-
1 tövbe
توبة [تَوْبَة]Anlamı: işlediği günahtan pişmanlık duyup, bir daha yapmamağa karar vermek -
2 bölmek
1. اجتزأ [اِجْتَزَأَ]2. جزأ [جَزَأَ]3. جزأ [جَزَّأَ]4. ذر [ذَرَّ]5. رش [رَشَّ]6. فصل [فَصَلَ]7. قسط [قَسَّطَ]8. قسم [قَسَّمَ]9. قسم [قَسَمَ]10. قطع [قَطَّعَ]11. مذر [مَذَّرَ]12. وزع [وَزَّعَ] -
3 borçlanmak
1. استدان [اِسْتَدَانَ]2. استعار [اِسْتَعَارَ]3. استلف [اِسْتَلَفَ]4. اقترض [اِقْتَرَضَ]5. تدين [تَدَيَّنَ]6. تسلف [تَسَلَّفَ]7. دان [دانَ] -
4 antlaşma
1. إصر [إِصْر]2. اتفاق [اِتِّفاق]3. اتفاقية [اِتِّفاقِيَّة]4. تعاقد [تَعَاقُد]5. معاهدة [مُعَاهَدَة]6. عهد [عَهْد] -
5 zannetmek
1. احتسب [اِحْتَسَبَ]Anlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak2. اعتبر [اِعْتَبَرَ]Anlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak3. حسب [حَسَبَ]Anlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak4. حسب [حَسِبَ]Anlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak5. ظن [ظَنَّ]Anlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak6. قدر [قَدَّرَ]Anlamı: sanmak, bir şeyin olmuş olabileceğine daha çok inanmak -
6 artmak
1. ازداد [اِزْدادَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak2. استفاض [اِسْتَفَاضَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak3. تبقى [تَبَقَّى]4. تزايد [تَزَايَدَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak5. تكاثر [تكَاثَرَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak6. توافر [تَوَافَرَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak7. توفر [تَوَفَّرَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak8. زاد [زادَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak9. سئر [سَئِرَ]10. ظل [ظَلَّ]11. غزر [غَزُرَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak12. كثر [كَثُرَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak13. وفر [وَفَّرَ]Anlamı: eskisinden daha çok çoğalmak -
7 bileşmek
1. استجم [اِسْتَجَمَّ]2. تألف [تَأَلَّفَ]3. تجمع [تَجَمَّعَ]4. تركب [تَرَكَّبَ] -
8 özetlemek
1. أجمل [أَجْمَلَ]2. جمل [جَمَلَ]3. لخص [لَخَّصَ]4. وجز [وَجَزَ] -
9 bileşim
1. تأليف [تَأْلِيف]2. تركيب [تَرْكِيب]3. ضم [ضَمّ] -
10 alacak
1. ذمة [ذِمَّة]2. مغرم [مَغْرَم] -
11 hangi
1. أي [أَيّ]Anlamı: iki veya daha çok şeyden bir tanesini belirtmek için kullanılan soru sıfatı2. أية [أَيَّة]Anlamı: iki veya daha çok şeyden bir tanesini belirtmek için kullanılan soru sıfatı -
12 onmak
1. تحسن [تَحَسَّنَ]Anlamı: daha iyi bir duruma girmek2. ترقى [تَرَقَّى]Anlamı: daha iyi bir duruma girmek -
13 süslemek
1. زخرف [زَخْرَفَ]2. زين [زَيَّنَ] -
14 ufaltmak
1. صغر [صَغَّرَ]2. قلل [قَلَّلَ] -
15 üstünde
1. فوق [فَوْق]2. على [عَلَى] -
16 ayol
يا [يا] -
17 da, de
1. إلا [إِلَّا]2. أيضا [أَيْضًا]Anlamı: daha önce geçmiş bir cümle veya eş görevli öğe ile sonraki arasında"-den başka"anlamıyla ilişki kurar3. حتى [حتَّى]Anlamı: şart bildiren fiillerden sonra "bile, dahi" anlamına gelerek şartın geçerli olmadığını anlatır4. لكن [لَكِنْ]Anlamı: bazı birleşik cümleleri "ama, fakat" anlamıyla birbirina bağlar5. لكن [لَكِنَّ]Anlamı: bazı birleşik cümleleri "ama, fakat" anlamıyla birbirina bağlar -
18 kerkenez
صقر [صقْر]Anlamı: atmacadan daha ufak leşle beslenen, kızılmsı tüyleri olan bir kuş -
19 sonra
بعد [بَعْد]Anlamı: daha ileri bir zamanda
См. также в других словарях:
bir daha — zf. 1) İkinci kez 2) Yine 3) Asla Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir daha mı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir daha mı — hiçbir zaman Bir daha mı, tövbeler tövbesi! … Çağatay Osmanlı Sözlük
al sana bir ... daha — yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için işte anlamında söylenen bir söz Al sana bir bela daha! … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez — aptal kişi bile başına gelen felaketten ders alır, o felakete yol açan şeylerden kendisini korur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
daha — əd. 1. Sifətlərdən əvvəl gələrək çoxaltma dərəcəsi əmələ gətirir. Daha yaxşı. Daha bərk. Daha sağlam. // Zərflərlə birlikdə işləndikdə müqayisə dərəcəsi düzəltməyə xidmət edir. Əvvəlkindən daha bərk yağır. Bu il yay keçən ilkindən daha isti keçir … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
bir — say. 1. 1 rəqəmi ilə işarə olunan sayın adı, miqdar saylarının ilk vahidi. Üçdən bir çıxmaq. Beşin üstünə bir gəlmək. // Miqdarca tək. Bir cilddən ibarət kitab. 2. Zərf mənasında. Bir yerdə, birgə, birlikdə. Çörəyi bir yedik. 3. Sif. mənasında.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
daha — zf. 1) Şimdiye kadar, henüz Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı. 2) Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım. P. Safa 3) Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır — bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şeyler, bir şeyler — daha fazla açıklamamak, kısa kesmek gerektiğinde söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne bir daha bakmamak — darılıp konuşmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük