-
1 bulunmama
n. absence, failure -
2 hazır bulunmama
n. nonappearance -
3 malının olduğu ülkede bulunmama
n. absenteeismTurkish-English dictionary > malının olduğu ülkede bulunmama
-
4 absence
bulunmama, olmama, yokluk, bulunmayis; bulunmayis süresi, devamsizlik; yokluk, eksiklik; dalginlik -
5 aralıksız
1. تعاقبي [تَعَاقُبِيّ]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama2. دراك [دِرَاك]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama3. ديوم [دَيُّوم]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama4. متتابع [مُتَتَابِع]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama5. متتال [مُتَتَالٍ]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama6. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama7. متسلسل [مُتَسَلْسِل]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama8. متعاقب [مُتَعَاقِب]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama9. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama10. متناوب [مُتَنَاوِب]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama11. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama12. متوال [مُتَوَالٍ]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama13. مستمر [مُسْتَمِرّ]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama14. مسلسل [مُسَلْسَل]Anlamı: birbirine bitişik olma, aralarında açıklık bulunmama -
6 gıyap
1. افتقاد [اِفْتِقاد]Anlamı: yokluk, bulunmama2. انتفاء [اِنْتِفاء]Anlamı: yokluk, bulunmama3. انعدام [اِنْعِدام]Anlamı: yokluk, bulunmama4. تغيب [تَغَيُّب]Anlamı: yokluk, bulunmama5. ضياع [ضَيَاع]Anlamı: yokluk, bulunmama6. ضيع [ضيع]Anlamı: yokluk, bulunmama7. غياب [غِيَاب]Anlamı: yokluk, bulunmama8. غيب [غَيْب]Anlamı: yokluk, bulunmama9. فقد [فَقْد]Anlamı: yokluk, bulunmama10. فقدان [فِقْدان]Anlamı: yokluk, bulunmama -
7 yokluk
delillerin yokluğundan beraat ettirmek aus Mangel an Beweisen freisprechen\yokluk yüzü görmek vor dem Nichts stehen -
8 بطالة
Iبَطَالَة1. avarelikAnlamı: aylaklık, ışsizlik, başıboşluk2. görevsizlikAnlamı: bir görevi bulunmama durumu3. işsizlikAnlamı: işsiz kalmaIIبِطَالَة1. görevsizlikAnlamı: bir görevi bulunmama durumu2. işsizlikAnlamı: işsiz kalma -
9 görevsizlik
1. بطالة [بَطَالَة]Anlamı: bir görevi bulunmama durumu2. بطالة [بِطَالَة]Anlamı: bir görevi bulunmama durumu -
10 неприменение
с, в соч.непримене́ние си́лы и угро́зы си́лой — kuvvet kullanmama ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunmama
-
11 отсутствие
с(hazır) bulunmama, olmama, yokluk тж. переводится аффиксом...sızlıkотсу́тствие вку́са — zevksizlik
при отсу́тствии э́тих усло́вий — bu koşullar olmadan
за отсу́тствием соста́ва преступле́ния — suç unsuru bulunmadığından
отсу́тствие це́ли / це́лей — amaçsızlık
••в чье-л.
отсу́тствие — biri yokken, birinin gaybubeti sırasında, birinin yokluğunda -
12 absence
n. yokluk, bulunmama; dalgınlık; gıyap* * *yokluk* * *1) (the condition of not being present: His absence was noticed.) yokluk2) (a time during which a person etc is not present: After an absence of five years he returned home.) olmayış -
13 absenteeism
n. devamsızlık, işe gelmeme; malının olduğu ülkede bulunmama* * *görev yerinde olmama* * *noun (being often absent from work etc without good reason: Absenteeism is a problem in some industries.) işe gelmeme, devamsızlık -
14 failure
n. eksiklik, yokluk, aksatma, kusur, bulunmama, yapmama, ihmal, başarısızlık, kıtlık, iflas, batma, bozukluk, sekte, yetmezlik, tükenme, dinme, fiyasko, hayal kırıklığı* * *1. başarısızlık 2. hata* * *[-jə]1) (the state or act of failing: She was upset by her failure in the exam; failure of the electricity supply.) başarısızlık2) (an unsuccessful person or thing: He felt he was a failure.) başarısız kimse/şey3) (inability, refusal etc to do something: his failure to reply.) ihmal -
15 nonappearance
n. gıyap, hazır bulunmama, yokluk* * *yokluk -
16 Abwesenheit
Abwesenheit f <Abwesenheit; o pl> hazır bulunmama, yokluk;durch Abwesenheit glänzen -in varlığıyla yokluğu bir olmak; fig (Geistesabwesenheit) dalgınlık -
17 Alibi
-
18 Fehlen
-
19 eşitlik
-
20 Abwesenheit
1) ( körperlich) bulunmama, bulunmayış, yokluk, gaybubet, gıyap;in \Abwesenheit des Angeklagten jur sanığın yokluğunda [o gıyabında]
См. также в других словарях:
İNFİRAZ — Bulunmama, kalmama, münferiz olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
başsızlık — is., ğı 1) Başı veya başkanı bulunmama durumu 2) top. b. Siyasi ve idari kurumlardaki çözülme sonucunda devlet denetiminin kalmaması durumu, erksizlik, anarşi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilinçsizlik — is., ği 1) Bilinçsiz olma durumu, şuursuzluk 2) ruh b. Nesne, olay ve işlere karşı uyanık bulunmama durumu, şuursuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
gıyap — is., bı, Ar. ġiyāb Yokluk, bulunmama, yitiklik Birleşik Sözler gıyap kararı … Çağatay Osmanlı Sözlük
görevsizlik — is., ği Bir görevi bulunmama durumu Birleşik Sözler görevsizlik kararı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihanet — is., Ar. ihānet 1) Hıyanet, hainlik 2) Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik 3) Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ihanet etmek ihanete uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıntı — is. 1) İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. P. Safa 2) Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaşılık — is., ğı Birbirine paralel görme ekseni bulunmama durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
teferrüt — is., dü, esk., Ar. teferrud 1) Tek, yalnız olma, herkesten uzaklaşarak yalnız kalma 2) Benzeri bulunmama, benzersiz olma, sivrilme … Çağatay Osmanlı Sözlük
vergi kaçağı — is. Bildirimde bulunmama veya eksik bildirim sonucu ortaya çıkan vergi geliri kaybı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalnızlık — is., ğı 1) Yalnız olma durumu, kimsesizlik Dostlarla da yollar ayrılalı bir bir / Gittikçe artıyor yalnızlığımız. C. S. Tarancı 2) Kimse bulunmama durumu, ıssızlık, tenhalık … Çağatay Osmanlı Sözlük