-
61 para-aortik
Aortanın yanında; aortanın yaxınlığında -
62 parakardiyak
Ürəyə yaxın; ürəyin yanında; ürəyə bitişik -
63 paramediyan
Orta xəttə yaxın; orta xətt yanında -
64 paranazal
Burnun yanında; burun boşluğuna qonşu -
65 paranefrik
1. Böyrəyin yanında; böyrəyə qonşu2. Böyrəküstü vəz ilə bağlı -
66 paranöral
Paranevral; sinirə qonşu; sinirin yanında -
67 parotik
Parotik; qulağın yanında; qulağın ətrafında -
68 parovaryan
1. Yumurtalıq ətrafında; yumurtalığın yanında olan2. Yumurtalıq artımı ilə bağlı -
69 refakatçı
Müşayiət edən; yanında qalan -
70 safenöz
1. Safena venası ilə bağlı2. Safena venasının yanında yerləşən -
71 sentrozom
Sentrosom; nüvənin yanında yerləşən və iki sentriol və sitoplazmadan ibarət hüceyrə elementi -
72 oturmak
1) КЪЭТIЫСЫН, ТIЫСЫН, ЩЫСЫН2) (bir şeyin içinde/evde oturmak) чIэсын/щIэсын (чIэс/ щIэс)3) (oturur durumda bulunmak) ЩЫСЫН (ЩЫС(Щ), щэсы/ щос; бгъэтIысымэ щэсы/ бгъэтIысмэ щосыр: oturtursan oturuyor.)6) (yatar veya ayakta iken ileriye doğru oturmak) ТIЫСЫН (МЭТIЫС(Ы)7) ГЪЭТIЫСЫН; (ЕГЪЭТIЫС(ы), КЪЭГЪЭТIЫСЫН; (КЪЕГЪЭТIЫС(ы), ЩЫГЪЭСЫН; (ЩЕГЪЭС(ы) -
73 avadanlık
Handwerkszeug ntavadanlığını yanında taşır er trägt sein Handwerkszeug bei sich -
74 ayartmak
vt1) ( baştan çıkarmak) verführen2) ( kandırmak) überreden, (he) rumkriegenbirinin kız arkadaşını \ayartmak jdm die Freundin ausspannen3) ( başkasının yanında çalışmaya kandırmak) abwerben -
75 bulundurmak
vt bereithalten, bereitstellenbir şeyi göz önünde \bulundurmak etw berücksichtigen, auf etw Rücksicht nehmenbir şeyi stokta \bulundurmak etw auf Lager habenyanında \bulundurmak bei sich haben, mit sich führen -
76 getirmek
vt1) bringen2) ( yanında) mitbringensana bir şey getirdim ich habe dir etw mitgebracht3) ( sağlamak) einbringenfaiz getirecek gibi parasını yatırmak sein Geld so einlegen, dass es Zinsen einbringt -
77 içecek
yanında \içecek bir sigarası bile yok er hat nicht einmal eine Zigarette zum Rauchen bei sich -
78 tokyo
-
79 yan
2. I s1) Seite f\yanımda para yok ich habe kein Geld bei mirher \yanda überallher \yandan von allen Seiten, allseitigsağ/sol \yanda auf der rechten/linken Seitebir şeyin \yanı başında ( olmak) ganz in der Nähe von etw (sein), an etw sehr nah dran (sein)\yanına çağırmak zu sich rufenparanı/gözlüğünü \yanına almayı unutma vergiss nicht, dein Geld/deine Brille mitzunehmen [o einzustecken]\yanına kâr kalmak davonkommen2) (-den \yana)biri/şans ondan \yana olmak jdn/das Glück auf seiner Seite habenşans benden/bizden \yana das Glück ist auf meiner/unserer Seitebirinden \yana çıkmak sich auf jds Seite stellenbirinden \yana olmak jdm zur Seite stehenbir şeyden \yana olmak etw befürwortenben senden \yana olurum ich bin [o stehe] auf deiner Seitebir şeyden \yana olduğunu açıkça söylemek sich zu etw bekennenben ondan \yanayım ich bin dafürII adj Neben-, Seiten-birine \yan gözle bakmak (\yan bakmak) jdn schräg ansehen; ( göz ucuyla) jdn aus den Augenwinkeln anschauenbirine \yan bakmak ( fam) jdn schief ansehen\yan çizmek ( fam) einen Rückzieher machen; ( bir işten kaçmak) kneifen -
80 çırak
تلميذ [تِلْمِيذ]
См. также в других словарях:
yanında — zf. Bir şeye, bir kimseye göre, nispetle Çektiğim acı yanında ölüm çok hafif kalır. M. Yesari Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yanında olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanında olmak — desteklemek, yardımcı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kel yanında kabak anılmaz — bir kişinin yanında, uzaktan da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler söylemekten çekinilmelidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan — kişi arkadaşlık ettiği kimseden etkilenir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur — talihsiz kişi, her an kendisine saldıracak güçlü kimselerle yan yana bulunur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
pilav yiyen kaşığını yanında (veya belinde) taşır — bir şeyden yararlanmak isteyen kişi, bunun için gereken aracı eli altında bulundurmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaymağı seven mandayı yanında taşır — sevdiği şeyden yoksun kalmak istemeyen kişi, onu sağlayacak araçları eli altında bulundurmalı ve bunun için gereken sıkıntılara katlanmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeme de yanında yat! — çok lezzetli veya çok hoş … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurunun yanında yaş da yanar — beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler içinde suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır — güzel yaşamak isteyen kişi, bu yaşayışın yükünü çekmeyi göze almalı ve gerekli kaynakları elinin altında bulundurmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bööğründe — yanında … Beypazari ağzindan sözcükler