-
1 üzerinde
masanın üzerinde auf dem Tisch;fizik konuları üzerinde çalışma die Arbeit über Themen der Physik -
2 üzeri
üzeri sOberseite fmasanın \üzerinde auf dem Tischodada bir masa duruyordu, \üzerinde kitaplar vardı im Zimmer stand ein Tisch, darauf lagen Bücher -
3 çalışmak
çalışmak v/i arbeiten; TECH laufen, funktionieren; Bus usw verkehren;-e çalışmak sich bemühen (um A);… üzerinde çalışmak arbeiten an;çalışamayacak olan nicht arbeitsfähig;çalışır halde in Gang; TECH funktionsfähig -
4 durmak
durmak <- ur> (hier- usw) bleiben; stehen bleiben, (an)halten; wohnen, leben; Geduld haben, warten; verdattert sein, verdutzt sein; wirken, aussehen, sich machen; Regen aufhören; Uhr stehen bleiben; Welt bestehen;açık durmak offen stehen;dur! halt!, stopp!;-e karşı soğuk durmak A kühl behandeln;-ip durmak, -e durmak, -a durmak ununterbrochen etwas tun, z.B. okuyup durmak, okuyadurmak ununterbrochen ( oder pausenlos, immer noch) lesen;artık duramayacağım ich kann nicht länger warten;içim duramıyor ich habe keine Geduld mehr, ich halte es nicht mehr aus;durmadan, durmaksızın, 'durmamaca(sına) ununterbrochen, ständig, pausenlos; Dauer-;-dan duramamak nicht anders können als …;durup durup von Zeit zu Zeit, häufig;durup dururken ohne ersichtlichen Grund; plötzlich, auf einmal;durdu durdu er wartete lange;durduğu yerde ohne Mühe; unnötig;durmuş oturmuş bedächtig, gesetzt; gealtert; schwunglos -
5 durulmak
durulmak2 pass von durmak;durulmaz Halten verboten;üzerinde durulması gereken bir nokta ein beachtenswerter Punkt -
6 etüt
etüt etmek studieren, untersuchen -
7 kâğıt
kâğıt [kĭaːt] <- dı> Papier n; Schreiben n; Bericht m, Papier n; Formular n; (Spiel)Karte f; Schule schriftliche Arbeit; Tüte f;kâğıt açmak die Karten aufdecken;kâğıt gibi olmak leichenblass sein;kâğıt oynamak Karten spielen;kâğıt oyunu Kartenspiel n;kâğıt para Papiergeld n;kâğıt üzerinde kalmak fig nur auf dem Papier stehen;-i kağıda dökmek zu Papier bringen A;kağıda kaleme sarılmak sofort aufschreiben A;ambalaj kağıdı Einwickelpapier n;sigara kağıdı Zigarettenpapier n;tuvalet kağıdı Toilettenpapier n;yazı kağıdı Schreibpapier n -
8 nüfuz
nüfuz [uː] Durchdringung f; Einfluss m (–in üzerinde auf A);nüfuz bölgesi Einflusssphäre f;nüfuz ticareti gute Beziehungen f/pl; Vetternwirtschaft f;nüfuzu altında tutmak jemanden (ständig) beeinflussen, gefügig machen;-e nüfuz etmek eindringen in A; Einfluss ausüben auf A;nüfuz yarışı POL Machtkampf m -
9 oturmak
oturmak sich setzen (-e auf A, in A); sitzen (-in üzerinde auf D); Kleidung (gut) sitzen; passen (-e zu D); wohnen (-de in D); untätig dasitzen; Flüssigkeit sich setzen; Mauer usw sich senken; stranden; auflaufen (-e auf A); teuer kommen (-e jemanden); Sitten sich einbürgern (-de in D) -
10 tozutmak
-
11 aplikasyon
-
12 durmak
vi1) stehen, sich haltendik \durmak gerade stehen, sich gerade halten2) anhalten, stoppen, stehen bleibensaat sekizi on geçe durdu die Uhr blieb um zehn nach acht stehen3) ( bir yerde bir süre oyalanmak) Halt machen4) ( kalmak) bleiben5) ( yağmur) aufhören6) aussetzennabzı durdu sein Puls hat ausgesetzt, sein Puls setzte aus7) ( yakışmak)ceket üzerinde güzel durmuyor angezogen sieht die Jacke nicht schön aus -
13 hamil
hamil [ha:mil] s\hamil olduğu mektup der Brief, den er bei sich trug -
14 patlatmak
vt2) kafa \patlatmak ( fam) sich den Kopf zerbrechenbir şey üzerinde kafa \patlatmak ( fam) an etw zu knacken habenbirine bir tane \patlatmak ( fam) jdm eine ballern [o knallen]birinin ödünü \patlatmak ( fam) jdn zu Tode erschreckensopayla ona bir tane patlattı er hat ihm mit dem Stock eins übergebraten
См. также в других словарях:
üzerinde — zf. 1) Üstünde Donanan minareler sanki yolun üzerinde yakılan meşalelerdir. R. E. Ünaydın 2) ... ile ilgili, üzerine Hacı Ömer in hatırı için gecelerce başımı soğuk su ile ıslatarak kitaplar üzerinde çalıştım. R. N. Güntekin Birleşik Sözler ütüsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzerinde durmak — bir işe önem vermek, bir işle yakından, sürekli ilgilenmek Klasik yazarlarımızın yapıtları üzerinde durmak, hepimiz için bir görev. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzerinde kalmak — 1) mal veya iş, artırma sırasında bir kimsenin olmak Hasılı ne yaptı yaptı, elektrikli süpürge üzerinde kaldı. H. Taner 2) istenmeyen şey birine yüklenmek, sorumluluğuna bırakılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ütüsü üzerinde — sf. Yeni ütülenmiş Bu patırtısız semtte loş odamızda girip ütüsü üzerinde serin çarşaflara serilerek yatmak. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt üzerinde (veya üstünde) kalmak — (bir iş) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
demir üzerinde — den. demirini almış ve kalkmaya hazır (gemi) … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü (veya gözleri) (bir şeyde veya bir şeyin üzerinde) olmak — dikkati bir yerde toplanmak Masalarda oturan kadınların en ufak bir harekette gözleri kapıdaydı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz göz olmak — üzerinde birçok göz, delik oluşmak veya bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hamil olmak — üzerinde bulundurmak, taşımak Hamil olduğu mektubu gösterdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz konusu olmak — üzerinde konuşulmak, bahis konusu olmak, bahis mevzusu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bu kadar kusur kadı kızında da bulunur — üzerinde durulmaya değmeyecek kadar küçük bir kusurdur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük