-
1 allein
allein [a'laın]I adj\allein stehend ( freistehend) müstakil, tek (başına);kann ich dich einen Augenblick \allein sprechen? bir saniye seninle yalnız konuşabilir miyim?2) ( ohne Hilfe) tek başına;er macht das ganz \allein o, bunu tek başına yapar;eine \allein erziehende Mutter bekâr bir anne, tek başına velâyet hakkına sahip olan anne3) ( einsam) yapayalnız;ich bin so oft \allein ben çoğu zaman yapayalnızımdu \allein bist schuld daran bütün kabahat sende;nicht \allein..., sondern auch... sadece... değil, o da...;einzig und \allein sadece;\allein schon die Vorstellung macht mir Angst sadece düşüncesi bile bana korku veriyor;von \allein kendi kendine, kendiliğinden;das weiß ich von \allein! bunu kendim de biliyorum! -
2 allein
einzig und allein sadece ve sadece;ganz allein yalnız başına;allein erziehend yalnız yaşayarak çocuk büyüten;allein stehen yalnız/tek (başına) yaşamak; (im Stich gelassen sein) yalnız kalmak; -
3 allein
fakattek başınayalnız -
4 bestreiten
bestreiten v/t <unreg, o -ge-, h> inkâr etmek; reddetmek; (finanzieren) Kosten, Ausgaben karşılamak; durchführen, ausführen uygulamak, yürütmek, götürmek;bestreiten, dass … (bestreiten, etwas getan zu haben -in) -diğini reddetmek;(streitig machen) jemandem ein Recht bestreiten b-nin bir hakkını reddetmek/inkâr etmek;sie bestritt die Unterhaltung ganz allein herkesi tek o eğlendirdi -
5 dick
5 cm dick 5 cm kalınlığında;es macht dick şişmanlatır;fig mit jemandem durch dick und dünn gehen b-le b-nin arasından su sızmamak;eine dicke Backe şiş(miş) bir yanak;fam sie sind dicke Freunde onlar çok iyi dost;dickes Lob ernten bol övgü toplamak2. adv sich dick anziehen sıkı giyinmek;fam dick mit jemandem befreundet sein b-le sıkı fıkı ahbap/dost olmak;fam ich habe es dick, alles allein zu machen her şeyi yalnız başıma yapmaktan bıktım -
6 durchschlagen
durchschlagen <unreg, -ge->1. v/t <h> vurarak ikiye ayırmak; Wand kırarak -in arkasına geçmek2. v/i <sn> Flüssigkeit ıslatarak -in arkasına geçmek; <h> fig (Wirkung zeigen) etkili olmak3. v/r <h>: sich durchschlagen işini bilmek, yolunu bulmak; -
7 einzig
1. adj tek, yegâne; (einzeln) tek;kein einziger … tek bir … bile (değil);das Einzige tek şey;der Einzige biricik, yegane2. adv einzig und allein sadece ve sadece;das einzig Richtige tek doğru -
8 Flur
-
9 ganz
1. adj bütün; eksiksiz; tam;die ganze Zeit hiç durmadan;den ganzen Tag bütün gün;in der ganzen Welt bütün dünyada;sein ganzes Geld bütün parasıganz allein tamamen tek başına;ganz und gar tamamıyla, büsbütün;ganz und gar nicht kesinlikle, asla;ganz wie du willst nasıl istersen;nicht ganz tam öyle değil -
10 lassen
lassen <h>1. v/t <lässt, ließ, gelassen> bırakmak;jemandem etwas lassen (überlassen) b-ne bş-i bırakmak, devretmek;jemanden allein lassen b-ni yalnız bırakmak;jemanden (etwas) zu Hause lassen b-ni (bş-i) evde bırakmak;fam das muss man ihr lassen! fig onun bu konuda hakkını yememeli!;lass alles so, wie (wo) es ist her şeyi olduğu gibi (yerde) bırak;er kann das Rauchen nicht lassen o sigarayı bırakamıyor;lass das! (unterlassen) bırak!; dokunma!;jemanden in Ruhe lassen b-ni rahat bırakmak;lass mich in Ruhe! beni rahat/yalnız bırak!2. v/aux <lässt, ließ, lassen> (veranlassen) -in -i yapmasını sağlamak; (zulassen) -in -i yapmasına izin vermek;jemanden etwas tun lassen b-ne bş-i yaptırmak;den Arzt kommen lassen doktor(u) çağırmak/getirtmek;es lässt sich machen yapılabilir;jemanden grüßen lassen b-ne selam söylemek;kommen lassen getirtmek; göndermek -
11 alleine
-
12 alleinerziehend
→ allein 2. -
13 dastehen
da|stehenirr vi1) ( örtlich) orada durmak2) ( in einer Situation)mit offenem Mund \dastehen ağzı açık bakakalmak;wie versteinert \dastehen taş kesilmek, donakalmak;gut/schlecht \dastehen ( Geschäft) işler iyi/kötü;er steht gut da durumu iyi;wenn der Vater stirbt, wird sie ganz allein \dastehen babası ölünce yapayalnız [o tek başına] kalacak -
14 einsam
\einsam leben yalnız başına yaşamaksich \einsam fühlen kendini yalnız hissetmek2) ( verstärkend)\einsame Spitze sein üstüne olmamak3) ( menschenleer) kimsesiz, ıssız -
15 einzelne
einzelne(r, s) adj1) ( allein) tek, bir;jeder/jede E\einzelne her biri;jede \einzelne Schülerin her bir öğrenci2) ( verschieden) tek tük;die \einzelnen Teile tek tük parçalar3) ( speziell) özel4) ( separat) ayrı -
16 einzig
tek, biricik;\einzig und allein tek, sadece, başlı başına;ein \einziges Mal tek bir kere -
17 für
1) ( zugunsten von) için;\für dich/mich senin/benim için;kann ich noch etw \für Sie tun? sizin için bir şeyler daha yapabilir miyim?;ich bin \für deine Idee düşüncenden yanayım;ich bin \für den Frieden barıştan yanayımsich \für etw entscheiden bir şey için karar vermek;\für sich ( allein) tek başına;das F\für und Wider lehte ve aleyhte2) ( im Verhältnis zu)er ist sehr groß \für sein Alter yaşına göre boyu çok uzun;das ist eine Sache \für sich bu kendi çapında bir iş, bu başlı başına bir iş3) ( zeitlich) için;\für einige Wochen birkaç haftalığına [o hafta için];ich gehe \für zwei Jahre ins Ausland iki yıllığına [o yıl için] yurt dışına gidiyorum;\für immer ilelebet;\fürs Erste ilk başta4) Jahr \für Jahr yıldan yıla;Tag \für Tag her Allahın günü;Schritt \für Schritt adım adım;Wort \für Wort kelimesi kelimesine5) ( wegen) için;ich \für meine Person benim için, bana göre, kendi payıma6) ( zum Zweck) için;ein Mittel \für Kopfschmerzen ( fam) baş ağrısı için ilaç;\für nichts und wieder nichts boşu boşuna7) ( anstelle von) yerine;ich bin \für ihn eingesprungen onun yerine geçtim;was verlangen Sie \für den Anzug? elbiseye ne istiyorsunuz?8) ( mit Fragepronomen)was \für eine Frage ist das? bu ne biçim soru?;was \für ein Pilz ist das? bu ne mantarı?;was \für eine komische Idee! ne komik bir düşünce!;aus was \für Gründen auch immer her ne sebepten olursa olsun -
18 ganz
ganz [gants]I adjmit \ganzer Kraft bütün gücüyle;die \ganze Zeit über bütün süre boyunca;die \ganze Wahrheit bütün gerçek;die \ganze Welt bütün dünya, dünya âlem;eine \ganze Zahl/Note tam sayı/nota;eine \ganze Drehung tam bir dönüş;eine \ganze Menge epeyce;eine \ganze Weile uzun bir süre;das dauert eine \ganze Weile bu oldukça uzun sürüyor;wo warst du denn die \ganze Zeit? bunca zaman neredeydin?;im G\ganzen und Ganzen war ich dreimal hier topu topu üç kere buradaydımetw wieder \ganz machen bir şeyi eski hâline sokmakdas Buch hat \ganze drei Euro gekostet kitap sadece üç euro tuttuII adv1) ( völlig) tam, tamamıyla;\ganz allein yapayalnız;das ist \ganz meine Meinung bu tam düşündüğüm gibi;das ist etwas \ganz anderes bu apayrı [o bambaşka] bir şeydir;\ganz und gar hiç de değil;\ganz im Gegenteil bilakis, tam aksine [o tersine];entweder \ganz oder gar nicht ya hep ya hiç;er ist \ganz sein Vater tıpkı babasına benziyor2) ( vollständig) tamamen;\ganz oder zum Teil tamamen veya kısmen;etw \ganz aufessen bir şeyi tamamen yiyip bitirmek;\ganz hinten/vorn en arkada/önde;\ganz wie Sie meinen/wünschen nasıl derseniz/arzu ederseniz;\ganz gleich, wie es ist nasıl olusa olsun;du hast \ganz Recht tamamen haklısın3) ( ziemlich) bayağı, oldukça;das gefällt mir \ganz gut bu bayağı [o oldukça] hoşuma gitti4) ( sehr) pek;\ganz klein pek küçük;ein \ganz klein wenig birazcık;\ganz viel pek çok -
19 Laden
-
20 leben
leben ['le:bən]vi, vt yaşamak, hayatta olmak;bei jdm \leben birinin yanında yaşamak;er hat nicht mehr lange zu \leben fazla bir ömrü kalmadı;man lebt nur einmal! insan bir kere yaşar!;leb wohl! sağlıcakla [o hoşça] kal!;es lebe...! yaşasın...!;hoch soll er \leben! çok yaşasın!;allein \leben yalnız yaşamak;er lebt über seine Verhältnisse kazandığından fazla harcıyor, ayağını yorganına göre uzatmıyor;er lebt von der Fischerei balıkçılıkla geçiniyor;er lebt von seiner Rente emeklilik maaşı ile geçiniyor
- 1
- 2
См. также в других словарях:
allein — allein … Kölsch Dialekt Lexikon
Allein — Allein, eine Partikel, welche in gedoppelter Gestalt üblich ist. I. Als ein Umstandswort, eine Sache mit Ausschließung aller andern zu bezeichnen. Besonders, 1. Eine Sache mit Ausschließung aller andern anzudeuten, oder etwas mit Ausschließung… … Grammatisch-kritisches Wörterbuch der Hochdeutschen Mundart
Allein — Allein … Wikipédia en Français
Allein — Escudo … Wikipedia Español
allein — [Basiswortschatz (Rating 1 1500)] Auch: • sich • selbst • mich • uns • eigenhändig • … Deutsch Wörterbuch
allein — Adj. (Grundstufe) ohne Familie, ohne Freunde Synonyme: einsam, vereinsamt Beispiel: Sie fühlt sich sehr allein. allein Adj. (Grundstufe) ohne andere Personen, ohne Begleitung Beispiele: Das Kind blieb allein zu Hause. Lass mich allein! allein Adv … Extremes Deutsch
Allein — Allein … Deutsch Wikipedia
allein — ¹allein a) für sich, ohne Begleitung/Gesellschaft, unter sich; (emotional): mutterseelenallein; (oft scherzh.): im stillen Kämmerlein; (ugs., oft scherzh.): solo. b) einsam, isoliert, kontaktlos, ohne Kontakte, vereinsamt, verlassen; (emotional) … Das Wörterbuch der Synonyme
allein — 1. Ich gehe nicht gern allein spazieren. 2. Soll ich Ihnen helfen? – Danke, ich schaffe es schon allein. 3. Es war sehr teuer. Allein das Essen hat schon über 50 Euro gekostet … Deutsch-Test für Zuwanderer
allein — ↑solo … Das große Fremdwörterbuch
allein — Adv std. (12. Jh.), mhd. alein(e) Stammwort. Verstärkung von ahd. ein, wie in ne. alone (zu ne. one ein ) und nndl. alleen (een ein ). all, ein1. westgermanisch s. all, s. ein … Etymologisches Wörterbuch der deutschen sprache