Перевод: с немецкого на все языки

со всех языков на немецкий

...+olsun...+olsun

  • 61 ausbedingen

    aus|bedingen < ausbedungen>
    irr vt
    ich muss mir \ausbedingen, dass... şart olsun ki,...

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > ausbedingen

  • 62 Beileid

    Beileid <- (e) s> nt
    kein pl başsağlığı, taziye;
    mein aufrichtiges \Beileid! başın(ız) sağ olsun!;
    jdm sein \Beileid aussprechen birine başsağlığı dilemek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Beileid

  • 63 bekommen

    bekommen*
    irr
    I vt haben
    1) was \bekommen Sie ( dafür) ? ( im Laden) ne kadar tuttu?, borcum(uz) ne (kadar) ?;
    eine Chance \bekommen eline fırsat geçmek;
    sie bekommt 20 Euro ( für) die Stunde saatine 20 euro alır;
    jdn dazu \bekommen, etw zu tun birine bir şey yaptırtmak;
    Flecken \bekommen lekelenmek;
    etw zu essen \bekommen yiyecek bir şey bulmak;
    es mit jdm zu tun \bekommen biriyle başı derde girmek;
    eine Ohrfeige \bekommen bir tokat yemek;
    er bekam ein Jahr Gefängnis bir yıl hapis yedi;
    ich habe es geschenkt \bekommen o bana hediye edildi
    2) ( Zug) yetişmek (-e);
    wenn ich ihn zu fassen bekomme onu bir yakalarsam, onu bir elime geçirirsem
    3) ( Krankheit) olmak;
    Appetit \bekommen iştahı açılmak;
    Zähne \bekommen diş çıkarmak, dişleri çıkmak;
    ein Kind \bekommen bir çocuğu olmak;
    graue Haare \bekommen saçları kırlaşmak;
    eine Glatze \bekommen dazlaklaşmak;
    Hunger/Angst \bekommen acıkmak/korkmak;
    wir \bekommen anderes Wetter hava değişiyor;
    wir \bekommen bald Regen birazdan yağmur yağacak;
    er bekam Lust, schwimmen zu gehen canı yüzmeye gitmek istedi
    II vi
    1) ( bedient werden) servis yapılmak
    jdm gut \bekommen birine yaramak [o iyi gelmek];
    jdm schlecht \bekommen birine dokunmak;
    wohl bekomm's! yarasın!, afiyet olsun!

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bekommen

  • 64 beliebig

    I adj herhangi bir, gelişigüzel;
    zu jeder \beliebigen Zeit ne zaman olursa olsun;
    von \beliebiger Größe her boyda;
    in \beliebiger Reihenfolge gelişigüzel dizilerek;
    jede \beliebige Arbeit annehmen istenilen her işi kabul etmek
    II adv nasıl istenilirse, gelişigüzel

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > beliebig

  • 65 besser

    besser ['bɛsɐ] adj
    komp von gut (daha) iyi ( als -den), yeğ;
    noch viel \besser çok daha iyi;
    jdn eines B\besseren belehren birine akıl öğretmek, birinin gözünü açmak;
    hast du nichts B\besseres zu tun? ( fam) başka yapacak işin gücün yok mu?;
    das solltest du \besser nicht tun bunu yapmasan daha iyi olur;
    das gefällt mir \besser bu, benim daha çok hoşuma gitti;
    \besser gehen kendini daha iyi hissetmek;
    \besser werden düzelmek, iyileşmek;
    \besser spät als nie ( prov) geç olsun da güç olmasın;
    alles \besser wissen her şeyi daha iyi bilmek;
    es kommt noch \besser dahası da var;
    das ist auch \besser so böylesi daha iyi, böyle olması da daha iyi;
    \besser als nichts hiç yoktan iyi;
    \besser gesagt daha doğrusu;
    umso \besser! daha iyi ya!;
    desto \besser o kadar daha iyi

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > besser

  • 66 Besserung

    kein pl düzeltme, iyileştirme; ( gesundheitlich) iyileşme, düzelme;
    er befindet sich auf dem Wege der \Besserung iyileşiyor, düzeliyor;
    gute \Besserung! geçmiş olsun!

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Besserung

  • 67 beste

    beste(r, s) ['bɛstə, -tɐ, -təs] adj
    superl von gut en iyi;
    am \besten en iyi(si);
    \besten Dank! çok teşekkürler!;
    es ist zu deinem B\besten senin için en iyisidir;
    sein B\bestes geben elinden geleni yapmak;
    ich werde mein B\bestes tun elimden geleni yapacağım;
    der/die/das erste B\beste herhangi [o rastgele] birisi, kim olusa olsun;
    mit den \besten Wünschen en iyi dileklerle;
    ich halte es für das B\beste, du kommst gleich mit en iyisi, hemen benimle gelmen, hemen benimle gelmen en iyisi olur bence

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > beste

  • 68 drum

    drum [drʊm] adv
    ( fam)
    sei's \drum! haydi öyle olsun!; ( es macht nichts) fark etmez!;
    mit allem D\drum und Dran her şeyi ile birlikte; s. a. darum

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > drum

  • 69 einmal

    einmal ['aınma:l] adv
    1) ( ein Mal) bir kere, bir defa, bir kez;
    noch \einmal bir kere daha;
    \einmal eins ist eins bir kere bir bir eder;
    auf \einmal birden;
    ich möchte erst \einmal hierbleiben ilkönce burada kalmak istiyorum
    2) ( früher) eskiden;
    es war \einmal... eskiden... varmış, bir varmış...
    3) ( irgendwann) bir zamanlar;
    es war \einmal, es war keinmal bir varmış, bir yokmuş
    er hat sie nicht \einmal besucht onu bir kere olsun [o bile] ziyaret etmedi;
    nicht \einmal piep sagen ( fam) gık bile dememek;
    das ist nun \einmal so bu böyle işte;
    wieder \einmal bir daha

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > einmal

  • 70 Fest

    Fest <-(e) s, -e> [fɛst] nt
    bayram, şenlik; ( Feier) şölen, tören;
    Frohes \Fest! bayramın(ız) kutlu olsun!

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Fest

  • 71 froh

    froh [fro:] adj
    1) ( fröhlich) neşeli; ( glücklich) mutlu, kutlu;
    F\frohe Weihnachten! Noelin(iz) kutlu olsun!
    2) ( fam) ( zufrieden) memnun;
    \froh über etw sein bir şeye şükretmek;
    du kannst \froh sein, dass du nicht dabei warst orada bulunmadığına şükret;
    seines Lebens nicht mehr \froh werden anasından doğduğuna pişman olmak
    3) ( erfreulich) sevindirici

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > froh

  • 72 für

    für [fy:ɐ] präp
    1) ( zugunsten von) için;
    \für dich/mich senin/benim için;
    kann ich noch etw \für Sie tun? sizin için bir şeyler daha yapabilir miyim?;
    ich bin \für deine Idee düşüncenden yanayım;
    ich bin \für den Frieden barıştan yanayım
    sich \für etw entscheiden bir şey için karar vermek;
    \für sich ( allein) tek başına;
    das F\für und Wider lehte ve aleyhte
    er ist sehr groß \für sein Alter yaşına göre boyu çok uzun;
    das ist eine Sache \für sich bu kendi çapında bir iş, bu başlı başına bir iş
    3) ( zeitlich) için;
    \für einige Wochen birkaç haftalığına [o hafta için];
    ich gehe \für zwei Jahre ins Ausland iki yıllığına [o yıl için] yurt dışına gidiyorum;
    \für immer ilelebet;
    \fürs Erste ilk başta
    4) Jahr \für Jahr yıldan yıla;
    Tag \für Tag her Allahın günü;
    Schritt \für Schritt adım adım;
    Wort \für Wort kelimesi kelimesine
    5) ( wegen) için;
    ich \für meine Person benim için, bana göre, kendi payıma
    6) ( zum Zweck) için;
    ein Mittel \für Kopfschmerzen ( fam) baş ağrısı için ilaç;
    \für nichts und wieder nichts boşu boşuna
    7) ( anstelle von) yerine;
    ich bin \für ihn eingesprungen onun yerine geçtim;
    was verlangen Sie \für den Anzug? elbiseye ne istiyorsunuz?
    was \für eine Frage ist das? bu ne biçim soru?;
    was \für ein Pilz ist das? bu ne mantarı?;
    was \für eine komische Idee! ne komik bir düşünce!;
    aus was \für Gründen auch immer her ne sebepten olursa olsun

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > für

  • 73 ganz

    ganz [gants]
    I adj
    1) ( gesamt) tam; ( vollständig) bütün;
    mit \ganzer Kraft bütün gücüyle;
    die \ganze Zeit über bütün süre boyunca;
    die \ganze Wahrheit bütün gerçek;
    die \ganze Welt bütün dünya, dünya âlem;
    eine \ganze Zahl/Note tam sayı/nota;
    eine \ganze Drehung tam bir dönüş;
    eine \ganze Menge epeyce;
    eine \ganze Weile uzun bir süre;
    das dauert eine \ganze Weile bu oldukça uzun sürüyor;
    wo warst du denn die \ganze Zeit? bunca zaman neredeydin?;
    im G\ganzen und Ganzen war ich dreimal hier topu topu üç kere buradaydım
    2) ( fam) ( unbeschädigt)
    etw wieder \ganz machen bir şeyi eski hâline sokmak
    3) ( fam) ( bloß) sadece;
    das Buch hat \ganze drei Euro gekostet kitap sadece üç euro tuttu
    II adv
    1) ( völlig) tam, tamamıyla;
    \ganz allein yapayalnız;
    das ist \ganz meine Meinung bu tam düşündüğüm gibi;
    das ist etwas \ganz anderes bu apayrı [o bambaşka] bir şeydir;
    \ganz und gar hiç de değil;
    \ganz im Gegenteil bilakis, tam aksine [o tersine];
    entweder \ganz oder gar nicht ya hep ya hiç;
    er ist \ganz sein Vater tıpkı babasına benziyor
    2) ( vollständig) tamamen;
    \ganz oder zum Teil tamamen veya kısmen;
    etw \ganz aufessen bir şeyi tamamen yiyip bitirmek;
    \ganz hinten/vorn en arkada/önde;
    \ganz wie Sie meinen/wünschen nasıl derseniz/arzu ederseniz;
    \ganz gleich, wie es ist nasıl olusa olsun;
    du hast \ganz Recht tamamen haklısın
    3) ( ziemlich) bayağı, oldukça;
    das gefällt mir \ganz gut bu bayağı [o oldukça] hoşuma gitti
    4) ( sehr) pek;
    \ganz klein pek küçük;
    ein \ganz klein wenig birazcık;
    \ganz viel pek çok

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > ganz

  • 74 Geburtstag

    1) yaş günü, doğum günü; ( Jahrestag) yıl dönümü;
    \Geburtstag feiern yaş günü kutlamak;
    herzlichen Glückwunsch zum \Geburtstag! yaş [o doğum] günün(üz) kutlu olsun!;
    heute ist ihr achtzigster \Geburtstag bugün onun sekseninci yaş günü;
    sein \Geburtstag fällt auf einen Montag yaş günü pazartesiye rastlıyor
    2) ( Tag der Geburt) doğum günü

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Geburtstag

  • 75 gönnen

    gönnen ['gœnən]
    vt
    das gönne ich ihm helâl olsun ona;
    jdm etw nicht \gönnen birine bir şeyi çok görmek;
    sich dat etw \gönnen paraya kıyıp kendisine bir şey almak;
    sein Gewissen wird ihm keine Ruhe \gönnen vicdanı onu rahat bırakmayacaktır

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > gönnen

  • 76 gut

    gut <besser, am besten> [gu:t]
    I adj
    1) ( allgemein) iyi;
    ein \guter Freund iyi bir dost;
    \gute Besserung! acil şifalar dilerim!, geçmiş olsun!;
    er ist in Mathe sehr \gut mathematikte çok iyi;
    das ist ja alles \gut und schön, aber... ( fam) bunların hepsi iyi hoş, ama...;
    G\gut und Böse auseinanderhalten iyi ve kötüyü birbirinden ayırt etmek;
    die G\guten und die Bösen iyiler ve kötüler;
    findest du Strandurlaub \gut? plajda izin yapmayı iyi buluyor musun?;
    lassen wir es damit \gut sein ( fam) bu meseleyi kapatalım artık
    2) ( Mensch) iyi;
    sei so \gut und... bir iyilik yapıver de...;
    \gut zu jdm sein birine karşı iyi davranmak
    3) ( richtig) iyi, doğru
    4) ( nützlich)
    wer weiß, wozu das \gut ist? kim bilir, bu ne işe yarar?
    5) ( für Gesundheit) iyi ( für için);
    das ist \gut gegen Husten bu öksürüğe karşı iyi gelir
    6) ( vorteilhaft) iyi, yararlı, avantajlı
    7) ( angemessen) iyi, yerinde;
    er hat \gute Laune keyfi yerinde;
    das ist ( nicht) \gut so bu iyi [o yerinde] (değil) böyle
    8) ( reichlich) iyi, bol;
    eine \gute Stunde tam bir saat
    9) schule ( Note) iyi
    II adv iyi;
    schon \gut! peki!, peki peki;
    das schmeckt \gut bunun tadı iyi;
    sein Geschäft geht nicht \gut işi iyi gitmiyor;
    etw \gut können bir şeyi iyi yapabilmek;
    er hat es dort \gut orada durumu iyi;
    \gut so! iyi böyle!;
    \gut gemacht! iyi yaptın!;
    du bist \gut! âlemsin!, ömürsün!;
    das kann \gut sein olabilir;
    so \gut wie nichts ( fam) neredeyse [o hemen hemen] hiçbir şey;
    mach's \gut! kendine iyi bak!;
    er stellt sich \gut mit dir, weil er dein Auto braucht seninle iyi geçiniyor, çünkü otona ihtiyacı var;
    du tust \gut daran, hier erst mal zu verschwinden iyisi mi, buradan önce bir yok ol

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > gut

  • 77 heimzahlen

    heim|zahlen
    vt
    jdm etw \heimzahlen birinden bir şeyin acısını çıkarmak;
    das zahl ich dir heim! alacağın olsun!;
    jdm etw mit Zins und Zinseszins \heimzahlen ( fig) birine bir şeyi faiziyle [o fazlasıyla] ödetmek, birinden bir şeyin acısını kat kat çıkarmak;
    es jdm mit gleicher Münze \heimzahlen kısasa kısas uygulamak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > heimzahlen

  • 78 heißen

    heißen <heißt, hieß, geheißen> ['haısən]
    I vi
    1) ( Namen haben) adı olmak;
    wie \heißen Sie mit Vornamen/Nachnamen? ön adınız/soyadınız nedir?;
    wie er auch heißen mag adı ne olursa olsun;
    was heißt das? bunun adı ne?
    2) ( bedeuten) demek;
    was heißt das? bu ne demek?;
    was soll das \heißen? bu ne demek oluyor?;
    „guten Tag“ heißt auf Türkisch „iyi günler“ “guten Tag” Türkçede “iyi günler” demektir
    3) ( geh) ( behauptet werden, verlauten) denilmek, söylenmek; ( zu lesen sein) yazılı olmak;
    es heißt, er sei sehr krank hastaymış deniliyor, hasta olduğu söyleniyor;
    auf Seite acht heißt es: „...“ sekinci sayfada şu yazılı: “...”
    II vt ( geh)
    1) ( nennen) demek;
    sie hieß ihn einen Lügner ona yalancısın dedi
    2) ( befehlen) söylemek;
    sie hieß ihn schweigen ona susmasını söyledi
    III vi unpers ( geh) ( nötig sein) gerekmek, gerekli olmak;
    nun heißt es schnell handeln şimdi acele etmek gerekiyor

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > heißen

  • 79 Himmel

    Himmel <-s, -> ['hıməl] m
    1) meteo, astron gök gökyüzü; rel ( Paradies) cennet;
    am \Himmel gökyüzünde, havada;
    im \Himmel cennette;
    der Opa ist im \Himmel ( Kindersprache) dede cennette;
    in den \Himmel kommen cennetlik olmak;
    \Himmel und Hölle ( Kinderspiel) seksek;
    \Himmel und Hölle in Bewegung setzen ( fam) yeri göğü yerinden oynatmak;
    aus heiterem \Himmel gökten zembille inercesine, gökten zembille inmiş gibi;
    jdn/etw in den \Himmel heben ( fam) bir kimseyi/şeyi göklere çıkarmak;
    unter freiem \Himmel açık havada;
    im siebten \Himmel sein ( fam) dünyayı pespembe görmek;
    dieses Unrecht schreit zum \Himmel bu haksızlığım diye bar bar bağırıyor, bu haksızlığın daniskasıdır;
    um \Himmels willen! aman tanrım!;
    dem \Himmel sei Dank! tanrıya şükürler olsun!;
    \Himmel, Arsch und Zwirn! ( vulg) Allah kahretsin!
    2) ( beim Bett, Thron) sayvan

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Himmel

  • 80 jede

    jede(r, s) ['je:də, -dɐ, -dəs] pron
    1) ( substantivisch) her;
    \jeder von uns her birimiz;
    \jedes einzelne Fenster her (bir) pencere;
    \jeder Zweite/Dritte her iki/üç kişiden biri;
    \jeder für sich herkes kendi başına;
    hier kennt \jeder \jeden burada herkes herkesi tanır
    2) ( adjektivisch) her; ( ein beliebiges) herhangi;
    auf \jeden Fall kesinlikle, mutlaka;
    ohne \jeden Grund hiç yoktan, hiçbir sebep yokken;
    um \jeden Preis (her) ne pahasına olursa olsun;
    es kann \jeden Augenblick passieren her an olabilir;
    ohne \jede Hoffnung hiç umut kalmadan

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > jede

См. также в других словарях:

  • olsun — òlsun uzv. DEFINICIJA reg. ekspr. neka bude! [Bajram (šerif) mubarek olsun! riječi kojima se čestita Bajram] ETIMOLOGIJA tur. olsun …   Hrvatski jezični portal

  • ... olsun ... olsun — sözü geçen her şey Er olsun subay olsun, harpte ölen her askerin müşterek sembolü meçhul askerdir. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olsun — 1. Yaxşı, razıyam, etirazım yoxdur. – Olsun, – deyə direktor gülümsündü. 2. «Ki» bağlayıcısı ilə: olsun ki. . . – ola bilsin ki. . . , ola bilər ki. . . , mümkündür ki. . . , yəqin, ehtimal ki. . . , bəlkə də. . . Olsun ki, o bu təklifi qəbul… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • şart olsun — 1) nikâhım üzerine yemin ederim ki, öyle değilse veya bunu yapmazsa karım boş düşsün (olsun) anlamında yemin olarak kullanılan bir söz Artık hep, evli adamlar gibi biz de şart olsun yeminine başladık. Ö. Seyfettin 2) yemin etmek için kullanılan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • feda olsun! — varsın gitsin, uğrunda yok olsun! anlamında kullanılan bir söz Böyle harmancı çingeneler, sana düzinelerle feda olsun! O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • helal olsun — 1) bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için kullanılan bir söz Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası. B. R. Eyuboğlu 2) hakkımı helal ediyorum anlamında kullanılan bir söz 3) bir davranış …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eksik olsun — 1) gereği yok anlamında kullanılan bir söz Böyle yardım eksik olsun. 2) ölsün! anlamında kullanılan bir ilenme sözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • toprağı bol olsun — Müslüman olmayanlar için ruhu sükûn içinde olsun anlamında söylenen bir söz On dakikaya kalmadan adamcağız sizlere ömür! Toprağı bol olsun diyeceksiniz. R. Erduran …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MURO: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine — In diesem Artikel oder Abschnitt fehlen folgende wichtige Informationen: Vollständige Inhaltsangabe und Angaben zur Rezeption fehlen Du kannst Wikipedia helfen, indem du sie recherchierst und einfügst …   Deutsch Wikipedia

  • dağ ardında olsun da yer altında olmasın — yaşasın da uzakta olsun anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ervahına yuf olsun! — yazıklar olsun, Allah kahretsin! anlamında sövme veya kınama sözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»