-
1 Zeit
a. ling, sport zaman, vakit; (\Zeitpunkt) an; (\Zeitraum) süre [o müddet]; (\Zeitalter) çağ; (Bronze\Zeit, Stein\Zeit) devir; (Uhr\Zeit) saat; (Jahres\Zeit) mevsim;seit einiger/geraumer \Zeit bir/uzun süredir;nach türkischer \Zeit Türk saati ile;zu jeder \Zeit her zaman;zu keiner \Zeit hiçbir zaman;zur \Zeit Napoleons Napolyon devrinde;eine \Zeit lang bir zaman boyunca; ( eine Weile) bir süre [o müddet];seit dieser \Zeit bu [o o] zamandan beri;nach kurzer \Zeit az zaman sonra;mit der \Zeit zamanla;mit der \Zeit gehen zamana uymak;wir wollen keine \Zeit verlieren vakit geçirmeyelim;wir haben noch fünf Minuten \Zeit daha beş dakika vaktimiz var;wo warst du denn die ganze \Zeit? bunca zaman neredeydin?;\Zeit gewinnen vakit kazanmak;jdm die \Zeit stehlen ( fam) birinin vaktini almak;jdm dat mit etw dat die \Zeit vertreiben bir şeyle birini oyalamak, bir şeyle birinin vaktini almak;auf \Zeit süreli;es wird ( allmählich) \Zeit (yavaş yavaş) vakit geliyor;es ist an der \Zeit ( zu gehen) (gitme) vakti geldi;morgen um diese \Zeit yarın bu vakitler;um 12 Uhr mitteleuropäischer \Zeit Orta Avrupa saatiyle saat 12'de;der größte Schwindler aller \Zeiten gelmiş geçmiş en büyük düzenbaz;zur rechten \Zeit zamanı gelince;alles zu seiner \Zeit! her şeyin zamanı var!;von \Zeit zu \Zeit zaman zaman, vakit vakit;auf bestimmte \Zeit belirli bir süre için;auf unbestimmte \Zeit belirsiz bir süre için;im Laufe der \Zeit zaman geçtikçe;die heutige \Zeit şimdiki zaman, zamane, günümüz;die gute alte \Zeit! hey gidi günler hey!;das waren noch \Zeiten! ne günlerdi onlar!, o günler ne günlerdi!;zu der \Zeit, als ich jung war/in Köln wohnte ben gençken/Köln'de otururken;in letzter \Zeit son zamanda;in nächster \Zeit yakın zamanda;für alle \Zeiten ebediyen;auf unabsehbare \Zeit belirsiz bir süre için;die \Zeiten ändern sich zamanlar değişiyor;das ist vor meiner \Zeit geschehen bu benim zamanımdan önce oldu;zu meiner \Zeit benim zamanımda;du liebe \Zeit! bak sen şu işe!;\Zeit ist Geld ( prov) vakit nakittir -
2 dann
\dann und wann zaman zaman, ara sıra, kimi zaman;und was \dann? o zaman ne olacak?;bis \dann! görüşmek üzere!2) ( zu dem Zeitpunkt) o zaman;das Telefon klingelt immer \dann, wenn ich gerade dusche ne zaman duş yaparsam, o zaman telefon çalar3) ( außerdem) ayrıca, üstelik4) ( unter diesen Umständen)\dann eben nicht! o zaman olmaz!;wenn nicht, \dann nicht! olmazsa olmaz!;wenn nicht er, wer \dann? o değilse, o zaman kim? -
3 Zeit
Zeit f <Zeit; Zeiten> zaman, vakit; (Zeitalter) a çağ, dönem; GR zaman;die Zeit ist um vakit tamam/doldu;die Zeit nutzen vakti değerlendirmek;die ganze Zeit (hindurch) onca zaman (boyunca);eine Zeit lang bir süre;es wird Zeit, dass … -menin zamanı geliyor;(für) einige Zeit bir süre (için);freie Zeit boş zaman;ich habe keine Zeit (hiç) vaktim yok;in letzter Zeit son zamanlarda;in nächster Zeit en yakın zamanda;mit der Zeit zamanla, yavaş yavaş;mit der Zeit gehen zamana uymak;seit dieser Zeit o günden beri;sich (D) Zeit lassen acele etmemek;sich (D) Zeit nehmen für … için zaman ayırmak;Zeit sparend zamandan tasarruf eden/edici;von Zeit zu Zeit zaman zaman;vor einiger Zeit bir süre önce;… aller Zeiten bütün zamanların -(s)i;das waren noch Zeiten (o günler) ne günlerdi; -
4 wann
1) ( interrogativ) ne zaman;seit \wann? ne zamandan beri?;bis \wann? ne zamana kadar?;von \wann bis \wann? ne zamandan ne zamana?;ab \wann? ne zamandan itibaren?dann und \wann zaman zaman, ara sıra, kimi zaman -
5 immer
immer adv daima; her zaman;immer mehr gittikçe, gitgide;noch immer hâlâ;noch immer nicht hâlâ değil/yok;immer wenn (her) ne zaman; -dikçe;immer wieder sık sık, defalarca;immer besser gittikçe (daha) iyi;wann (auch) immer (her) ne zaman olursa olsun;was (auch) immer (her) ne olursa olsun;wer (auch) immer (her) kim olursa olsun;wie (auch) immer (her) nasıl olursa olsun; her neyse;wo (auch) immer (her) nerede olursa olsun -
6 lange
1) uzunca, uzun (uzadıya), uzun (uzun);\lange anhaltender Beifall uzunca süren alkış;er hat sehr \lange gearbeitet/nachgedacht çok uzun çalıştı/düşündü;wie \lange bist du schon hier? ne zamandan beri buradasın?;das ist schon \lange her bu olalı epeyce oluyor, aradan çok zaman geçti;das ist noch \lange hin buna daha çok zaman var;da kannst du \lange warten! daha çok beklersin!2) (mit vorgestelltem „nicht“)es dauert nicht ( mehr) \lange (artık) fazla sürmez;ich habe nicht \lange gebraucht fazla zaman harcamadım;er macht es nicht mehr \lange ( fam) (bu gidişle) fazla dayanmayacak3) (mit nachgestelltem „nicht“)das ist noch \lange nicht genug bu hiç de yeterli değil;das heißt noch \lange nicht, dass ich aufgebe bu, hiç de vazgeçeceğim anlamına gelmez -
7 Weile
-
8 wenn
1) ( zeitlich) -ince, -diği zaman;\wenn er kommt, soll er sich melden gelince [o geldiği zaman] haber versin;jedes Mal, \wenn er kommt... her geldiğinde..., ne zaman gelirse...\wenn nicht yoksa, aksi hâlde, aksi takdirde;\wenn nur keşke;außer \wenn -in dışında;\wenn er nicht gewesen wäre, hätte es nie geklappt o olmasaydı, hiç olmazdı3) ( konzessiv)\wenn auch her ne kadar...se de;\wenn er auch mein Freund ist, ... kendisi her ne kadar dostum olsa da,...4) ( Wunsch)\wenn... nur keşke... olsa;\wenn ich nur in Berlin wäre keşke Berlin'de olsaydım5) als \wenn ( fam) sanki -
9 Zeitdruck
unter \Zeitdruck stehen zaman bakımından sıkışık durumda olmak, zaman darlığı çekmek;jdn unter \Zeitdruck setzen birine zaman bakımından baskı yapmak -
10 Zeitmangel
Zeitmangel <-s> mkein pl zaman yetersizliği;aus \Zeitmangel zaman yetersizliğinden, zaman yetmediğinden -
11 her
das ist lange her epeyce zaman oldu/geçti;wie lange ist es her? ne kadar (zaman) oldu?;von … her -den (bu tarafa);von weit her uzaktan;vom Technischen her teknik açıdan (bakınca) -
12 jede
jede, jeder, jedes indef pron (jede insgesamt) her; (jede beliebige) herhangi bir; (jede einzelne) her bir; (von zweien) her iki;(zu) jeder Zeit her zaman;bei jedem Wetter her havada;jeder weiß (das) (bunu) herkes bilir;du kannst jeden fragen herkese sorabilirsin;jeder von uns (euch) her birimiz (biriniz);jeder, der her kim …;jeden zweiten Tag gün aşırı;jeden Augenblick her an;jedes Mal wenn ne zaman … ise -
13 jeder
jede, jeder, jedes indef pron (jede insgesamt) her; (jede beliebige) herhangi bir; (jede einzelne) her bir; (von zweien) her iki;(zu) jeder Zeit her zaman;bei jedem Wetter her havada;jeder weiß (das) (bunu) herkes bilir;du kannst jeden fragen herkese sorabilirsin;jeder von uns (euch) her birimiz (biriniz);jeder, der her kim …;jeden zweiten Tag gün aşırı;jeden Augenblick her an;jedes Mal wenn ne zaman … ise -
14 jedes
jede, jeder, jedes indef pron (jede insgesamt) her; (jede beliebige) herhangi bir; (jede einzelne) her bir; (von zweien) her iki;(zu) jeder Zeit her zaman;bei jedem Wetter her havada;jeder weiß (das) (bunu) herkes bilir;du kannst jeden fragen herkese sorabilirsin;jeder von uns (euch) her birimiz (biriniz);jeder, der her kim …;jeden zweiten Tag gün aşırı;jeden Augenblick her an;jedes Mal wenn ne zaman … ise -
15 kurz
1. adj kısa; zeitlich a az süren;kurze Hose şort, kısa pantolon;den Kürzeren ziehen alta gitmek;in kürzester Zeit en kısa zamanda;binnen kurzem kısa zamanda;(bis) vor kurzem birkaç gün öncesi(ne kadar);(erst) seit kurzem kısa bir süreden beri(dir); zararlı çıkmak2. adv: kurz vor …, kurz vorher/zuvor -den kısa bir zaman önce;kurz nach …, -den kısa bir zaman sonra;kurz darauf (bunun) ardından, (bundan) biraz sonra;über kurz oder lang er ya da geç;kurz vor uns bizden hemen önce;kurz entschlossen ani bir kararla;kurz fortgehen şöyle bir çıkmak;kurz geschnitten kısa kesilmiş;sich kurz fassen kısa kesmek, sözünü uzatmamak;kurz gesagt kısacası;kurz nacheinander hemen art arda;kurz und bündig kısa ve öz;zu kurz kommen payını alamamak;kürzer treten fam daha idareli olmak -
16 Vorzeit
-
17 wenn
(immer) wenn -dikçe, ne zaman -se;wenn … nicht eğer … değilse/olmazsa;wenn auch her ne kadar … ise de;wenn ich nur … wäre! keşke … olsaydım!;und wenn nun …? (peki) ya … ise? -
18 Zeitaufwand
Zeitaufwand m ( für için) zaman harcama;mit großem Zeitaufwand verbunden sein çok zaman istemek/gerektirmek -
19 zeitlich
1. adj zaman subst, zamansalzeitlich begrenzt zamanca sınırlı;es passt mir zeitlich nicht zaman bakımından bana uymuyor -
20 Zeitverlust
Zeitverlust m <Zeitverlusts; o pl> zaman kaybı;den Zeitverlust aufholen zaman kaybını telafi etmek
См. также в других словарях:
Zaman — Zaman {{{nomorigine}}} tr:Resim:Zaman logo.gif Pays … Wikipédia en Français
Zaman — may refer to:*Zaman A large ornamental tropical American tree with bipinnate leaves and globose clusters of flowers with crimson stamens and sweet pulp seed pods eaten by cattle. *Zaman (album) is the second album of Lebanese singer, Amal Hijazi … Wikipedia
Zaman — ist der Name zweier Zeitungen: Zaman (Tageszeitung), Tageszeitung in der Türkei Zaman (Zypern), Tageszeitung in Zypern Diese Seite ist eine Begriffsklärung zur Unterscheidung mehrerer mit demselben Wort bezeichneter Begriffe … Deutsch Wikipedia
Zaman — Zaman: Periódico con una ideología moderada del Islam tradicional, democráta y de los pocos periódicos turcos con un estilo europeo en su diseño, se halla muy cercano a los seguidores del erudito musulmán Fethullah Gülen, que vive actualmente en… … Wikipedia Español
zaman — ZAMÁN, zamánuri, s.n. Şansă. (din tc. zaman, cf. alb., bg. zaman) Trimis de tavi, 17.05.2004. Sursa: DER … Dicționar Român
zăman — ZĂMÁN s. v. ocazie, prilej. Trimis de siveco, 13.09.2007. Sursa: Sinonime … Dicționar Român
zaman — zȁmān pril. DEFINICIJA zast. (u)zalud, badava, utaman, usp. uzaman ETIMOLOGIJA prasl. *za vъ manъ, v. za + v. u + v. mana … Hrvatski jezični portal
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman — is. <ər.> 1. Vaxt, müddət. O hadisədən çox zaman keçdi. – Unudubsan məni xeyli zamandı. A. Ə.. <Birinci əyan:> Bu qədər zaman paytaxtdan ayrıldığı heç yox idi. . . Ü. H.. Aradan üç aya qədər bir zaman keçmişdi. S. H.. <Beyrək>… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
zamàn — prisl. (ȁ) izraža neuspešnost dejanja glede na dosego cilja: zaman se je boril proti svoji slabosti; vse dopoldne smo zaman čakali nanjo; zaman se je trudila, da bi ga prepričala; elipt. rotil jih je in jim grozil, a zaman / v povedni rabi: vsa… … Slovar slovenskega knjižnega jezika
Zaman France — Pays France Langue Français et Turc Périodicité Hebdomadaire Format Berlinois … Wikipédia en Français