-
1 buyurmak
buyurun(uz)! bitte!, herein!; bitte, treten Sie näher; bitte, nehmen Sie Platz!;bitte, bedienen Sie sich! bir şey mi buyurdunuz? wollten Sie etwas sagen?;bize (de) buyurun! besuchen Sie uns doch (auch)!;yine buyurun! beehren Sie uns wieder!;buyur! zu Befehl!;buyur? ja?, wie bitte? -
2 buyurmak
vt1) ( emretmek) befehlen3) ( geh)kerem buyurun wenn ich mir die Bemerkung erlauben darfsofraya buyurmaz mısınız? darf ich Sie zum Tisch bitten?4) ( fam)buyur? ( anlamadım) wie bitte?; ( söyleyiniz) bitte?buyurun cenaze namazına! da haben wir die Bescherung! -
3 buyurmak
В, Д1) прика́зывать, повелева́ть2) вежл. соизво́лить, оказа́ть честь; пожа́ловать (войти)ifade buyurmak — соизво́лить вы́сказать
-
4 buyurmak
-i, -e1) прика́зывать, повелева́ть2) соизво́лить, оказа́ть честь, пожа́ловать (сказать, прийти, войти, взять и т. п.)buyurun(uz)! — пожа́луйста!, пожа́луйте!, ми́лости про́сим!
bize buyurmaz mısınız? — не изво́лите ли к нам
gene buyurun! — заходи́те / приезжа́йте сно́ва!
sofraya buyurun! — прошу́ к столу́!
-
5 buyurmak
әмер бирү; боеру -
6 buyurmak
v. order, command, come, decree, help oneself to, ordain, please, prescribe, will -
7 buyurmak
ferman kirin--------kerem kirin -
8 buyurmak
унашъо шIын, унафэ щIын, (Абз. УНАФЭРЭ) -
9 buyurmak
أمرأوصىاستنجعالتمسوصى -
10 buyurmak
1. أمر [أَمَرَ]Anlamı: emir vermek, emretmek2. أوصى [أَوْصَى]Anlamı: emir vermek, emretmek3. استنجع [اِسْتَنْجَعَ]Anlamı: emir vermek, emretmek4. التمس [اِلْتَمَسَ]Anlamı: emir vermek, emretmek5. وصى [وَصَّى]Anlamı: emir vermek, emretmek -
11 buyurmak
"to command, to order, to decree, to enjoin; to come, to enter; to have, to eat, to drink; to say, to utter" -
12 buyurmak
"1. /a, ı/ to command (someone) to (do something), order (someone) to (do something). 2. /ı/ to require one to, entail. 3. /ı/ to say (used either jocularly or in very polite speech). 4. /a/ to go into; to come into (used in very polite speech). 5. /ı/ to take; to have (used in very polite speech): Çayınızı buyurunuz! Here is your tea. Meyve buyurmaz mısınız? Won´t you have some fruit? 6. used instead of etmek in compound verbs in very formal speech: Cumhurbaşkanı beni kabul buyurdular. The president received me. Buyur? Would you mind repeating that?/I beg your pardon? Buyurun./Buyurunuz. 1. Please come in! 2. Please sit down! 3. Please help yourself!/Please have some! Buyurun cenaze namazına! We´ve had it! (said when faced with an unexpected and unpleasant situation). " -
13 buyurmak
buyurmaq, tapşırmaq -
14 önden buyurmak
v. go ahead! -
15 buyurmamak
v. (neg. form of buyurmak) order, command, come, decree, help oneself to, ordain, please, prescribe, will -
16 müsaade
müsaade [-sɑː-] Genehmigung f, Erlaubnis f;bana müsaade gestatten Sie bitte, (ich muss gehen);müsaadenizle wenn Sie gestatten;müsaade eder misiniz? gestatten Sie?;söylememe müsaade eder misiniz wenn ich so sagen darf -
17 ferman
п фирма́н, повеле́ние, ука́зferman buyurmak или ferman eylemek — а) прика́зывать; б) издава́ть ука́з
ferman çıktı — вы́шел ука́з
ferman dinlememek — не признава́ть ни пра́вил ни зако́нов
-
18 kabul
-
19 lütuf
(-tfu)а любе́зность, благоскло́нность, ми́лость, доброта́-mak lütufunda bulunmak, lütuf buyurmak — сде́лать ми́лость, соизво́лить, разреши́ть
-
20 rayegân
п беспла́тный; доста́вшийся да́ром, предоста́вленный беспла́тно, доста́вшийся без труда́rayegân buyurmak — [по]жа́ловать
- 1
- 2
См. также в других словарях:
buyurmak — buyurmak, emretmek III, 186 buz buz, I, 186, 353, 425; II, 214, 346; III, 123, 297 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
buyurmak — i, e 1) Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur. N. Ataç 2) Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihsan etmek (veya buyurmak) — bağışta bulunmak, bağışlamak Allah bir de kız çocuk ihsan etseydi, bu ismi verecektim. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
müsaade etmek (veya buyurmak) — 1) izin vermek Rica ederim, bize artık müsaade edin! O. C. Kaygılı 2) geçiş için yol vermek, yol açmak 3) elverişli, uygun olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
emir vermek — buyurmak, buyruk vermek Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
бујрум — (тур. buyurmak) повелете … Macedonian dictionary
buiurdiu — buiurdíu, buiurdíuri, s.n. (înv.) ordin scris de un paşă, de un vizir. Trimis de blaurb, 24.03.2006. Sursa: DAR buiurdíu ( íe), s.n – (înv.) Ordin, decret. – var. buiuruldiu, buiurultiu, buiurlău, buiurdismă. tc. buyur(ul)du ordin dat de un… … Dicționar Român
buyurma — is. Buyurmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
emretmek — i, e, der, Ar. emr + T. etmek Buyurmak, emir vermek Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller emretti patrik efendi … Çağatay Osmanlı Sözlük
emreylemek — i, e, Ar. emr + T. eylemek Buyurmak, emretmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yasaklamak — i Bir şeyin yapılmamasını buyurmak veya istemek Kanunun gösterdiği yetkili merci ... belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük