-
1 savmak
vt1) abweisen, wegschicken; ( istenmeyen birini) abwimmelnbirini başından \savmak jdn loswerden2) abschütteln; ( atlatmak) hinter sich bringen3) ( defetmek) abwehren4) ( geçirmek) verbringen, hinter sich bringen5) ( geçiştirmek) überstehen, davonkommen -
2 savmak
-
3 baş
1. subst Kopf m; LIT Haupt n; fig Chef m, Leiter m; Anfang m der Woche, des Weges usw; Gipfel m, Spitze f des Berges; MAR Bug m; Schnecke f (an der Geige); Grundlage f einer Sache; Vermittlungsgebühr f; Haupt- (Stadt); Chef- (Arzt); Ober- (Befehlshaber);beş baş soğan fünf Zwiebeln;baş ağrısı Kopfschmerzen m/pl;-e baş ağrısı vermek fig jemandem Kopfschmerzen bereiten;-den baş alamamak überlastet sein (mit); fig sich nicht retten können vor D;baş aşağı auf dem Kopf, kopfüber;baş aşağı gelmek Kopf stehen; kein Glück haben;baş aşağı gitmek eine böse Wendung nehmen, fam schief gehen;baş başa allein, unter vier Augen;baş başa vermek sich zusammensetzen (zur Beratung);baş belası Ungemach n; Person Quälgeist m;baş bulmak ÖKON einen Überschuss haben;baş dayanağı AUTO Kopfstütze f;baş döndürücü fig Schwindel erregend;-le baş edememek nicht fertig werden (mit);baş göstermek erscheinen, auftreten; Aufstand ausbrechen;başım, başın, başı usw eine Umschreibung für die Person selbst;-in baş(ını) göz(ünü) yarmak fig radebrechen A;-e baş kaldırmak sich erheben gegen;-den baş kaldırmamak pausenlos sitzen ( oder arbeiten);-e baş ko(y)mak sich einer Sache (D) hingeben;baş köşe Ehrenplatz m;-e baş sallamak einverstanden sein (mit);baş üstüne jawohl!; zu Befehl!; mit Vergnügen!;-e başa çıkmak fertig werden (mit);başa geçmek an die Spitze treten;başı açık barhäuptig;başı bağlı gebunden (z.B. verheiratet);başı belaya girmek (oder düşmek) in Not geraten;baş çekmek der Initiator sein; ein Spiel leiten;başımla beraber sehr gern;başın(ız) sağ olsun! mein Beileid!;başına pro Kopf; allein, für sich;iş başına an die Arbeit;tek başına ganz allein;başına buyruk selbstherrlich;-i başına geçirmek sich (D) aufsetzen (Mütze usw);bş-i b-nin başına geçirmek jemandem eins auf den Kopf geben;-in başına gelmek passieren D (etwas Unangenehmes);vay başıma gelen(ler)! o weh!;bş-i b-nin başına kakmak jemandem etwas unter die Nase reiben;-in başına vurmak Wein jemandem zu Kopf steigen; Gas usw jemanden ganz benommen machen;bu dert benim de başımda fam das ist auch mein Problem;b-nin başından aşmak Arbeit jemandem zu viel sein;b-nin başından geçmek von jemandem erlebt/durchgemacht werden;başını kesmek köpfen A;başını alıp gitmek sich auf und davon machen;-in başını beklemek jemanden, etwas betreuen/bewachen;-in başını ezmek jemanden unschädlich machen;başını ortaya koymak seinen Kopf riskieren;başını taştan taşta vurmak sich (D) den Kopf einrennen; sich (D) die Haare raufen (vor Reue);-e/… için başını vermek kein Opfer scheuen für;başta taşımak große Ehre erweisen;baştan başa von einem Ende zum anderen; durch und durch; ganz;baştan aşağı von Kopf bis Fuß; gänzlich;baştan çıkmak auf die schiefe Bahn geraten; aus der Fassung geraten;baştan savmak sich um nichts kümmern;baştan savar flüchtig; undeutlich;baştan vurulmuş am Kopf verwundetmasanın başına otur! setz dich an den Tisch!;iş başına! ran an die Arbeit!;başında an (D), bei;masa başında çalışıyor sie arbeitet am Tisch;ay başında (am) Anfang des Monats;-in başında durmak dabeistehen; fam überwachen -
4 satmak
satmak <- ar> verkaufen (-i -e jemandem etwas); fam (-i jemandem) entwischen; fig verkaufen, verraten; spielen: z.B. bilgi satmak den Gelehrten ( oder Kenner) spielen;damping fiyatına satmak zu Dumpingpreisen verkaufen;el altından satmak unter der Hand verkaufen;satıp savmak (alles) zu Geld machen -
