-
1 sallamak
vt1) schaukelnbirine baş \sallamak jdm zunickenşaşkın şaşkın başını \sallamak verwundert den Kopf schüttelnbaltayı \sallamak die Axt schwingen4) wedelnkuyruğunu \sallamak mit dem Schwanz wedeln5) winken (mit)el/mendil \sallamak mit der Hand/einem Taschentuch winkenbirine el \sallamak jdm zuwinkenbir şeyi \sallamak etw vor sich her schieben -
2 sallamak
sallamak v/t schaukeln; (mit dem Taschentuch) winken; (mit den Beinen) schlenkern; fig Sache in die Länge ziehen; fam jemandem eine runterhauen;başını sallamak mit dem Kopf nicken;hayır diye başını sallamak den Kopf schütteln;el sallamak winken -
3 baş
1. subst Kopf m; LIT Haupt n; fig Chef m, Leiter m; Anfang m der Woche, des Weges usw; Gipfel m, Spitze f des Berges; MAR Bug m; Schnecke f (an der Geige); Grundlage f einer Sache; Vermittlungsgebühr f; Haupt- (Stadt); Chef- (Arzt); Ober- (Befehlshaber);beş baş soğan fünf Zwiebeln;baş ağrısı Kopfschmerzen m/pl;-e baş ağrısı vermek fig jemandem Kopfschmerzen bereiten;-den baş alamamak überlastet sein (mit); fig sich nicht retten können vor D;baş aşağı auf dem Kopf, kopfüber;baş aşağı gelmek Kopf stehen; kein Glück haben;baş aşağı gitmek eine böse Wendung nehmen, fam schief gehen;baş başa allein, unter vier Augen;baş başa vermek sich zusammensetzen (zur Beratung);baş belası Ungemach n; Person Quälgeist m;baş bulmak ÖKON einen Überschuss haben;baş dayanağı AUTO Kopfstütze f;baş döndürücü fig Schwindel erregend;-le baş edememek nicht fertig werden (mit);baş göstermek erscheinen, auftreten; Aufstand ausbrechen;başım, başın, başı usw eine Umschreibung für die Person selbst;-in baş(ını) göz(ünü) yarmak fig radebrechen A;-e baş kaldırmak sich erheben gegen;-den baş kaldırmamak pausenlos sitzen ( oder arbeiten);-e baş ko(y)mak sich einer Sache (D) hingeben;baş köşe Ehrenplatz m;-e baş sallamak einverstanden sein (mit);baş üstüne jawohl!; zu Befehl!; mit Vergnügen!;-e başa çıkmak fertig werden (mit);başa geçmek an die Spitze treten;başı açık barhäuptig;başı bağlı gebunden (z.B. verheiratet);başı belaya girmek (oder düşmek) in Not geraten;baş çekmek der Initiator sein; ein Spiel leiten;başımla beraber sehr gern;başın(ız) sağ olsun! mein Beileid!;başına pro Kopf; allein, für sich;iş başına an die Arbeit;tek başına ganz allein;başına buyruk selbstherrlich;-i başına geçirmek sich (D) aufsetzen (Mütze usw);bş-i b-nin başına geçirmek jemandem eins auf den Kopf geben;-in başına gelmek passieren D (etwas Unangenehmes);vay başıma gelen(ler)! o weh!;bş-i b-nin başına kakmak jemandem etwas unter die Nase reiben;-in başına vurmak Wein jemandem zu Kopf steigen; Gas usw jemanden ganz benommen machen;bu dert benim de başımda fam das ist auch mein Problem;b-nin başından aşmak Arbeit jemandem zu viel sein;b-nin başından geçmek von jemandem erlebt/durchgemacht werden;başını kesmek köpfen A;başını alıp gitmek sich auf und davon machen;-in başını beklemek jemanden, etwas betreuen/bewachen;-in başını ezmek jemanden unschädlich machen;başını ortaya koymak seinen Kopf riskieren;başını taştan taşta vurmak sich (D) den Kopf einrennen; sich (D) die Haare raufen (vor Reue);-e/… için başını vermek kein Opfer scheuen für;başta taşımak große Ehre erweisen;baştan başa von einem Ende zum anderen; durch und durch; ganz;baştan aşağı von Kopf bis Fuß; gänzlich;baştan çıkmak auf die schiefe Bahn geraten; aus der Fassung geraten;baştan savmak sich um nichts kümmern;baştan savar flüchtig; undeutlich;baştan vurulmuş am Kopf verwundetmasanın başına otur! setz dich an den Tisch!;iş başına! ran an die Arbeit!;başında an (D), bei;masa başında çalışıyor sie arbeitet am Tisch;ay başında (am) Anfang des Monats;-in başında durmak dabeistehen; fam überwachen -
4 direksiyon
direksiyon AUTO Lenkrad n, Steuer n;direksiyon (düzeni) Steuerung f;direksiyon başına geçmek sich ans Steuer setzen;direksiyon başında am Steuer; -
5 hava
hava Luft f; Wetter n; Klima n; Lüftchen n; Melodie f, Weise f, Motiv n; fig Atmosphäre f; Stimmung f; Leere f, Nichts n;hava açıyor Wetter es klart auf;hava boşluğu Vakuum n; LUFTF Luftloch n;hava bozuyor Wetter es verschlechtert sich;başka bir hava çalmak Person verschieden sein, verschiedener Meinung sein;hava çekici Presslufthammer m;hava değişimi Luftveränderung f (für Kranke);hava korsanı Luftpirat m, -in f;hava köprüsü Luftbrücke f;hava kirliliği Luftverschmutzung f;hava geç(ir)mez luftdicht, hermetisch;bana usw göre hava hoş mir usw ist alles gleich;Hava Kuvvetleri Luftstreitkräfte f/pl;hava parası Abstand(szahlung f) m (für Wohnungen);hava raporu Wetterbericht m;hava sahası POL Luftraum m;hava tahmini Wettervoraussage f;hava vermek Reifen aufpumpen; (-e) einem Kranken Sauerstoff zuführen;havada kalmak in der Luft schweben, den Boden nicht berühren; fig in der Schwebe bleiben; fig aus der Luft gegriffen sein;… havası esiyor Anzeichen von … sind da;havası olmak: onda babasının havası var er hat etwas von seinem Vater;-in havasına uymak sich anpassen; kein Spielverderber sein;havaya gitmek zu nichts taugen; fig zu Wasser werden;havaya uçmak in die Luft fliegen; zu nichts taugen; fig zu Wasser werden;havayı bozmak die Stimmung verderben -
6 kafa
kafa Kopf m; Schädel m; fig Köpfchen n (Verstand);kafa dengi Gesinnungsgenosse m;kafa işçisi Kopfarbeiter m, -in f;kafa patlatmak sich (D) den Kopf zerbrechen;kafa sallamak zu allem ja sagen;-e kafa tutmak sich auflehnen gegen A;kafa tutucu Trotzkopf m;-e kafa yormak sich (D) den Kopf zerbrechen über A;-in kafası bozulmak fig aus der Haut fahren;-in kafası işlemek nicht auf den Kopf gefallen sein;-in kafası şişmek fig einen schweren Kopf haben;-i kafasına koymak sich (D) etwas ( oder es) in den Kopf setzen (zu …);-in kafasına vurmak Wein jemandem in den Kopf steigen;-i kafasında tutmak behalten A, nicht vergessen A;kafasını kadırmak sein Haupt erheben;kafasını taştan taşa çarpmak sich (D) an die Brust schlagen;kafayı çekmek fam sich besaufen;ucuz yoldan kafayı bulma fam Flatratesaufen n -
7 kavuk
-e kavuk sallamak vor jemandem (einen) Kotau machen -
8 kılıç
kılıç sallamak fig mit dem Säbel rasseln;-i kılıçtan geçirmek niedermetzeln -
9 mendil
mendil Taschentuch n; Tischtuch n;kağıt mendil Papiertaschentuch n;mendil sallamak mit dem Taschentuch winken -
10 balta
-
11 kuyruk
\kuyruk sallamak mit dem Schwanz wedeln, schwänzeln\kuyruk olmak/yapmak eine Schlange bilden\kuyrukta beklemek Schlange stehen, in der Schlange wartenkuyruğa girmek sich anstellen -
12 mendil
mendil sTaschentuch nt\mendil sallamak mit einem Taschentuch winken\mendile sümkürmek sich in ein Taschentuch schnäuzen -
13 sallama
См. также в других словарях:
sallamak — i 1) Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir. H. E. Adıvar 2) Uydurmak, kafadan atmak 3) Sarsmak 4) mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak Seçimlerde Ankara yı salladı. 5) mec. Zor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa sallamak — 1) ikaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek 2) baş sallamak 3) doğru veya yanlış her şeye evet demek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beşiğini sallamak — çocukluğundan veya çok eskiden tanımak, büyümesine hizmet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavuk sallamak — (birine) bir kimseye yaranmak için onun söz veya davranışlarını uygun bulmak, onaylamak Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
pala çalmak (veya sallamak) — uğraşmak, didinmek, çabalamak Üstelik gazetecilikte de yıllarca pala çaldı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
direksiyon sallamak — argo motorlu taşıt kullanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaşık sallamak — yemek yemek Gençler tarhana aşına kaşık salladılar. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyruk sallamak — yaltaklanmak Gül gibi yavrusunu bırakıp da evlenecekmiş. Kuyruk sallaya sallaya oğlumu öldürttü. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
mendil sallamak — birini uzaktan mendil sallayarak selamlamak veya uğurlamak Arabalar yaklaşıyor, mendil sallayalım mı? A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıç sallamak — kılıç ile dövüşmek, düşman üzerine kılıçla saldırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş sallamak — (her şeye) karşısındakinin her sözünü uygun bulur görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük