti;morgen sind es 10 Jahre, dass wir uns kennen yarın tanıştığımızın onuncu yıldönümü6) ( geschehen) olmak;muss das \sein? bunun olması zorunlu mu?;kann \sein! olabilir!;was ist? ne var?;ist was? bir şey mi var?;sei's drum! haydi öyle olsun!; ( es macht nichts) fark etmez!7) ( Hilfsverb)sie sind schwimmen ( gegangen) yüzmeye gittiler;ich bin krank gewesen hastaydım;er ist bewusstlos geworden bayıldı;sie ist verurteilt worden mahkûm oldu;wenn er nicht gewesen wäre o olmasaydı\sein Sohn/Auto onun oğlu/otosu;\seine Kinder/Freundin onun çocukları/kız arkadaşı -
5 Absicht
niyet, maksat; ( Vorsatz) kasıt;gute/böse \Absichten haben niyeti iyi/kötü olmak;etw mit/ohne \Absicht tun bir şeyi kasten yapmak/yapmamak;es war \Absicht kasıtlıydı;das war nicht meine \Absicht bu, benim niyetim değildi;er hat die \Absicht, zu verreisen seyahat etmeye niyeti var;in der \Absicht, etw zu tun bir şeyi yapmak niyetiyle;die \Absicht haben, etw zu tun bir şeyi yapmaya niyeti olmak -
6 ahnungslos
I adj1) ( nichts ahnend) farkında olmayan;ich war völlig \ahnungslos hiç (bir şeyin) farkında değildim2) ( unwissend) bîhaber, habersiz, bilgisiz;ich war völlig \ahnungslos hiç (bir şeyden) haberim yoktu -
7 da
da [da:]I adv\da draußen dışarıda;\da kommt er işte geliyor;\da, wo...... bulunan yerde;\da drüben şurada;\da oben/unten orada yukarıda/aşağıda;gehen sie \da herum oradan gidiniz;\da ist/sind... orada... var;gibst du mir bitte mal das Buch? — \da! kitabı lütfen bana bir verir misin? — işte!2) ( zeitlich)es ist zwei Jahre her, \da haben sie die Kirche restauriert kiliseyi restore edeli iki yıl oldu;als ich das machte, \da war ich noch ein Kind bunu yaptığımda henüz bir çocuktum;\da fällt mir gerade ein, ... aklıma gelmişken...;von \da an ondan sonra3) ( in diesem Falle) bu durumda;\da haben Sie aber nicht Recht ama bunda haklı değilsiniz;und \da wagst du es noch zu kommen? ve bu durumda gelmeyi göze alıyor musun?;\da kannst du lange warten! ( fam) bekle yârin köşesini!, daha çok beklersin!4) ( vorhanden)\da sein olmak; ( vorrätig) bulunmak;es ist niemand \da burada kimse yok;ich bin gleich wieder \da hemen geri geliyorum;war Thomas gestern \da Thomas dün burada mıydı?;ist noch Milch \da? (biraz) daha süt var mı?;das stellt alles \da Gewesene in den Schatten bu, şimdiye kadar gelmiş geçmiş her şeyi gölgede bırakır;\da ist er işte orada5) ( zur Verfügung)\da sein für jdn birisi için hazır bulunmak;er ist immer für mich \da onun benim için her zaman vakti varII konj1) ( weil) çünkü, -diği için;es geht nicht, \da die Zeit nicht reicht olmaz, çünkü vakit yetmez, vakit yetmediği için olmaz, vakit yetmediğine göre olmazsehnsüchtig erwartet er die Stunde, \da sie bei ihm sein wird yanında olacağı saati hasretle [o dört gözle] bekliyor -
8 noch
noch [nɔx]I adv1) ( zeitlich) daha;sie schläft \noch daha uyuyor;immer \noch hâlâ;\noch nie şimdiye kadar hiç;kaum \noch hemen hemen hiç;nur \noch yalnızca;\noch nie şimdiye kadar hiç;er hat Geld \noch und \noch fazlasıyla parası var;\noch heute hemen bugün;seien sie auch \noch so klein her ne kadar küçük olsalar da2) ( zusätzlich) daha, başka;was soll ich \noch dazu sagen? ( fam) buna başka ne diyebilirim?;wer war \noch da? daha kimler vardı orada?, başka kim vardı orada?;\noch ein paar Tage birkaç gün daha;\noch einmal bir kere [o defa] daha;auch das \noch! bir bu eksikti!3) ( verneinend)\noch nicht henüz değil, şimdiye kadar olmayan;die Antwort steht \noch aus cevabı henüz verilmedi;als ich das machte, da war ich \noch ein Kind bunu yaptığımda henüz bir çocuktumII konj;weder... \noch... ne... ne de... -
9 schon
1) ( zeitlich)\schon damals/am ersten Abend daha o zamanlar/ilk akşam;\schon oft şimdiye kadar bir çok defalar;\schon immer oldum olası, şimdiye kadar hep;\schon wieder şimdi gene;das war \schon immer so bu, daha önce de böyleydi, bu oldum olası böyleydi;nun mach \schon! ( fam) ( beeil dich) haydisene!;nun komm \schon! ( fam) haydi!, ha(y) di gel artık!;ich komme \schon! ( fam) tamam, geliyorum!;ich war \schon achtmal in Antalya şimdiye kadar sekiz kere Antalya'daydım;das Schlimmste hast du \schon hinter dir işin en kötü tarafını atlattın artık2) ( allein) bile;\schon der Gedanke macht mich krank düşüncesi bile beni hasta ediyor;wenn ich das \schon sehe! bunu görmem bile yetiyor!3) ( tatsächlich)das ist \schon möglich bu gerçekten olabilir;was heißt das \schon? bu ne ifade eder ki?;na, wenn \schon! öyleyse ne olmuş yani?;du wirst \schon sehen bekle, göreceksin4) ( doch, ja)ich denke \schon sanırım öyledir;ich gehe/komme schon, aber... gitmesine giderim/gelmesine gelirim, ama...;sie ist nicht zufrieden, aber ich \schon o memnun olmasına memnun değil, ama ben memnunum -
10 sonst
1) ( außerdem) ayrıca, başka;war \sonst noch jemand da? başka kimse var mıydı orada?;\sonst nichts başka bir şey yok;\sonst was ( fam) başka şey;\sonst noch Fragen? başka soru(nuz) var mı?;du bist doch \sonst nicht so normalen böyle değilsin ki;es ist alles wie \sonst her şey eskisi gibi;es war wie \sonst her zamanki gibiydi;mehr als \sonst normalden fazla4) ( andernfalls) yoksa, olmazsa, aksi hâlde, aksi takdirde, sonra;was/wer/wie denn \sonst? ( fam) yoksa ne/kim/nasıl?;sei pünktlich, \sonst gibt es Schelte! geç kalma, yoksa [o sonra] azar işitirsin!5) ( unbestimmt)\sonst wer ( fam) başka biri;er bildet sich ein, \sonst wer zu sein ( etwas Besonderes) kendini bir şey sanıyor -
11 Wille
Wille <-ns, -n> ['vılə] m\Wille zur Macht philos erk istenci;seinen eigenen \Willen haben ne istediğini bilmek;seinen \Willen durchsetzen ( wollen) dediğini yaptırmak (istemek);wenn es nach meinem \Willen ginge benim isteğime kalsaydı;es geschah gegen meinen \Willen istemeyerek oldu;es geht beim besten \Willen nicht! bütün iyi niyetime rağmen olamaz!;jdm seinen \Willen lassen birinin istediğini yapmak;das hätte ich beim besten \Willen nicht machen können bunu istesem de yapamazdım;es war dein freier \Wille, das zu tun bunu yapmayı kendin istedin;es war kein böser \Wille kötü bir niyetim yoktu;der böse/gute \Wille kötü/iyi niyet;der letzte \Wille son arzu; ( Testament) vasiyet;wider \Willen istemeyerek -
12 am
am Fenster pencerede;am Himmel gökte;am Leben hayatta, sağ;am Morgen sabah(leyin);am Ufer kıyıda, sahilde;am Wege yol kenarında;am 1. Mai 1 Mayıs’ta; mit Superlativ: en …;am besten en iyisi, iyisi mi;er war am tapfersten en cesur o’ydu -
13 auf
1. präp (D) üstünde, üzerinde;auf dem Tisch masa(nın) üstünde;auf einer Party bir eğlentide;auf Seite 10 sayfa 10’da2. präp (A) räumlich üstüne, üzerine;auf den Tisch masa(nın) üstüne;auf eine Party gehen bir eğlentiye gitmek;geh auf dein Zimmer! odana çekil!;fig auf Besuch kommen görmeye/ziyarete gelmek;auf Reisen gehen yolculuğa çıkmak;zeitlich auf ein paar Tage birkaç günlüğüne;es geht auf 9 (Uhr) (saat) 9’a geliyor;fam auf eine Tasse Kaffee kahveye, kahve içmeye;auf morgen verschieben yarına ertelemek;fam auf bald! yakında görüşmek üzere!;auf diese Weise böylece;auf Deutsch Almanca (olarak);auf meine Bitte (hin) ricam üzerine;von 80 Tonnen auf 100 erhöhen 80 tondan 100’e çıkarmak;auf die Sekunde genau saniyesi saniyesine (tam/kesin)3. adv: auf und ab gehen bir aşağı bir yukarı dolaşmak;ich war die ganze Nacht auf bütün gece uyumadım;Augen auf! aç gözünü!4. int fam auf (gehts)! haydi! -
14 Aufwand
Aufwand m <Aufwands; o pl> harcama, (Geldaufwand) masraf;Aufwand an D … harcaması;der ganze Aufwand war umsonst bütün çabalar/masraf boşuna oldu;einen großen Aufwand an Energie erfordern çok enerji harcanmasını gerektirmek;einen großen Aufwand treiben büyük çaba harcamak, büyük masrafa girmek -
15 ausgesprochen
ausgesprochen adj tastamam, tam anlamıyla;das war ausgesprochenes Pech bu tamamen şanssızlıktı -
16 bereits
bereits adv (schon) daha şimdiden;er will bereits gehen hemen gitmek istiyor;es war bereits Abend akşam olmuştu bile; daha … bile -
17 Betrieb
Betrieb m <Betriebs; Betriebe> Firma işletme, işyeri; (Betreiben) işletme, çalıştırma; in Straßen, Geschäften çalışma, faaliyet;öffentliche Betriebe kamu işletmeleri;in Betrieb sein (setzen) hizmette olmak (hizmete açmak);außer Betrieb hizmet dışı; fam bozuk;außer Betrieb setzen devreden çıkarmak, devre dışı bırakmak;im Geschäft war viel Betrieb dükkanda çok gelen giden vardı -
18 Boden
Boden m1. <Bodens; Böden> yer, zemin; toprak;auf fruchtbaren Boden fallen elverişli bir ortam bulmak;(Erde, Erdreich) etwas aus dem Boden stampfen (kısa zamanda) yoktan var etmek;(Besitz) eigenen Grund und Boden haben ev bark sahibi olmak; (Erdboden, Fußboden) taban; döşeme;am Boden, auf dem Boden yerde;fam fig er war (völlig) am Boden zerstört o (tamamen) mahvolmuş bir haldeydi;fam fig festen Boden unter den Füßen haben işini düzene koymuş olmak; (Gefäßboden, Meeresboden) dip; (Dachboden) tavan arası; (Tortenboden) (hazır) tart hamuruauf dem Boden der Demokratie demokrasi temelinde -
19 einmal
einmal adv bir kere/defa;einmal im Jahr yılda bir (kere/defa); (zukünftig) bir gün, günün birinde;auf einmal (plötzlich) birdenbire; (gleichzeitig) aynı zamanda da;wenn du einmal groß bist büyüdüğün zaman;es ist nun einmal so ne yapalım ki bu böyle;lasst ihn doch einmal reden! bırakın da konuşsun bir (kere)!;noch einmal bir kez/kere daha;noch einmal so … (wie) … (gibi) bir kere/tane daha;es war einmal vaktiyle; bir varmış bir yokmuş;haben Sie schon einmal ? siz hiç -diniz mi?;es schon einmal getan haben bir kere yapmış bulunmak;schon einmal dort gewesen sein oraya daha önce gitmiş olmak;erst einmal ilk önce, en başta;nicht einmal bile (değil/yok) -
20 erwarten
erwarten v/t <o -ge-, h> beklemek;ein Kind erwarten bebek beklemek;ich kann es kaum erwarten (zu + inf) (-meyi) sabırsızlıkla bekliyorum;das war zu erwarten bunun böyle olacağı belliydi;wider Erwarten beklenenin tersine/aksine
См. также в других словарях:
War rape — describes rape committed by soldiers, other combatants or civilians during armed conflict or war. Rape in the course of war dates back to antiquity, ancient enough to have been mentioned in the Bible. During war and armed conflict rape is… … Wikipedia
War of the Austrian Succession — The Battle of Fontenoy by Édouard Detaille. Oil on canvas … Wikipedia
War in Afghanistan (2001–present) — War in Afghanistan Part of the Afghan civil war and the War on Terror … Wikipedia
War film — is a film genre concerned with warfare, usually about naval, air or land battles, sometimes focusing instead on prisoners of war, covert operations, military training or other related subjects. At times war films focus on daily military or… … Wikipedia
War crime — War crimes are violations of the laws or customs of war , including but not limited to murder, the ill treatment or deportation of civilian residents of an occupied territory to slave labor camps , the murder or ill treatment of prisoners of war … Wikipedia
War photography — War photographer redirects here. For the 2001 documentary, see War Photographer. The field at Antietam, American Civil War by Alexander Gardner, 1862. War photography captures photographs of armed conflict and life in war torn areas. Although… … Wikipedia
War crimes of the Wehrmacht — are those carried out by traditional German armed forces during World War II. While the principal perpetrators of the Holocaust amongst German armed forces were the Nazi German political armies (the SS Totenkopfverbände and particularly the… … Wikipedia
War — War, n. [OE. & AS. werre; akin to OHG. werra scandal, quarrel, sedition, werran to confound, mix, D. warren, G. wirren, verwirren, to embroil, confound, disturb, and perhaps to E. worse; cf. OF. werre war, F. querre, of Teutonic origin. Cf.… … The Collaborative International Dictionary of English
War cry — War War, n. [OE. & AS. werre; akin to OHG. werra scandal, quarrel, sedition, werran to confound, mix, D. warren, G. wirren, verwirren, to embroil, confound, disturb, and perhaps to E. worse; cf. OF. werre war, F. querre, of Teutonic origin. Cf.… … The Collaborative International Dictionary of English
War dance — War War, n. [OE. & AS. werre; akin to OHG. werra scandal, quarrel, sedition, werran to confound, mix, D. warren, G. wirren, verwirren, to embroil, confound, disturb, and perhaps to E. worse; cf. OF. werre war, F. querre, of Teutonic origin. Cf.… … The Collaborative International Dictionary of English
War field — War War, n. [OE. & AS. werre; akin to OHG. werra scandal, quarrel, sedition, werran to confound, mix, D. warren, G. wirren, verwirren, to embroil, confound, disturb, and perhaps to E. worse; cf. OF. werre war, F. querre, of Teutonic origin. Cf.… … The Collaborative International Dictionary of English