5 savar
-
6 sıra
1. subst Reihe f; Ordnung f; Anordnung f; Reihenfolge f; Gelegenheit f, Moment m; (Holz)Bank f, Schulbank f;sıra beklemek Schlange stehen;-e sıra gelmek v/unp an der Reihe sein;sıra ev Reihenhaus n;sıra malı Ramschware f;sıra numarası laufende Nummer;sıra sayı sıfatı Ordnungszahl f;yürüyüş sırası Marschordnung f;sıra sıra in Reihen, reihenweise;sıra ile, sırayla, sırasıyla der Reihe nach;-in sırası değil nicht am Platze sein;-in sırası düşünce bei passender Gelegenheit;-in sırası gelmek -e an der Reihe sein;kimin sırası, sıra kimin? wer ist an der Reihe (oder fam dran)?;sırası gelmişken bei dieser Gelegenheit; da schon einmal davon die Rede ist;sırasına getirmek die passende Gelegenheit finden (zu …);sırasına göre je nachdem (wie);sırasını kaybetmek Baby aus dem (gewohnten) Rhythmus sein (Schlaf usw); sich wieder anstellen müssen;-i sıraya koymak einreihen A; in Ordnung bringen, durchführen;(adam) sırasına geçmek (schließlich doch) ein Mensch werden;2. postp bei D, während G;yanı sıra nebenbeio sıra(lar)da damals, in jener Zeit;bunu işittiğim sırada … als ich das hörte, …;arabaya bineceği sırada kaum wollte er in den Wagen steigen, da … -
7 yasak
yasak bölge Sperrgebiet n;yasak edilme Verbot n, Untersagung f;yasak etmek v/t verbieten, untersagen;yasak savmak zur Not genügen;yasak yayın verbotene Publikation;durma yasağı Halteverbot n;park yasağı Parkverbot n -
8 defetmek
-
9 paketlemek
vt1) abpacken2) einpacken, verpacken3) ( fam)birini \paketlemek jdn abblitzen lassen; ( baştan savmak) jdn abwimmeln, jdn loswerden -
10 sav
sav s\sav ve karşı \sav These und Antithese -
11 savma
См. также в других словарях:
savmak — i, den, ar 1) İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız. R. N. Güntekin 2) i Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek Kendini unutturmak ve bu ziyareti… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırasını savmak — sıra savmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başından savmak — bir istekte bulunanı sözde bir sebeple uzaklaştırmak Yoksa başımdan savmak için akla karayı mı seçeceğim? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
satıp savmak — gereken parayı sağlamak için elindeki malı ucuza satıp tüketmek, yok pahasına elden çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra savmak — sırayla yapılan bir işte sıra kendine geldiğinde gereğini yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yasak savmak — 1) bir nesne, bir gereksinimi geçici olarak karşılamak, şimdilik işe yaramak Bu boyun bağı eskimiş ama bugünlük yasak savar. 2) bir işi hatır için, gönülsüz olarak üstünkörü yapmak Bunu da yasak savar gibi değil, yararlı olmak kaygısı ile yani… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aglatmak — savmak, uzaklaştırmak, ıraklaştırmak, boşaltmak, I, 265; II I, 365 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
atlatmak — i 1) Atlama işini yaptırmak 2) Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak 3) mec. Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık. T. Buğra 4) mec. Başından savmak Bu Kurul u atlatıncaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra — is. 1) Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar. S. F. Abasıyanık 2) Bu biçimdeki topluluğun durumu Sırayı bozmayın. 3) Belirli bir düzene ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
отсумивать — отвращать любовь , ирк. (Даль). Считается новообразованием от алт. süm любовь , тур. sävmäk, тат. sujmäk любить ; см. Корш, AfslPh 9, 668; Мi. ТЕl. 2, 156 … Этимологический словарь русского языка Макса Фасмера
ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… … Çağatay Osmanlı Sözlük