-
1 once again
bir daha -
2 once more
bir daha -
3 больше
daha büyük; daha fazla; artık,bir daha* * *1) прил. (сравн. ст. от большой) (daha) büyük2) нареч. (сравн. ст. от много) (daha) çok, (daha) fazlaв три ра́за бо́льше — üç kat / misli fazla
поучи́ть в пять раз бо́льше — beş katını / mislini almak
бо́льше всего́ — en çok
бо́льше всего́ он люби́л музыку — en sevdiği (şey) müzikti
бо́льше, чем нужно — gereğinden / lüzumundan fazla
у него́ бо́льше о́пыта, чем у тебя́ — onun tecrübesi seninkinden geniştir
я люби́л его́ бо́льше, чем родно́го бра́та — onu kardeşimden çok severdim
но и ты сде́лал не бо́льше — ama daha fazlasını sen de yapmadın
бо́льше ничего́ сде́лать нельзя́ — başkaca bir şey yapılamaz
3) нареч. (в отриц. предложениях) artık; (bir) dahaтак бо́льше продолжа́ться не мо́жет — bu, böyle süremez
э́то всё, бо́льше я ничего́ не зна́ю — hepsi o kadar, başka bir bildiğim yoktur
бо́льше об э́том не говори́лось — bundan bir daha söz edilmedi
бо́льше я ему́ не ве́рю — ona artık inanmaz oldum
де́ло бо́льше не те́рпит отлага́тельств — işin artık gecikmeye tahammülü yoktur
мне бо́льше ничего́ не на́до — başka şey istemem
я не нае́лся. Бо́льше нет? — doymadım. Daha yok mu?
бо́льше не бу́ду! — bir daha yapmam!
4) нареч. aşkın, çok, fazlaбо́льше то́нны — bir tonun üstünde, bir tandan çok / fazla
бо́льше двух часо́в — iki saati aşkın, iki saatten fazla
прошло́ не бо́льше двух часо́в — iki saat ancak geçti
ему́ бо́льше сорока́ (лет) — (yaşı) kırkı aşkındır
на вид ей не бо́льше двадцати́ (лет) — yirmisinde ancak görünüyor
э́та кни́га сто́ит не бо́льше рубля́ — bu kitap ancak bir ruble eder
5) (преимущественно, главным образом) daha çok••... тем бо́льше у тебя́ ша́нсов оста́ться —... kalma şansın da o denli yüksektir
скажу́ бо́льше,... — dahasını söyleyeyim,...
он ещё бо́льше побледне́л — daha beter sarardı
бо́льше он ни на что не годи́тся — başka işe yaramaz o
чита́я письмо́, он всё бо́льше удивля́лся — mektubu okudukça hayreti büyüyordu
э́то бо́льше, чем изме́на — ihanetten de öte bir şeydir bu
бо́льше того́,... — üstelik
-
4 ещё
daha,henüz; hâlâ* * *daha; henüz ( при отрицании); halâ ( до сих пор)он ещё не пришёл — daha / henüz gelmedi
таки́е (всё) ещё встреча́ются — böylesine halâ rastlanıyor
прочти́ ещё раз — bir daha oku
подожди́ ещё день — bir gün daha bekle
ещё при жи́зни — daha hayattayken
ещё до вы́хода кни́ги — daha kitap çıkmadan
ещё пять лет тому́ наза́д — daha bundan beş yıl önce
мы ещё вернёмся к э́тому вопро́су — bu konuya yeniden döneceğiz
он ещё и поэ́т — onun şairlik yanı da var
э́то ещё не всё — dahası var
ещё и ча́су не прошло́ — daha bir saat olmadı
э́тот ещё ме́ньше — bu, daha da küçük
но что ещё важне́е,... — ama bundan da önemlisi...
но и э́то ещё не всё — iş bu kadarla da bitmiyor
ещё и ещё раз прошу́ проще́ния — tekrar tekrar özür dilerim
ещё в те времена́ — daha / tâ o zamanlar
••а ещё инжене́р!, а ещё инжене́ром называ́ешься! — bir de mühendis olacaksın!
ещё что!, вот ещё! — daha neler!
э́то ещё что! — o da bir şey mi?
полу́чится? - Ещё как! — olur mu? - Hem de nasıl!
-
5 once again
bir daha, bir kez daha* * *bir daha -
6 once more
bir daha* * *bir daha -
7 review
bir daha gözden geçirme, yeniden inceleme; elestiri, kitap elestirisi; yazin ve düsünce dergisi; teftis; yargitayca mahkeme kararinin yeniden incelenmesi, bir daha gözden geçirmek, yeniden incelemek; elestirmek, elestiri yazmak; teftis etmek; mahkeme kara -
8 any more
daha fazla* * *(any longer; nowadays: He doesn't go any more, but he used to go twice a week.) artık, bir daha -
9 невозвратный
bir daha gelmeyecek / dönmeyecek; telafisi imkansız ( непоправимый) -
10 over again
bir daha, tekrar, yeni baştan* * *tekrar* * *(once more: Play the tune over again.) tekrar, yeniden -
11 каллах каллех
bir daha, tekrar, hareketsiz, kımıldamadan, sırt, arka -
12 erneut
bir dahatazeyeni -
13 again
bir daha, tekrar, yine, yeniden, gene; bundan baska, ayrica -
14 nevermore
bir daha hiç -
15 говорить
konuşmak; söz etmek,bahsetmek; görüşmek; söylemek,demek,dile getirmek; ifade etmek; kanıtlamak,göstermek* * *несов.; сов. - сказа́ть1) тк. несов. konuşmakговори́ть по-ру́сски — Rusça konuşmak
ребёнок ещё не говори́т — çocuk daha konuşamıyor
2) (что-либо, о ком-чём-л.) söz etmek, bahsetmek; laf etmek; konuşmak, görüşmek; söylemek; demek; dile getirmekговори́ть о поэ́зии — şiirden söz etmek / bahsetmek
говори́ть пра́вду — doğruyu söylemek
что он говори́т? — ne diyor?
он не даст тебе́ говори́ть об э́том — sana bundan laf ettirmeyecek
е́сли говори́ть конкре́тнее... — daha somut konuşursak...
как я уже́ говорил — söylediğim / arz ettiğim gibi
в э́том стихотворе́нии поэ́т говорит о любви́ к ро́дине — bu şiirde ozan vatan aşkını dile getiriyor
а́втор говорит об э́том слова́ми одного́ из персона́жей своего́ расска́за — yazar bunları / bunu öyküsünün bir kişisine söyletiyor
хорошо́ говори́ть о ком-л. — biri için iyi söylemek
бо́льше мне о нём не говори́! — bir daha açma bana onun lafını!
я то́же хочу́ ко́е-что сказа́ть — benim de söyleyecek birkaç sözüm var
он тако́е сказа́л, что... — öyle bir laf attı ki...
он веле́л сказа́ть, что его́ нет до́ма — kendisi için evde yok dedirtti
вы что́-то сказа́ли? — bir şey mi buyurdunuz?
вы что́-то хоте́ли сказа́ть? — bir şey mi diyecektiniz?
он ничего́ не сказа́л — bir şey demedi; sesini çıkarmadı
3) тк. несов. ( разговаривать) konuşmak; söz etmekкто (э́то) говори́т? — konuşan kim?
мы с ним говори́ли и об э́том де́ле — onunla bu işi de konuştuk / görüştük
на эту те́му мы не говори́ли — bu konudan söz etmedik, bu konuyu konuşmadık
ты говори́л с дире́ктором? — müdürle görüştün mü? / konuştun mu?
он уже́ год с на́ми не говори́т — bizimle bir yıldır konuşmuyor
4) тк. несов., в соч.говоря́т — diyorlar ki
говоря́т, он уе́хал — gitmiş (diyorlar)
5) тк. несов. ( свидетельствовать) ifade etmek, göstermek, kanıtlamakэ́то ни о чём не говори́т — bu bir şey ifade etmez
ра́зве э́тот факт вам ни о чём не говори́т? — bu gerçek size hiç bir şey anlatmıyor mu?
о чём говоря́т э́ти ци́фры? — bu rakamlar neyi ifade ediyor?
э́то говори́т в твою́ по́льзу — bu senin lehine (bir puandır)
••говори́т Москва́ — радио burası Moskova
что ты говори́шь?! — deme! sahi mi?
и не говори́! — sorma!
что ни говори́ — ne dersen de
что я вам говори́л! — size dememiş miydim?
