-
1 bakakalmak
-
2 bakakalmak
bakakalmak anstarren (-e A); sprachlos sein (vor Erstaunen usw) -
3 bakakalmak
изумля́ться, удивля́ться -
4 bakakalmak
v. stare at, stare, gaze at, gape, gawk, gawp -
5 bakakalmak
حار -
6 bakakalmak
حار [حارَ]Anlamı: ne yapacağını bilememek -
7 bakakalmak
"to stand in wonder; to gawp" -
8 bakakalmak
to stand in astonishment or bewilderment. -
9 حار
bakakalmak; can; can ciğer; candan; hararetli; har; iltifatlı; kaynar; samimî; sıcak; şaşırmak; şaşmak -
10 заглядываться
hayranlıkla bakmak* * *несов.; сов. - загляде́тьсяhayran hayran bakmak / bakakalmak -
11 засматриваться
несов.; сов. - засмотре́ться( любоваться) hayran hayran bakmak / bakakalmak••он засма́тривается на э́ту де́вушку — onun kızda gözü var
-
12 bakakalmamak
v. (neg. form of bakakalmak) stare at, stare, gaze at, gape, gawk, gawp -
13 gape
n. ağzı açık kalma, bakakalma, hayret, şaşkınlık, esneme, açık kalma————————v. ağzı açık kalmak, bakakalmak, şaşkın şaşkın bakmak, esnemek, açılmak* * *1. ağzını açık tut (v.) 2. esneme (n.)* * *[ɡeip](to stare with open mouth, eg in surprise: The children gaped at the monkeys.) ağzı açık kalmak- gaping -
14 stare
n. gözünü dikme, sabit bakış, boşluğa bakma————————v. gözlerini dikmek, gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, boşluğa bakmak, boş boş bakmak, bakakalmak, hayretle bakmak* * *1. gözlerini dikip bak (v.) 2. sabit bakış (n.)* * *[steə] 1. verb((often with at) to look at with a fixed gaze: They stared at her clothes in amazement; Don't stare - it's rude!) gözlerini dikip bakmak2. noun(a staring look: a bold stare.) gözlerini dikip bakma -
15 gawk
n. sakar kimse, beceriksiz kimse, ahmak, utangaç kimse————————v. bön bön bakmak, aval aval bakmak, bakakalmak* * *aptalca bak -
16 stare at
v. bakakalmak, dik dik bakmak, gözlerini dikmek* * *gözlerini dikip bak -
17 gawp
v. bön bön bakmak, aval aval bakmak, bakakalmak -
18 gaze at
v. gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, bakakalmak -
19 gawp
v. bön bön bakmak, aval aval bakmak, bakakalmak -
20 gaze at
v. gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, bakakalmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
bakakalmak — nsz, e Şaşkınlığa uğrayıp ne yapacağını bilmez durumda kalmak Bakakalırım giden geminin ardından / Atamam kendimi denize dünya güzel O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına bakakalmak — (birinin) sözlerine hayran olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını açmak — bakakalmak, şaşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakakalma — is. Bakakalmak işi veya durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürerlik fiili — is., dbl. Bir fiile e zarf fiil ekiyle durmak, kalmak, görmek fiilleri getirilerek oluşturulan ve süreklilik kavramı veren birleşik fiil: Gidedurmak. Bakakalmak. Yapagörmek gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ulaçlı birleşik zaman — is., dbl. Zarf fiil eki almış fiille bilmek, durmak, görmek, kalmak, vermek, yazmak fiillerinin oluşturduğu birleşik fiil: gidebilmek, yazadurmak, yapmayagörmek, bakakalmak, söyleyivermek, düşeyazmak gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
