Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

iletmek

  • 1 проводить

    Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > проводить

  • 2 передавать

    несов.; сов. - переда́ть
    1) vermek; teslim etmek; iletmek

    переда́й мне, пожа́луйста, соль — lütfen şu tuzluğu verir misin?

    прочита́й э́то и переда́й други́м — oku ve (başkalarına) okut

    да́нное сло́во не передаёт э́того отте́нка — bu kelime bu inceliği veremiyor

    он переда́л премье́р-мини́стру посла́ние президе́нта — başbakana cumhurbaşkanının mesajını iletti

    2) (предоставлять, отдавать в распоряжение) devretmek, aktarmak

    переда́ть власть кому-л. — iktidarı birine devretmek / aktarmak

    передава́ть кому-л. свои́ полномо́чия — yetkisini birine devretmek / aktarmak

    передава́ть кого-л. в ру́ки правосу́дия — adalete teslim etmek

    он переда́л кома́ндование своему́ замести́телю — kumandayı vekiline bıraktı

    передаём сло́во Петро́ву — sözü Petrov'a bırakıyoruz

    переда́ть кому-л. свое пра́во на... — hakkını devretmek

    3) (знания, навыки и т. п.) aktarmak
    4) ( сообщать) haber vermek, bildirmek; söylemek; anlatmak ( рассказывать)

    не могу́ переда́ть, как я смути́лся — nasıl bozulduğumu anlatamam

    переда́й ма́тери, что я здоро́в — anneme iyi olduğumu söyle

    передава́й ему́ приве́т — ona selam söyle

    передава́й ему́ приве́т от меня́ — ona selamımı söyle

    он передава́л тебе́ приве́т — sana selamı var

    как передает аге́нтство,... — ajansın haber verdiğine / bildirdiğine göre...

    пе́реданное аге́нтством сообще́ние — ajansın verdiği haber

    а́втор суме́л переда́ть действи́тельность свое́й эпо́хи / своего́ вре́мени — yazar, çağının gerçekliğini verebildi

    передава́ть конце́рт по ра́дио — konseri radyodan yayınlamak

    де́ло пе́редано арби́тру — dava hakeme havale edildi

    6) (по радио и т. п.) yayınlamak
    7) (болезнь, инфекцию) geçirmek, bulaştırmak, yaymak
    8) разг. ( переплачивать) fazla vermek / ödemek

    Русско-турецкий словарь > передавать

  • 3 проводить

    I несов.; сов. - провести́

    проводи́ть суда́ по каналу — gemileri kanaldan geçirmek

    вас проведу́т по всему́ го́роду — size tüm kenti gezdirecekler

    2) gezdirmek; dolaştırmak

    провести́ ладо́нью по лбу — elini alnında gezdirmek

    3) ( обозначать) çizmek

    провести́ черту́ — bir çizgi çizmek / çekmek

    провести́ границу по бе́регу реки́ — sınırı nehir kıyısından geçirmek

    4) yapmak, kurmak ( сооружать); döşemek, çekmek (прокладывать, тянуть)

    проводи́ть желе́зную доро́гу — bir demiryolu yapmak / döşemek

    в дере́вню провели́ электри́чество — köye elektrik getirildi

    дире́ктор провёл на фе́рму газ — müdür çiftliğe havagazı getirtti

    5) ( добиваться утверждения) geçirmek; çıkarmak; kabul ettirmek

    провести́ законопрое́кт через парла́мент — yasa tasarısını parlamentodan geçirmek

    провести́ свое предложе́ние — önerisini kabul ettirmek

    6) ( осуществлять) yapmak, düzenlemek; uygulamak

    проводи́ть интере́сные наблюде́ния — ilginç gözlemlerde bulunmak

    предложе́ние провести́ матч / встре́чу — maç teklifi

    проводи́ть поли́тику ми́ра — barış politikası gütmek / izlemek

    прави́тельства, проводя́щие поли́тику ра́совой дискримина́ции — ırk ayırımı politikasını uygulayan hükumetler

    провести́ ми́тинг — bir miting yapmak / düzenlemek

    проводи́ть перегово́ры — görüşmeler yapmak, görüşmelerde bulunmak

    премье́р-мини́стр провел пресс-конфере́нцию — başbakan bir basın toplantısı yaptı

    проводи́ть кампа́нию — bir kampanya yürütmek

    7) ( время) geçirmek

    где он прово́дит свобо́дное вре́мя? — boş zamanlarını nerede geçiriyor?

    как он прово́дит свобо́дное вре́мя? — boş zamanlarını nasıl değerlendiriyor?

    Но́вый год проведе́м вме́сте — yılbaşını birlikte geçiririz

    8) тк. несов. iletmek, geçirmek

    стекло́ не прово́дит электри́чество — cam elektrik geçirmez

    9) разг. ( обманывать) aldatmak, yutturmak

    его́ не проведе́шь — onu aldatamazsın, ona yutturamazsın, oyuna gelmez, zokayı yutmaz

    II сов., см. провожать

    Русско-турецкий словарь > проводить

  • 4 передавать

    devretmek, teslim etmek, iletmek, vermek; yayınlamak

    Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > передавать

  • 5 сообщать

    bildirmek, haber vermek, haberdar etmek, iletmek

    Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > сообщать

См. также в других словарях:

  • iletmek — iletmek, götürmek I, 214, 369; II, 263 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • iletmek — i 1) Götürmek, ulaştırmak, nakletmek, geçirmek Bunların tek kaygıları gördüklerini, duyduklarını okurlara iletmektir. S. Birsel 2) fiz. Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere götürmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iletmek — getirmek, kaldırup abarmak, nakl etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vermek — i, e, ir 1) Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. Ö. Seyfettin 2) Bırakmak veya bağışlamak Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Yörük — (türkisch, pl. Yörükler oder Yürükler, Eigenbezeichnung: Yörüglää, im Deutschen Yörüken, Yörücken, Yürücken oder Jürücken) werden die Angehörigen einer Gruppe von oghusisch türkischen Stämmen oder die Stämme selber genannt, die heute… …   Deutsch Wikipedia

  • aktarmak — i, e 1) Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek 2) i Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek 3) den, e Bir dilden başka bir dile çevirmek, tercüme etmek 4) Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak 5) Toprağı altı üstüne… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayrımsama — is. Ayrımsamak işi veya durumu Tanpınar sanki ayrımsadığı konuları, sorunları, olguları bize bir an önce iletmek istiyor. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dağıtmak — i 1) Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı. Y. K. Beyatlı 2) nsz Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • getirmek — e 1) Gelmesini sağlamak Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar. R. N. Güntekin 2) de Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak 3) i Erişmek veya eriştiğini sanmak Baharı getirdik. 4) nsz İleri sürmek Örnek getirmek. 5) nsz Sebep… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iletişmek — nsz Bir durumu karşılıklı olarak iletmek, karşılıklı olarak haber alıp vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iletme — is. İletmek işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»