-
1 Besorgnis erregend
tehlikeli -
2 gefährlich
tehlikeli -
3 gefährlich
gefährlich [gəfɛ:ɐlıç] adj -
4 abenteuerlich
-
5 Auge
Auge n <Auges; Augen> ANAT göz;Auge um Auge! göze göz, dişe diş!;fam blaues Auge morarmış göz;ein Auge haben auf -in gözü -in üstünde olmak;ein Auge zudrücken ( bei -e) göz yummak;etwas im Auge haben kastetmek;im Auge behalten -den gözünü ayırmamak ins Auge fallen göze çarpmak;ins Auge fassen -e girişmek;mit bloßem Auge çıplak gözle;so weit das Auge reicht göz alabildiğine;fam das kann leicht ins Auge gehen bu iş çok kazalı/tehlikeli;jemandem etwas vor Augen führen b-ne bş-i göstermek, açıklamak;mit einem blauen Auge davonkommen gözünün morardığıyla kalmak;sich (D) etwas vor Augen halten -i göz önünde bulundurmak;nicht aus den Augen lassen gözünü -den ayırmamak;fam er wird Augen machen! çok şaşıracak!;jemandem die Augen öffnen b-nin gözünü açmak;jemandem in die Augen sehen b-ne karşı alnı açık olmak;ich traute meinen Augen kaum gözlerime inanasım gelmedi;aus den Augen verlieren -i gözden kaybetmek;die Augen verschließen vor -i görmek istememek;unter vier Augen baş başa -
6 brenzlig
brenzlig adj kritik, tehlikeli -
7 Gefahrenzone
Gefahrenzone f tehlikeli bölge -
8 Gefahrguttransport
Gefahrguttransport m ÖKOL tehlikeli madde nakliyatı -
9 gefährlich
gefährlich adj tehlikeli; rizikolu -
10 gefahrvoll
gefahrvoll adj tehlikeli -
11 gemeingefährlich
gemeingefährlich adj toplum için tehlikeli -
12 Pflaster
fam fig ein teures Pflaster pahalı bir şehir usw;fam fig ein heißes (gefährliches) Pflaster civcivli (tehlikeli) bir şehir vs -
13 riskant
riskant adj tehlikeli, riskli, rizikolu -
14 unheilvoll
unheilvoll adj tehlikeli, felakete götüren -
15 verfänglich
verfänglich adj şüpheli, tehlikeli; (peinlich) yakışık almayan, talihsiz, ayıp -
16 Wagnis
-
17 bedrohlich
tehdit dolu [o edici] ( gefährlich) tehlikeli -
18 direkt
direkt [di'rɛkt]I adj\direkte Rede ling dolaysız söz;\direkt am Bahnhof hemen istasyonda;\direkt vor dem Haus evin hemen önünde2) ( unverzüglich) hemenII adv1) ( ohne Umweg) doğrudan doğruya, dosdoğru;die Straße führt \direkt ins Zentrum cadde doğrudan doğruya merkeze gider;2) ( unverzüglich) hemendas ist ja \direkt gefährlich, was du machst yaptığın iş düpedüz tehlikeli -
19 harmlos
zararsız; ( arglos) art niyetsiz; ( Tier) zararsız, tehlikeli olmayan; ( Medikament, Krankheit) zararsız -
20 heiß
\heißes Wasser sıcak su;das Kind ist ganz \heiß ( fam) çocuğun ateşi var, çocuk yanıyor;draußen ist es drückend/brütend \heiß ( fam) dışarıda boğucu/yakıcı bir sıcak var;draußen ist es glühend \heiß ( fam) dışarısı ateş gibi;mir ist \heiß piştim;Vorsicht, das ist \heiß! dikkat, bu çok sıcak!;das Essen \heiß machen yemeği ısıtmak;es wird nichts so \heiß gegessen, wie es gekocht wird ( prov) hiçbir şey başta göründüğü kadar kötü değildir;\heiß laufen tech aşırı ısınmak;man muss das Eisen schmieden, solange es \heiß ist ( prov) demir tavında dövülür3) ( leidenschaftlich) tutkun;jdn \heiß und innig lieben ( fam) birine tutkun olmak, biri için yanıp tutuşmak, birini kerem gibi sevmek;er ist ganz \heiß darauf, diesen Film zu sehen ( fam) bu filmi görmek için can atıyor\heiße Ware ( fig) çalınmış mal;ein \heißes Eisen anfassen ( fig) nazik bir meseleye el atmak, nazik bir meseleyi ele almaketw \heiß finden bir şeyi harika bulmakdie Katze war \heiß dişi kedi kızana gelmişti
- 1
- 2
См. также в других словарях:
tehlikeli — sf. Tehlikesi olan, korkulu, kazalı, muhataralı Bahar yorgunluklar için en tehlikeli bir mevsimdir. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
Tehlikeli Oyunlar — ( Dangerous Games ) is the second novel of Oğuz Atay. It has been published in 1973. The main character of the novel is Hikmet Benol. Atay has stated in his diary that he has tried to create a negative character contrary to Selim Işık, who is the … Wikipedia
korkulu rüya (veya düş) görmektense uyanık yatmak evladır (veya yeğdir) — tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan vazgeçmek daha iyidir anlamında kullanılan bir söz O, çok kere, korkulu rüya görmektense uyanık yatmak evladır, diye sabaha kadar uyumamaya çalışır. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
salavat getirmek — tehlikeli bir durumda dua okumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
maceraya atılmak — tehlikeli, yorucu, sıkıcı ve ne olacağı bilinmeyen bir işe kalkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vartayı atlatmak — tehlikeli bir durumdan kurtulmak Her türlü vartayı kazasız belasız atlatıp... A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
barutla oynamak — tehlikeli işlerle uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek — tehlikeli kişiyi kışkırtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baktın kar havası, eve gel kör olası — tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine bakılmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı ile oynamak — tehlikeli işlerle uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünü daldan budaktan (veya çöpten) esirgememek (veya sakınmamak) — tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük