-
1 kalmak
1. v/i bleiben (z.B. Kind bleiben); übrig bleiben; Angelegenheit, Arbeit liegen bleiben; Auto stecken bleiben; Beziehungen bestehen;-mekle kalmamak sich nicht darauf beschränken, zu … (… de sondern auch …);kaldı ki dazu kommt noch, dass …; außerdem;az kaldı, az kalsın fast, beinahe;kalır yeri yok unterschiedslos2. (-de) bei jemandem wohnen (vorübergehend); im Hotel wohnen; irgendwo bleiben, fam stecken; in einem Land leben;(sınıfta) kalmak Schüler sitzen bleiben;… içinde kalmak gehüllt sein (in D, z.B. Rauch);nerede kaldınız? wo haben Sie gesteckt?3. (-e) jemandem zufallen, bei jemandem liegen; Abfahrt, Besuch usw verschoben werden (auf A); Zeit, Stunden verbleiben (bis A); auskommen müssen mit; fertig werden (mit D), meistern (können) A;(gece yatısına) kalmak über Nacht bleiben;yemeğe kalmak zum Essen bleiben;bir saate kalmadan in weniger als einer Stunde;bana kalırsa (oder kalsa) meines Erachtens; wenn es mir möglich wäre, wenn ich könnte4. (-den) Erbschaft, Haus übergehen (-e auf A); Wind sich legen; Abstand nehmen (von D); ohne … (z.B. Arbeit) sein; seine Stellung verlieren -
2 kalmak
vi1) bleiben2) übrig bleibenyapacak başka bir şeyim kalmadı es blieb mir nichts anderes übrigtakatim kalmadı ich habe keine Kraft mehr3) ( konaklamak) bleiben, sich aufhalten5) ( işlemez duruma gelmek) stehen bleibenaraba yarı yolda kaldı der Wagen ist auf halber Strecke [o dem halben Wege] liegen geblieben6) ( ertelenmek)gitmemiz cumaya kaldı unsere Abreise ist auf den Freitag aufgeschoben7) bana kalsa, ... wenn es nach mir ginge,...bana kalırsa siz yanılıyorsunuz meiner Meinung nach täuschen [o irren] Sie sich8) verbleiben9) yola çıkmamıza üç gün kaldı es sind noch drei Tage bis zu unserer Abreise -
3 kalmak
оста́ться* * *- ır1) остава́тьсяbaş başa kalmak — остава́ться вдвоём / наедине́
buna ihtiyaç kalmadı — необходи́мость в э́том отпа́ла
bir ton kömür kaldı — оста́лась одна́ то́нна у́гля
2) пробы́ть, прожи́тьAmerika'da yıllarca kaldı — он мно́гие го́ды про́жи́л в Аме́рике
3) остана́вливаться, пребыва́тьsiz nerede kalıyorsunuz? — вы где остана́вливаетесь?
4) оста́ться на второ́й годçocukların içinde kalanlar da var geçenler de — среди́ дете́й есть и оста́вленные на второ́й год, и переше́дшие
5) -e откла́дываться, быть отсро́ченным ( на какое-то время)gitmemiz cumaya kaldı — наш отъе́зд отло́жен на пя́тницу
6) -e достава́ться (кому-л. что-л. сделать); переходи́ть к комуbu iş size mi kaldı? — а) э́то де́ло доста́лось вам?; б) ва́ше ли э́то де́ло?
7) оста́ться, доста́тьсяçiftlik ana babasından kalmış — име́ние ему́ [д]оста́лось от роди́телей
8) - den оста́ться без чегоmisafir geldi, gezmeden kaldık — го́сти пришли́, мы оста́лись без прогу́лки
işten kalmak — оста́ться без рабо́ты
9) останови́ться; встатьaraba yarı yolda kaldı — маши́на ста́ла на полпути́
o iş şimdilik kaldı — э́то де́ло пока́ приостанови́лось
10) - le ограни́чиваться, дово́льствоваться чемiş yalnız dayak atmakla kalmadı — де́ло не ограни́чилось то́лько побо́ями
11) оста́ться каким-л., быть в каком-л. состоя́нии / положе́нииaç kalmak — оста́ться голо́дным
cahil kalmak — оста́ться неве́жественным
fakir kalmak — оста́ться бе́дным
iki kardeş öksüz kaldı — два бра́та оста́лись сиро́тами
oda toz içinde kaldı — в ко́мнате всё бы́ло в пыли́
yalnız kalmak — оста́ться в одино́честве
12) с деепр. на -a, -ıp передаёт продолжительность действия, удивление, изумлениеdonakalmak, donup kalmak — засты́ть на ме́сте
şaşa / şaşıp kalmak — удиви́ться
••- kalsa- kalırsa
- bana kalırsa siz yanılıyorsunuz
- ona kalsa bize hiçbir şey vermez
- kalır yeri yok -
4 kalmak
калу; тору -
5 kalmak
v. stay, remain, continue, keep, stand, fail, be left, be left over, abide, bed, come to, devolve, flunk, keep to, leave, put up, refuge, rest with, room, sleep, stop, survive, tarry, wait* * *remain -
6 kalmak
man--------mayîn -
7 kalmak
pozostać; pozostawać; przebywać; zostać; zostawać -
8 kalmak
(kalır)1) в разн. знач. остава́ться2) остана́вливаться, заде́рживаться (где-л.)4) Исх. лиша́ться чего5) Д откла́дываться, отодвига́ться, быть отсро́ченным (отло́женным)6) остана́вливаться, встава́ть7) прекраща́ться, перестава́ть8) с деепр. другого глагола на -a (пишется слитно) и с деепр. на -ıp образует глаголы, передающие продолжительность действия и часто удивление, изумлениеbakakalmak, şaşakalmak — изумля́ться, удивля́ться
-
9 kalmak
КЪЭНЭН, КЪЫДЭНЭН, КЪИНЭН -
10 kalmak
къэнэн -
11 kalmak
Name eines chinesischen oder mongolischen Stammes -
12 kalmak
استمربقيداممكث -
13 kalmak
1. استمر [اِسْتَمَرَّ]Anlamı: olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek2. بقي [بَقِيَ]Anlamı: olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek3. دام [دامَ]Anlamı: olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek4. مكث [مَكَثَ]Anlamı: konaklamak, konmak, oturmak -
14 kalmak
"to remain; to be left; to be left behind; to be left over; to stay; to put up; to stick around; to be, to spend time; (sýnavda) to fail; (yaðmur, vb.) to stop, to cease; to be postponed (to/until); to fall to (sb); to descend from sb/sth, to be inherited" -
15 kalmak
",-ır 1. to remain, be left; to be left over. 2. to stay (in a place temporarily). 3. to come to a halt, reach a standstill. 4. to fail (a class). 5. /a/ to be postponed to. 6. /a/ (for a matter) to be entrusted to (someone). 7. /a, dan/ (for something) to be left to (someone) by (someone else). 8. /dan/ to be kept from doing (something). 9. /la/ to be content with, go no further than. kala kala only..., no more than... (is left): Gelmesine kala kala bir gün kaldı. There´s only one day left until she comes. kaldı ki moreover, furthermore. kalsa/kalırsa /a/ 1. if you ask (my/his/her) opinion. 2. if it were left up to (someone). Kalsın. 1. Let´s leave it for the time being. 2. I´ve decided I don´t want it. kalır yeri olmamak /dan/ to be at least as good as." -
16 kalmak
qalmaq -
17 kalmak
bydlet; setrvat; zbýt; zbývat; zůstat; zůstávat -
18 kalmak niyetiyle yerleş
dig in -
19 donup kalmak
-
20 sikişip kalmak
См. также в других словарях:
kalmak — kalmak, bırakmak I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410; I I, 25, 250; III, 30, 49, 156 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — çin ve moğul cinsinden bir ulus ismi dir, kalmuk dahi denir … Çağatay Osmanlı Sözlük
payidar kalmak (veya olmak) — kalmak, yok olmamak, yaşamak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkada kalmak — 1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkaya kalmak — geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne hasret kalmak — (bir şeyin) o şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne hasret kaldık. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük