-
1 kalmamak
v. (neg. form of kalmak) not to stay, not to remain, be sold out, wither away, wither, wear away, be out of smth. -
2 elle tutulacak tarafı kalmamak
= elle tutulacak yanı kalmamak а) рассы́паться в рука́х (о чём-л. непрочном, некрепком)б) быть ненадёжным / никчёмным -
3 elle tutulacak yanı kalmamak
-
4 oyun dışı kalmamak
oyun dışı kalmamak (kriket)carry the bat -
5 altında kalmamak
не оста́ться в долгу́, компенси́ровать -
6 aşağı kalmamak
не уступа́ть ( по всем данным) -
7 bildiğinden kalmamak
-
8 bir çekirdek geri kalmamak
не отстава́ть ни на шаг, быть наравне́ -
9 canı kalmamak
обесси́леть, ослабе́ть; вы́биться из сил -
10 demeye kalmamak
не успе́ть сказа́ть / поду́мать, как ту́т же... -
11 iler tutar yeri kalmamak
-
12 kafa kalmamak
не сообража́ть -
13 minnet altında kalmamak
не быть в долгу́ перед кем; расплати́ться с кем -
14 ortada kalmamak
-
15 ses sevda kalmamak
-
16 söz altında kalmamak
отвечать на грубости / колкости; не оставаться в долгу -
17 suratı kalmamak
потеря́ть стыд и со́весть -
18 suyu seli kalmamak
а) вы́кипетьб) станови́ться сухи́м, теря́ть вла́гу (о фруктах и т. п.) -
19 tadı tuzu kalmamak
= tadı tuzu bozulmak стать безвку́сным / невырази́тельным; потеря́ть пре́жнюю привлека́тельность -
20 yapmadığını kalmamak
См. также в других словарях:
mahal kalmamak — gerek kalmamak, gereği olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecali (veya mecal) kalmamak — güç kalmamak, güçsüzleşmek Artık ne yürümeye ne de ayaküstünde durmaya mecali kalmıştı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf altında kalmamak — söz altında kalmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zerresi kalmamak (veya olmamak veya yok) — zerre kadar eseri kalmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hevesi kalmamak — şevki kırılmak, isteği kalmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayır kalmamak — (bir şeyde) işe yarar durumu kalmamak, artık işe yaramaz olmak Bir iki yıla varmaz, ne evden ne eşyadan hayır kalır. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tadı tuzu kalmamak (veya bozulmak) — eski zevki kalmamak, yavanlaşmak Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak — 1) sağlam bir yanı kalmamak 2) güvenilecek veya kayrılacak bir yönü olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alacağı vereceği kalmamak (veya olmamak) — ilişkisi kesilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bet beniz kalmamak — yüzü sararıp solmak ... haykırıyordu. Müşterim bu sesi duyunca arabayı durdurdu. Beti benzi kalmadı. Eli ayağı titremeye başladı. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak) — hiçbir etkiye aldırış etmeyerek doğru bildiği davranışı sürdürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük