-
1 kaldırmak
vt1) heben; ( yerden) aufhebenablukayı/yasağı \kaldırmak die Blockade/das Verbot aufheben2) ( toplamak) abräumensofrayı \kaldırmak den Tisch abräumen3) ortadan \kaldırmak beseitigen, abschaffen; ( gümrükleri) abbauen4) ( yükseltmek) erhöhen (um)duvarı bir metre \kaldırmak die Mauer um ein(en) Meter erhöhen5) ( hastaneye) einweisen -
2 kurmak
vt1) gründen, begründen, konstituieren; ( aile) gründen2) ( cümle) bilden, konstruieren3) ( monte etmek) montieren, zusammenbauen6) ( tuzak) aufstellenbirine tuzak \kurmak jdm eine Falle stellen7) ( kontak) aufnehmen8) ( bir araya getirmek) zusammensetzen10) ( gizlice hazırlamak) schmiedenkumpas/plan \kurmak Ränke/Pläne schmieden -
3 nevale
nevale [neva:le] s\nevaleyi düzmek für Essen und Trinken sorgen; ( sofrayı hazırlamak) den Tisch decken -
4 sofra
-
5 toplamak
I vt1) sammeln, versammeln; ( bir araya getirmek) zusammentragençocukları etrafına \toplamak die Kinder um sich versammelnalkış \toplamak Beifall ernten3) ( devşirip kaldırmak) abräumensofrayı \toplamak den Tisch abräumen4) ( dağınıklıktan kurtarmak) aufräumenyatakları \toplamak die Betten machen5) ( irin) bilden6) ( biriktirmek) zusammensparenservet \toplamak Reichtümer ansammeln7) math addieren, zusammenzählen, summieren8) ( hizmete çağırmak) einberufenasker \toplamak Soldaten einberufenaklını başına \toplamak Vernunft annehmenII vi1) ( şişmanlamak) zunehmen2) ( irinlenmek) eitern
См. также в других словарях:
sofrayı kaldırmak (veya toplamak) — yemek yendikten sonra masa, sini vb.ni temizlemek Sofrayı topladıktan sonra yanımıza uğramadı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
sofrayı kurmak — sofra kurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaldırmak — i 1) Bulunduğu yerden almak Örtüyü masanın üzerinden kaldır. 2) Yukarı doğru hareket ettirmek Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. S. F. Abasıyanık 3) Yükseltmek Duvarı bir metre daha kaldırmalı. 4) nsz Ürün toplamak, taşımak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sofra — is., Ar. sufre 1) Masa, sini vb. şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı. R. N. Güntekin 2) Birlikte yemek yiyenlerin tümü Bizim sofra çok şendir. 3) Genellikle tekerlek biçiminde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sofracı — is., tar. Saraylarda sofrayı kurma, kaldırma, yemeği dağıtma vb. işlerle görevlendirilmiş kimse Çatlasan sofracı Rum dan karı olmaz adama. M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
toplamak — i 1) Bir araya getirmek Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak. O. S. Orhon 2) nsz Devşirmek Kırlardan çiçek topladık. 3) Devşirip kaldırmak Sofrayı toplamak. Yatakları toplamak. 4) Dağınıklıktan kurtarmak Bu odayı biraz toplamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yenileme — is. 1) Yenilemek işi Biraz sonra kadın, kucağında tabaklar, şişeler, bardak ve kadehlerle geldi, sofrayı yenilemeye başladı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mim. Eski bir yapıda yıkılmış, bozulmuş olan bölümleri aslına uygun bir biçimde onarma,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıkkımlanmak — nsz, hkr. Yiyip içmek Ne yapıp etmiş, sofrayı hazırlarken, adamakıllı zıkkımlanmış. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
nevaleyi düzmek — 1) gerekli yiyecek ve içeceği sağlamak Elinde yiyecek paketleriyle evin nevalesini düzmüş, geri dönüyor. R. H. Karay 2) sofrayı hazırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözden geçirmek — 1) okumak O günkü gazeteleri gözden geçirdi. F. R. Atay 2) niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek Akşam hazırlanmış sofrayı gözden geçirmek için odasından çıktı. A. Kutlu 3) araç, motor vb.nin çalışıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük