-
1 yan
yan -
2 yan
1. subst und adj Seite f; MIL Flanke f; Profil n; MATH Glied n (einer Gleichung); Seiten- (Tür); Neben- (Ausgang, Satz); sekundär (z.B. Ziel);öte yandan andererseits;yan bakış scheele(r) Blick;yan bakmak scheel blicken; etwas im Schilde führen;-de yan basmak sich täuschen in D;yan çizmek sich drücken vor D;yan etki MED Nebenwirkung f;yan iş Nebenbeschäftigung f;yan gelir Nebenverdienst m;yan gelmek schwelgen, in Freuden leben;yan gözle mit scheelem Blick;yan hakemi SPORT Linienrichter m;yan ödeme Zulage f (zum Gehalt);yan sanayi Zulieferindustrie f;yan sokak Seitenstraße f;yan yan von der Seite, schief, scheel;yan yana nebeneinander;yan yatmak sich krümmen, sich neigen, sich zur Seite neigen;-in yanı sıra (zusammen) mit D; neben D; parallel zu2. postpos -den yana wegen G; für A;benden yana meinetwegen;… bir yana abgesehen von D;bu yana hierher, auf diese Seite;-den bu yana von … bis jetzt;-den yana çıkmak zu jemandem halten;-den yana olmak für jemanden sein; sich einsetzen für;yanımdan git! geh weg von mir!;-in yanında olmak (dabei) haben: saatiniz yanınızda mı? haben Sie Ihre Uhr bei sich?;yanına bırakmamak (oder komamak) nicht ungestraft lassen;bunu yanına koymam das werde ich ihm nie vergessen;yanına kalmak straflos ausgehen2. Ortssubstantiv -in yanına neben A; zu A; an A heran;yanında neben D; bei D;yanından von D weg; von D her; weg von D;(onun) yanına oturduk wir setzten uns neben ihn -
3 yan
2. I s1) Seite f\yanımda para yok ich habe kein Geld bei mirher \yanda überallher \yandan von allen Seiten, allseitigsağ/sol \yanda auf der rechten/linken Seitebir şeyin \yanı başında ( olmak) ganz in der Nähe von etw (sein), an etw sehr nah dran (sein)\yanına çağırmak zu sich rufenparanı/gözlüğünü \yanına almayı unutma vergiss nicht, dein Geld/deine Brille mitzunehmen [o einzustecken]\yanına kâr kalmak davonkommen2) (-den \yana)biri/şans ondan \yana olmak jdn/das Glück auf seiner Seite habenşans benden/bizden \yana das Glück ist auf meiner/unserer Seitebirinden \yana çıkmak sich auf jds Seite stellenbirinden \yana olmak jdm zur Seite stehenbir şeyden \yana olmak etw befürwortenben senden \yana olurum ich bin [o stehe] auf deiner Seitebir şeyden \yana olduğunu açıkça söylemek sich zu etw bekennenben ondan \yanayım ich bin dafürII adj Neben-, Seiten-birine \yan gözle bakmak (\yan bakmak) jdn schräg ansehen; ( göz ucuyla) jdn aus den Augenwinkeln anschauenbirine \yan bakmak ( fam) jdn schief ansehen\yan çizmek ( fam) einen Rückzieher machen; ( bir işten kaçmak) kneifen -
4 yan
бок (м) фланг (м)* * *1.1) бок, сторона́her yandan — со всех сторо́н, отовсю́ду
öte yandan — с друго́й стороны́
2) воен. флангyan ateşi — фла́нговый ого́нь
3) мат. часть уравне́ния ( левая или правая)2.1) боково́йyan cep — боково́й карма́н
yan kapı — бокова́я дверь
2) побо́чный3.ilâcın yan etkileri — побо́чные де́йствия лека́рства
в функции служ. имениyanına — к кому-чему
yanına oturduk — мы подсе́ли к нему́
yanıma gel — подойди́ ко мне
yanında söyledim — я сказа́л при нём
yanında taşımak — носи́ть при себе́
onun yanında benim hiç değerim yoktur — ря́дом с ним я ничего́ не сто́ю
o belge yanınızda mı? — э́тот докуме́нт при вас?
yanımdan git! — отойди́ от меня́!
••- yana- yana olmak
- sizden yanayız
- yanına almak
- annesini yanına almış
- ben seni yanıma alayım
- ama çok para veremem
- yan bakmak
- yan basmak
- yanı başında
- yanı başına
- yanına bırakmamak
- yanına komamak
- yandan bile geçmemiş
- yana çıkmak
- yan çizmek
- yan gelip oturmak
- yan gelip yatmak
- yan gelmek
- yan gözle bakmak
- yanına kâr kalmak
- yan tutmak
- yan yan bakmak
- yanına varılmaz
- yanına salâvata varılır
- yan yatmak -
5 yan
1.1) сторона́, бокyana doğru — в сто́рону, на́бок
öte yan dan — с друго́й стороны́
biryanı hiç tutmıyor — у него́ парализо́вана одна́ полови́на те́ла
bu yandan gitti — он пошёл по э́той стороне́
2) воен. флангyan ateşi — фла́нговый ого́нь
yan emniyeti — обеспе́чение фла́нгов, фла́нговое прикры́тие
yan korunması или yan örtmesi — фла́нговое (боково́е) прикры́тие
açık yan — откры́тый фланг
3) про́фильyandan — а) со сто́роны, сбо́ку; б) в про́филь
yüzü yandan çok güzeldir — её лицо́ в про́филь о́чень краси́во
4) мат. часть уравне́ния (левая или правая)2.боково́йyan — сер боково́й карма́н
yan çizgi — бокова́я ли́ния (у рыбы)
yan görünüş — про́филь; вид сбо́ку
yan kapı — бокова́я дверь
3.в функции служ. имени:- - ın yan ına -
6 yan
[T yan, Az yan, Tk yan, from OT *jan]: side, flankA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > yan
-
7 yan
"1. (a) side. 2. flank. 3. neighborhood, vicinity, diggings: O yanlarda oturuyor. He lives in that area. 4. part (of one´s body): Her yanım ağrıyor. I ache all over. 5. direction (line or course extending away from a given point). 6. aspect, side (of a matter). 7. with; alongside, alongside of: Yanına hiç para alma! Don´t take any money with you! Yanımda çalışıyor. He works alongside me. 8. in comparison with, alongside of: Hüsnü, Zühtü´nün yanında bir sıfırdır. Hüsnü´s nothing compared to Zühtü. 9. lateral, side, located at or towards a side. 10. secondary. -a /dan/ 1. pro, for, in favor of; on the side of: Ben Hasan´dan yanayım. I´m for Hasan. 2. as regards, as far as... is concerned: Paradan yana iyiyim. I´m OK as far as money goes. -dan sideways, from one side; obliquely; in profile. -a çıkmak /dan/ to support, take the side of, side with (someone). -ına almak /ı/ 1. to take (someone) on, employ (someone) (as one´s assistant). 2. to take (someone) in (in order to look after him/her). - bakış sideways glance. - bakmak /a/ 1. to look askance at, look at (someone, something) hostilely or venomously. - basmak 1. to be deceived, be taken in. 2. not to be straight with someone; to give someone the runaround. -ı başında /ın/ right beside, immediately beside, right next to. -ına bırakmamak/komamak/koymamak /ı, ın/ not to let (someone) get away with (something), not to let (someone) do (something) without being punished for doing it. (...) -ından bile geçmemiş. /ın/ It doesn´t have even the slightest connection with.../It doesn´t bear even the faintest resemblance to.... - cebime koy. colloq. I don´t believe you./Come on, who do you think you´re fooling?/Pull the other leg, it´s got bells on it. - cümle gram. subordinate clause. -dan çarklı 1. side-wheel (steamer). 2. slang slow-going, poky (vehicle). 3. slang (glass of tea) served with lumps/a lump of sugar in the saucer beside it. 4. slang (someone) who walks with one shoulder sloped downward. 5. slang (someone) who swings his arms vigorously as he walks. - çizmek 1. to try to get out of; to avoid, shirk, evade, dodge. 2. to pay no attention to, ignore. - etki side effect. -dan fırlama slang scoundrel, bastard, SOB. - gelmek/- gelip yatmak to take one´s ease, relax, enjoy oneself (when one should be working). -dan görünüş profile. - gözle out of the corner of one´s eye. - gözle bakmak /a/ 1. to look at (someone) out of the corner of one´s eye. 2. to look askance at, look at (someone, something) disdainfully. 3. to look at (someone, something) hostilely or venomously. -ına (kâr) kalmak to get away with, do (something) without being punished for doing it: Bu cinayet yanına kalmaz. You won´t get away with this murder. (...) -ına salavatla varılır. /ın/ You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. (...) -ına (salavatla) varılmaz. /ın/ 1. It´s so high/expensive you can´t touch it. 2. He/She thinks he´s/she´s better than everybody else. He/She thinks he´s/she´s something. 3. You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. -ı sıra 1. right along with, right alongside, together with, with: Yanı sıra avukatını getirdi. He brought his lawyer along with him. Viski yanı sıra bira içiyor. He´s drinking beer together with whiskey. 2. besides, in addition to, along with: Büyük bir yazar olmanın yanı sıra ünlü bir müzisyendir. Besides being a great writer he´s also a famous musician. 3. right alongside, right beside: Yanım sıra onlar oturuyorlardı. They were sitting right beside me. - tutmak to show partiality to one person or side. - ürün by-product. - yan sideways. - yana side by side. - yan bakmak /a/ to look at (someone) malevolently, look daggers at. - yatmak to lean to one side." -
8 yan
кырын; тараф; як -
9 yan
бок, сторонаİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > yan
-
10 yan
adj. ancillary, aslant, asquint, awry, collateral, flanking, lateral, parietal, side, sidelong, sideward, subordinate--------adv. awry, sidelong--------n. flank, side--------pref. by, bye* * *1. side 2. sidelong 3. flank 4. laterality 5. awry (adv.) 6. awry (adj.) 7. burning (v.) 8. glowing (v.) 9. burned (v.) 10. burnt (v.) 11. burn (v.) 12. glow (v.) -
11 yan
Hind--------alî--------ba--------cem--------hêl--------kevî--------kêlek--------lay--------layen--------nezd--------nik--------rex--------tenişt -
12 yan
boczek; bok; strona -
13 yan
IонтIагъэ, къонцIэу щысын -
14 yan
(taraf)πλευρά, μεριά, (bakis acisi)όψη -
15 yan
Spring -
16 yan
Spring -
17 yan
أوبجانبجانحجنبجنحجهةصددصفحصوبفوقناحيةنحووجه -
18 yan
1. أوب [أَوْب]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm2. جانب [جانِب]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm3. جانح [جانِح]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm4. جنب [جَنْب]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. جنح [جنْح]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm6. جهة [جِهَة]Anlamı: sağ ve solun adı7. صدد [صَدَد]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm8. صفح [صَفْح]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm9. صوب [صَوْب]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm10. فوق [فَوْق]Anlamı: üst11. ناحية [ناحِيَة]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm12. نحو [نَحْو]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm13. وجه [وَجْه]Anlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm -
19 yan
"side; direction; place; auxiliary, subsidiary; askew, sidelong" -
20 yan
bok; strana; stránka; vlastnost
См. также в других словарях:
Yan — puede referirse a: Emperador Yan (炎帝, emperador de la llama); gobernante de China a comienzos del II milenio a. C.. Estado Yan, uno de los Reinos Combatientes (China, siglo IV a. C. al siglo II a. C.). No debe… … Wikipedia Español
Yan — may refer to: * Martin Yan, host of Yan Can Cook * Cantonese transcription of Chinese surname 甄. Created for Naming taboo. Emperor Ming of Han has a given name of Zhuang, and he renamed the Zhuang surname to Yan. * State of Yan, a state in China… … Wikipedia
Yan'an — Yán ān · 延安 Localisation de la préfecture de Yan an (en jaun … Wikipédia en Français
Yan Ni — Chinese name 闫妮 Pinyin Yán Ní (Mandarin) Born March 10, 1971 (1971 03 10) (age 40) Xi an, Shaanxi, China … Wikipedia
Yan'an — Yan án (en chino:延安市, pinyin:Yán ānshí) Es una ciudad prefectura en la provincia de Shaanxi, República Popular de China. Yan an es hoy en día una ciudad con rango de prefectura que administra varios cantones, incluyendo el de Zhidan, antiguamente … Wikipedia Español
Yan Fu — (chinesisch 嚴復 / 严复 Yán Fù, W. G. Yen Fu, * 8. Februar 1853 in Fuzhou, Fujian; † 27. Oktober 1921) war ein berühmter Übersetzer und Gelehrter … Deutsch Wikipedia
Yan — steht für: Yan (Staat), chinesischer Staat während der Zeit der Zhou Dynastie Yan ist der Familienname folgender Personen: Yan Hong (* 1966), chinesische Geherin Yan Liang († 200), General zur Zeit der Drei Reiche im alten China Yan Lianke (*… … Deutsch Wikipedia
Yan — 燕 (zh) XIe siècle av. J.‑C. – 222 … Wikipédia en Français
Yan Zi — Nationalität: China Volksrepublik … Deutsch Wikipedia
Yan Fu — (zh tspw|t=嚴復|s=严复|p=Yán Fù|w=Yen Fu, January 8 1854 October 27 1921), courtesy name Ji Dao (幾道), was a Chinese scholar and translator, most famous for introducing Western thoughts, including Darwin s idea of natural selection, into China during… … Wikipedia
Yan Fu — (1853–1921). 嚴復 Yan Fu o Ya Fu(1853 1924) escritor chino del período moderno. Tradujo obras filosóficas occidentales que ejercieron gran influencia en la occidentalización de China. Enlaces externos … Wikipedia Español