-
1 yokluk
delillerin yokluğundan beraat ettirmek aus Mangel an Beweisen freisprechen\yokluk yüzü görmek vor dem Nichts stehen -
2 yokluk
-
3 yokluk
озвонч. -ğu1) отсу́тствиеyokluğunda — в его́ отсу́тствие
onun yokluğu beni nasıl üzüyor — его́ отсу́тствие меня́ так трево́жит
2) бе́дность, нужда́doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş — он дожи́л до девяно́ста лет и не знал нужды́
-
4 yokluk
кытлык; юк булу; юклык -
5 yokluk
n. absence, dearth, exiguity, failure, famine, hardship, lack, neediness, nonappearance, nonexistence, nudity, penury, poverty, privation, shortage, strait, tightness, want, straits* * *1. absence 2. dearth 3. in existence 4. nihilism 5. nonappearance 6. nonexistence 7. nothingness -
6 yokluk
hîçî -
7 yokluk
brak -
8 yokluk
-
9 yokluk
щымыIэ -
10 yokluk
ανυπαρξία, απουσία, έλλειψη, φτώχεια -
11 yokluk
احتياجافتقارحاجةحوجحوجاءخصاصةضائقةعالةعدمعسرعوزفاقةفقرمتربة -
12 yokluk
1. احتياج [اِحْتِيَاج]Anlamı: fakirlik2. افتقار [اِفْتِقار]Anlamı: fakirlik3. حاجة [حاجَة]Anlamı: fakirlik4. حوج [حَوْج]Anlamı: fakirlik5. حوجاء [حَوْجَاء]Anlamı: fakirlik6. خصاصة [خَصَاصَة]Anlamı: fakirlik7. ضائقة [ضائِقَة]Anlamı: fakirlik8. عالة [عالَة]Anlamı: fakirlik9. عدم [عَدَم]Anlamı: yok olma durumu10. عدم [عُدْم]Anlamı: fakirlik11. عسر [عُسْر]Anlamı: fakirlik12. فاقة [فاقَة]Anlamı: fakirlik13. فقر [فَقْر]Anlamı: fakirlik14. متربة [مَتْرَبَة]Anlamı: fakirlik15. عوز [عَوَز]Anlamı: fakirlik -
13 yokluk
"nonexistence; absence; lack, shortage, dearth; poverty, privation" -
14 yokluk
1. nonexistence. 2. absence. 3. poverty. 4. scarcity, shortage. -
15 ýokluk
absencja; bieda; brak; nieobecność; ubóstwo -
16 yokluk
nedostatek -
17 yokluk çekerek
lacking (prep.) -
18 yokluk çeken
adj. poverty stricken, poverty struck -
19 yokluk çekmek
v. famish, be in want -
20 in existence
yokluk
См. также в других словарях:
yokluk — is., ğu 1) Yok olma, bulunmama durumu, adem, ademiyet, fıkdan, gaybubet, varlık karşıtı Bin bu derde, yokluğa ve tehlikeye rağmen, gönül avlayan bir Bursa baharı idi. T. Buğra 2) mec. Fakirlik, yoksulluk Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yokluk eki — is., dbl. 1) Ad soylu kelimelere gelerek herhangi bir nesne veya özelliğe sahip olmama anlamı katan sız, siz eki Ev siz, kalem siz. 2) Bir adın önüne gelerek yok olma durumunu belirten yabancı kökenli ek Namevcut (mevcut olmayan), bipayan (sonu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ADEM-İ SIRF — Yokluk. Mutlak yokluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ADEM — Yokluk, olmama, bulunmama. * Fakirlik. (Vücudun zıddı)(Bir zaman küçüklüğümde hayalimden sordum: Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa, bâki, fakat âdi ve meşakkatli… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ADEM-İ MEVCUDİYYET — Yokluk. Olmama … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FIKDAN — Yokluk. * Bir şeyin belirsiz olması. Yitirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GAVR-I İN'İDAM — Yokluk çukurunun dibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAHT Ü GALÂ — Yokluk. Kıtlık. Fakirlik. * Pahalılık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MA'DUMİYET — Yokluk, ma dumluk, yok olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aç köpek fırın duvarı yıkar — yokluk insana her şey yaptırır … Beypazari ağzindan sözcükler
tecillik — yokluk sıkıntı darlık … Beypazari ağzindan sözcükler