не говоря́ (уже) о... —...bir yana
ина́че говоря́ — başka bir deyişle
точне́е / верне́е говоря́ — daha doğrusu
по пра́вде говоря́ — doğrusu
открове́нно / че́стно говоря́ — açıkçası istenirse
назва́ние говори́т само́ за себя́ — adı üstünde
-
16 noch
1. adv daha, henüz;noch besser (schlimmer) daha (da) iyi (kötü);noch ein(er) bir … daha;noch (ein)mal bir (kere) daha;noch gestern daha dün;immer noch hâlâ;noch nicht(s) daha değil (hiçbir şey);noch nie daha hiç (değil);noch zwei Stunden iki saat daha;er hat nur noch 10 Mark (Minuten) onun artık sadece 10 markı (dakikası) var/kaldı;(sonst) noch etwas? (daha) başka?;sonst noch Fragen? başka soru var mı?;ich möchte noch etwas (Tee) biraz daha (çay) istiyorum2. konj weder … noch … ne … ne (de) … -
17 another
adj. başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka————————pron. başka, diğer, öbür, ayrı, bir daha, bir tane daha, başka bir tane* * *başka* * *adjective, pronoun1) (a different (thing or person): This letter isn't from Tom - it's from another friend of mine; The coat I bought was dirty, so the shop gave me another.) başka bir, bir başka2) ((one) more of the same kind: Have another biscuit!; You didn't tell me you wanted another of those!) bir tane daha -
18 wieder
1) ( nochmals) yine, gene, tekrar, yeniden, bir daha;immer \wieder tekrar tekrar, ikide bir;nie \wieder tun bir daha (hiç) yapmamak;schon \wieder şimdi gene;\wieder mal bir kere daha, yine, gene;\wieder anfangen tekrar [o yeniden] başlamak;etw immer \wieder machen bir şeyi tekrar tekrar yapmak;gib ihm das \wieder zurück bunu ona geri ver2) ( andererseits) diğer [o öte] yandan -
19 раз
I м1) врз kez, defa, kere, seferтри ра́за — üç kez / defa
корми́ть три ра́за в день — günde üç öğün yemek vermek
увели́читься / возрасти́ в три ра́за — üç kat / misli artmak
в пе́рвый раз — ilk kez / kere
я вас пе́рвый раз ви́жу́ — sizi ilk görüyorum
я уже в тре́тий раз говорю́,... — üçtür söylüyorum,...
прочти́ ещё раз — bir (kez) daha oku
терпе́ние, терпе́ние и ещё раз терпе́ние — sabır, sabır, gene sabır
ка́ждый раз по-ра́зному — her defasında / seferinde başka türlü
на сей раз — bu kez / defa
на сей раз хва́тит — bu defalık yeter
раз в два дня — iki günde bir, gün aşırı
раз в не́сколько лет — her birkaç yılda bir
поговорю́(-ка) я с ним в после́дний раз — onunla son olarak konuşayım da
2) нескл. ( при счёте) birэ́то раз, а во-вторы́х,... — bu bir, ikincisi de...
••в друго́й раз — başka sefere
ино́й раз — kimi kez / defa
не раз — defalarca, çok kez
ни ра́зу — bir kez / kere olsun
сейча́с в са́мый раз пообе́дать — şimdi yemek yemenin tam sırası
II нареч.э́то пальто́ тебе́ в са́мый раз — bu palto tam sana göredir
bir gün; bir defasındaраз ле́том — bir yaz günü
III союз, разг.ка́к-то раз — bir gün, bir defasında / seferinde
раз (э́то) так,... — madem böyledir,...
раз ты хо́чешь,... — madem istiyorsun..., sen istedikten sonra...
-
20 einmal
1) ( ein Mal) bir kere, bir defa, bir kez;noch \einmal bir kere daha;\einmal eins ist eins bir kere bir bir eder;auf \einmal birden;ich möchte erst \einmal hierbleiben ilkönce burada kalmak istiyorum2) ( früher) eskiden;es war \einmal... eskiden... varmış, bir varmış...3) ( irgendwann) bir zamanlar;es war \einmal, es war keinmal bir varmış, bir yokmuş4) ( verstärkend)er hat sie nicht \einmal besucht onu bir kere olsun [o bile] ziyaret etmedi;nicht \einmal piep sagen ( fam) gık bile dememek;das ist nun \einmal so bu böyle işte;wieder \einmal bir daha
См. также в других словарях:
bir daha — zf. 1) İkinci kez 2) Yine 3) Asla Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir daha mı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir daha mı — hiçbir zaman Bir daha mı, tövbeler tövbesi! … Çağatay Osmanlı Sözlük
al sana bir ... daha — yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için işte anlamında söylenen bir söz Al sana bir bela daha! … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez — aptal kişi bile başına gelen felaketten ders alır, o felakete yol açan şeylerden kendisini korur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
daha — əd. 1. Sifətlərdən əvvəl gələrək çoxaltma dərəcəsi əmələ gətirir. Daha yaxşı. Daha bərk. Daha sağlam. // Zərflərlə birlikdə işləndikdə müqayisə dərəcəsi düzəltməyə xidmət edir. Əvvəlkindən daha bərk yağır. Bu il yay keçən ilkindən daha isti keçir … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
bir — say. 1. 1 rəqəmi ilə işarə olunan sayın adı, miqdar saylarının ilk vahidi. Üçdən bir çıxmaq. Beşin üstünə bir gəlmək. // Miqdarca tək. Bir cilddən ibarət kitab. 2. Zərf mənasında. Bir yerdə, birgə, birlikdə. Çörəyi bir yedik. 3. Sif. mənasında.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
daha — zf. 1) Şimdiye kadar, henüz Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı. 2) Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım. P. Safa 3) Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır — bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şeyler, bir şeyler — daha fazla açıklamamak, kısa kesmek gerektiğinde söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne bir daha bakmamak — darılıp konuşmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük