-
101 vorkommen
vorkommen v/i <unreg, -ge-, sn> bulunmak; (geschehen) olmak, cereyan etmek;es kommt mir … vor bana … gibi geliyor;das darf nicht wieder vorkommen! bir daha olmasın! -
102 wieder
wieder adv gene, tekrar, yeniden, bir daha;wieder aufbauen tekrar kurmak;wieder aufbereiten geri kazanmak/döndürmek; PHYS yeniden işlemek;wieder aufführen yeniden sahnelemek;wieder aufleben lassen (tekrar) canlandırmak;wieder aufnehmen -e yeniden başlamak;wieder beleben diriltmek, canlandırmak;wieder beschaffen tekrar temin etmek, yerine koymak;wieder einführen tekrar yürürlüğe koymak; ÖKON yeniden ithal etmek;wieder einsetzen (in -e) tekrar yerleştirmek;wieder entdecken yeniden keşfetmek/bulmak;wieder erkennen (an D -den) tanımak;wieder erlangen yeniden elde etmek;wieder eröffnen yeniden açmak;wieder finden tekrar bulmak; fig yeniden kazanmak;wieder gutmachen telafi/tazmin etmek;wieder herstellen restore etmek; MED sağlığına kavuşturmak;wieder sehen tekrar görmek;wieder vereinigen tekrar birleşmek;wieder verwenden tekrar kullanmak;wieder verwerten tekrar değerlendirmek;wieder wählen tekrar seçmek; TEL tekrar çevirmek;schon wieder? gene mi?;ich bin gleich wieder da! hemen dönüyorum/geliyorum! -
103 wiederum
wiederum adv tekrar, bir daha, yeniden; (andererseits) öte yandan -
104 კვლავ
z.tekrar, yine, bir daha -
105 blicken
blicken ['blıkən]vi bakmak;er lässt sich gar nicht mehr bei uns \blicken bize artık gelmez oldu;lassen Sie sich ( bloß) nicht mehr \blicken! burada bir daha görünmeyin (sakın) !sich \blicken lassen görünmek;weit \blickend ( fig) sağgörülü, basiretli, uzağı görebilen -
106 dahin
1) ( an diesen Ort) oraya;\dahin gehe ich nie wieder oraya bir daha gitmemsein Bestreben geht \dahin, sich unabhängig zu machen çabaları, kendini bağımsız yapmaya yönelik;\dahin hat er sich geäußert bu anlamda konuştu\dahin hat ihn der Alkohol gebracht alkol onu bu duruma getirdi4) ( zeitlich)bis \dahin o zamana kadar5) ( fam)\dahin sein bitmiş olmak, sona ermiş olmak;mein ganzes Geld ist \dahin bütüm param bitti;sein Leben ist \dahin hayatı sona erdi -
107 nie
hiç;noch \nie şimdiye kadar hiç;\nie mehr bir daha hiç;\nie und nimmer hiç mi hiç;besser spät als \nie ( prov) geç olsun da güç olmasın -
108 Nimmerwiedersehen
Nimmerwiedersehen <-s> ['--'----] ntauf \Nimmerwiedersehen ebediyen, bir daha görünmemek üzere -
109 wiederum
-
110 توبة
تَوْبَةtövbeAnlamı: işlediği günahtan pişmanlık duyup, bir daha yapmamağa karar vermek -
111 resell
ayni seyi bir daha satmak -
112 revise
gözden geçirip düzeltmek, yeniden elden geçirmek; (görüs, vb.) degistirmek; (ders) tekrarlamak, bir daha gözden geçirmek, ikinci prova -
113 revision
gözden geçirip düzeltme; bir daha gözden geçirme, tekrar; düzeltilmis baski -
114 subdivide
tekrar bölmek, bir daha bölmek -
115 si
I1 condition şart bildirir◊Je viendrai si je peux. — Gelebilirsem gelirim.
◊Si j'étais riche, je t'offrirais ce voyage. — Zengin olsaydım, sana bu yolculuğu armağan ederdim.
2 interrogation yüklemden sonra soru sorar◊Je me demande s'il viendra. — Gelip gelmeyeceğini soruyorum kendi kendime.
◊Il ne sait pas s'il va réussir. — Başarıp başaramayacağını bilmiyor.
3 si seulement keşke4 proposition önerme bildirirII1 oui evet ['evet]◊Tu ne l'as pas vu ? - Si. — Onu görmedin mi ? - Evet.
2 o kadar◊Elle est si gentille. — Bayan o kadar iyi ki.
3 si bien que öyle ki◊J'ai oublié de le prévenir, si bien qu'il n'est pas venu. — Ona haber vermeyi unuttum, öyle ki gelmedi.
mus si notası -
116 toute
I(pl toutes)1 chaque her [heɾ]a herkesb herkes ['heɾces]3 complet bütün [by'tyn]II(pl toutes)1 l'intégralité herşey◊Tout a été fait pour le sauver. — Onu kurtarabilmek için herşey yapıldı.
2 c'est tout bu kadar3 tout compris herşey dahil4 après tout hem sonra◊Après tout, ce n'est pas si difficile. — Hem sonra, bu o kadar güç değil.
5 en tout toplam6 tous / toutes herkes, her şey◊Tous sont venus. — Herkes geldi.
◊une fois pour toutes — bir daha... memek üzere
-
117 further
daha fazla; daha ileri, daha uzaga, daha ilerde, daha uzakta; baska yere, baska yerde; ayrica, üstelik, baska, bir baska, daha; bundan baska, baska bir, yeni; daha uzak, daha uzaktaki, ilerlemesine yardim etmek, destek olmak -
118 лучше
daha iyi* * *лу́чше тебя́ он не найдёт — senden iyisini bulamaz
лу́чше его́ никто́ не игра́ет — onun üstüne oynayan yok
лу́чше всего́ вопро́с изло́жен в э́той кни́ге — sorunu en iyi biçimde bu kitap açıklar
лу́чше смерть, чем ра́бство — esir olmaktansa ölmek elvâdır; ölüm esirlikten ehvendir
пого́да не лу́чше вчера́шней — hava dünkünden iyi değil
чем она́ лу́чше меня́? — onun benden fazla nesi var? onun benden ne fazlalığı var?
2) безл., → сказ., в соч.больно́му немно́го лу́чше — hasta biraz iyileşti
прими́ табле́тку - ста́нет лу́чше — bir komprime al rahatlarsın
3) → частица keşke; iyisi;...acağınaлу́чше б я туда́ не е́здил! — keşke (oraya) gitmemiş olaydım!
тебе́ лу́чше оста́ться — kalsan daha iyi edersin
лу́чше не вме́шиваться — iyisi karışmamak
лу́чше не спра́шивай (об э́том)! — sorma!
лу́чше оди́н раз уви́деть, чем сто раз услы́шать — bin kere işitmektense bir kere görmek evlâdır
••лу́чше быть не мо́жет!, чего́ же лу́чше?! — bundan ötesi can sağlığı!
тем лу́чше — daha iyi ya
как мо́жно лу́чше — elden geldiğince iyi (bir biçimde)
-
119 меньше
daha az* * *он ме́ньше всех — hepsinden küçüktür
2) сравн. ст. от мало daha azме́ньше ста гра́ммов — yüz gramdan az; yüz gramın altında
оста́лось ме́ньше неде́ли — bir haftadan az bir zaman kaldı
сто ме́тров он проплы́л ме́ньше чем за мину́ту — yüz metreyi bir dakikanın altında yüzdü
ме́ньше чем за рубль не продава́й — bir rublenin aşağısına satma
как мо́жно ме́ньше — elden geldiğince az
••лу́чше ме́ньше, да лу́чше — погов. az olsun uz olsun
-
120 better
daha iyi,bahse giren kimse,gelismek, daha iyi bir hale gelmek; gelistirmek, daha iyi bir hale getirmek
См. также в других словарях:
bir daha — zf. 1) İkinci kez 2) Yine 3) Asla Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir daha mı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir daha mı — hiçbir zaman Bir daha mı, tövbeler tövbesi! … Çağatay Osmanlı Sözlük
al sana bir ... daha — yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için işte anlamında söylenen bir söz Al sana bir bela daha! … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez — aptal kişi bile başına gelen felaketten ders alır, o felakete yol açan şeylerden kendisini korur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
daha — əd. 1. Sifətlərdən əvvəl gələrək çoxaltma dərəcəsi əmələ gətirir. Daha yaxşı. Daha bərk. Daha sağlam. // Zərflərlə birlikdə işləndikdə müqayisə dərəcəsi düzəltməyə xidmət edir. Əvvəlkindən daha bərk yağır. Bu il yay keçən ilkindən daha isti keçir … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
bir — say. 1. 1 rəqəmi ilə işarə olunan sayın adı, miqdar saylarının ilk vahidi. Üçdən bir çıxmaq. Beşin üstünə bir gəlmək. // Miqdarca tək. Bir cilddən ibarət kitab. 2. Zərf mənasında. Bir yerdə, birgə, birlikdə. Çörəyi bir yedik. 3. Sif. mənasında.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
daha — zf. 1) Şimdiye kadar, henüz Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı. 2) Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım. P. Safa 3) Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır — bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şeyler, bir şeyler — daha fazla açıklamamak, kısa kesmek gerektiğinde söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne bir daha bakmamak — darılıp konuşmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük