-
1 stoßen
stoßen <stößt, stieß, gestoßen> ['ʃto:sən]I vt1) ( schubsen) itmek; ( leicht) dürtmek; ( mit dem Fuß) tepmek, (tekme) atmak (-e); ( mit den Hörnern) tos vurmak (-e);jdn/etw mit dem Ellbogen \stoßen bir kimseyi/şeyi dirseklemek, bir kimseyi/şeyi dirsekle itmek, bir kimseye/şeye dirsekle vurmak;2) (hinein\stoßen) iterek sokmak; ( Messer) vurmak;jdm ein Messer in den Bauch \stoßen birini karnından bıçaklamak3) (hinaus\stoßen) iterek çıkarmak4) ( zerkleinern) dövmek, dövüp ufalamakII viauf Erdöl \stoßen petrol bulmak;zu jdm \stoßen birine katılmak;an seine Grenzen \stoßen sınırına dayanmak4) ( angrenzen) bitişik olmak (an -e)III vrsich \stoßen1) ( anprallen) çarpmak;sich am Schrank \stoßen dolaba çarpmak2) ( Anstoß nehmen)sich an etw dat \stoßen bir şeyden gıcık kapmak -
2 aufstoßen
-
3 zuschieben
zuschieben v/t <unreg, -ge-, h> kapatmak (iterek);jemandem etwas zuschieben bş-i b-nin önüne sürmek;fig jemandem die Schuld (Verantwortung) zuschieben suçu (sorumluluğu) b-ne yüklemek -
4 abrücken
ab|rückenvon einer Meinung \abrücken bir fikirden caymak -
5 abschieben
ab|schiebenII vtdie Verantwortung \abschieben sorumluluğu üzerinden atmak2) ülkeden sürmek; ( ausweisen) sınır dışı etmek;jdn über die Grenze \abschieben birini sınır dışı etmek;unerwünschte Personen \abschieben istenmeyen kişileri sınır dışı etmek, istenmeyen kişileri ülkeden sürmek3) ( loswerden) başından atmak -
6 abstoßen
-
7 aufdrücken
-
8 aufschieben
-
9 aufstoßen
auf|stoßenI vi1) ( rülpsen) geğirmekII vt1) ( öffnen) iterek açmak2) ( verletzen)ich habe mir den Kopf aufgestoßen başımı çarptım -
10 zustoßen
zu|stoßenI vifür den Fall, dass mir etwas zustößt başıma bir şey [o hâl] geldiği takdirde;ob ihm etwas zugestoßen sei? acaba başına bir şey [o hâl] mi geldi? -
11 aufschieben
ertelemekgeciktirmekiterek açmak
См. также в других словарях:
donuk donuk — zf. 1) Canlılığı olmayarak Zeki ve yuvarlak yüzlü bir çocuk, kendinden büyük kılıcına sarılmış, donuk donuk bakıyor. F. R. Atay 2) Rengini ve parlaklığını yitirmiş, mat bir biçimde Pirinç kakmaları donuk donuk ışıldayan hamam kapısını iterek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ite kaka — zf. 1) Kaba ve hoyrat bir biçimde iterek, zorla 2) mec. Güçlükle Çocuğu ite kaka bu duruma getirdik … Çağatay Osmanlı Sözlük
itiş kakış — zf. İterek Bazen bir saatten fazla istasyonda beklemesi gerekir, ondan sonra itiş kakış zor biner trene. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
itişmek — nsz, le 1) Birbirini itmek 2) Birbirini iterek şakalaşmak 3) mec. Çekişmek Bana yardımcı olmaya çalışan bu adamla itişmekten vazgeçiyorum. A. Kulin Birleşik Sözler itişe kakışa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller itişip kakışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokuşturmak — i, e 1) Dar bir yere zorla veya iterek sokmak 2) mec. Belli etmeden kötü bir malı vermek Manav çürük elmaları sokuşturup çocuğa verdi. 3) mec. Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek İkide birde başlarında Selman gibi adamlar olduğunu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüklemek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz 2) Akarsu alıp götürmek Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan 3) mec. İstekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürümek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek 2) Hafif bir şeyi sürüklemek Eteğini sürümek. Duvağını sürümek. 3) Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek 4) Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek Diyar diyar beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tartaklamak — i Çekerek ve iterek hırpalamak Zabit, onu bir kere daha omzundan tutup şiddetle tartakladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıkmak — i, e, ar 1) İterek, zorla, aceleyle sokmak Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı. F. R. Atay 2) tkz. Sokmak Hesap kitap, müfettiş derken Aslan ı kafese tıkmışlar. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler tıka basa … Çağatay Osmanlı Sözlük
var kuvvetiyle — zf. Var gücüyle Sandalı var kuvvetiyle iterek içine bir lastik top çevikliğiyle atladı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜTEZAHİM — (C.: Mütezahimîn) (Ziham. dan) Birbirini iterek, herbirinin üstüne çıkarak biriken kalabalık. * Halkın kalabalığından sıkıntıya uğrayan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük