-
1 сотрясать
-
2 потрясать
1) sarsmak; silkmek; sallamakпотряса́ть кулако́м (в во́здухе) — yumruğuyla havayı dövmek
потряса́я са́блей — kılıcını sallaya sallaya
потрясти́ де́рево — ağacı (birkaç kez) sarsmak
2) sarsmakвзрыв потря́с всё зда́ние — patlamadan tüm yapı sarsıldı / sallandı
зда́ние потря́с стра́шный взрыв — bina müthiş bir patlama ile sarsıldı
3) ( поражать) sarsılmak, şoke olmak, çarpılmakвсе мы бы́ли глубоко́ потрясены́ — hepimiz derinden sarsılmıştık
он был почти́ потрясён — adeta şoke oldu
я был потрясён его́ сме́ртью — ölümüne çarpıldım
4) ( волновать) çok büyük bir etki / izlenim bırakmak5) ( подрывать) sarsmakэконо́мика, потряса́емая кри́зисами — krizlerle sarsılan ekonomi
-
3 встряхивать
silkmek,sarsmak* * *несов.; сов. - встряхну́тьsilkmek; sarsmak -
4 подрывать
I несов.; сов. - подры́тьaltını kazmak, altındaki toprağı kazıp çıkarmak; kazıp derinleştirmek ( делать глубже)II несов.; сов. - подорва́ть1) atmak; patlatmak; dinamitlemekподорва́ть мост — köprüyü atmak
подорва́ть ми́ну — mayını patlatmak
2) перен. baltalamak, darbelemek, yıkmak; bozmak; sarsmak, zedelemekподрыва́ть эконо́мику страны́ — ülkenin ekonomisini baltalamak
подрыва́ть дове́рие к кому-чему-л. —...a (karşı) güveni sarsmak
подрыва́ть дисципли́ну — disiplini bozmak
подорва́ть мора́льный дух проти́вника — düşmanın moralini bozmak
что́бы не подорва́ть своё здоро́вье — sağlığı bozulmasın diye
-
5 пошатнуть
сов.1) ( накренить) yana yatırmak2) перен. sarsmak, zedelemekпошатну́ть чей-л. авторите́т — birinin itibarını sarsmak / zedelemek
-
6 тряхнуть
silkmek; sarsmak* * *сов.silkmek; sallamak; sarsmakваго́н так тряхну́ло, что... — vagon öyle bir sarsıldı / zangırdadı ki...
-
7 колебать
несов.; сов. - поколеба́ть1) тк. несов. kımıldamak; dalgalandırmakве́тер колеба́л листву́ — rüzgar yaprakları kımıldatıyordu
2) sarsmakэ́то не поколеба́ло его́ ве́ры — bu onun inancını sarsmadı
-
8 подтачивать
1) bilemek (нож и т. п.); açmak, sivriltmek (карандаш и т. п.)2) kemirmekон ру́хнул, как подто́ченное де́рево — kökünü kurt kemiren bir ağaç gibi devrildi
3) (водой, ветром) aşındırmak4) перен. kemirmek, sarsmakподта́чивать усто́и чего-л. — bir şeyin temelini kemirmek
боле́знь подточи́ла его́ — hastalık onu sarstı
-
9 потряхивать
разг.(arada bir) hafifçe sallamak / sarsmakтеле́гу потря́хивало — araba arada bir hafifçe sarsılıyordu
-
10 расшатывать
несов.; сов. - расшата́ть1) (стул и т. п.) kağşatmak; (sarsa sarsa) sallandırmak2) перен. sarsmak; gevşetmek; bozmakболе́знь расшата́ла её здоро́вье — hastalık sağlığını bozdu
-
11 трясти
silkmek,silkelemek; sallamak; titremek; sarsılmak,zangırdamak* * *1) silkelemek, silkmek; çırpmakтрясти́ де́рево — ağacı silkmek / sarsmak
трясти́ ковёр — halıyı silkelemek / çırpmak
они́ пошли́ трясти́ оре́хи — ceviz çırpmaya gittiler
2) sallamakтрясти́ голово́й — başını sallamak
трясти́ хвосто́м — kuyruğunu sallamak
3) titremekего́ трясло́ как в лихора́дке — sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu
его́ трясёт от хо́лода — soğuktan tir tir titriyor
её всю трясло́ от гне́ва — öfkeden bütün vücudu titriyordu
4) sarsılmak; zangırdamakгрузови́к то и де́ло трясло́ — kamyon ikide birde sarsılıyordu
-
12 качать
pompalamak, sarsmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > качать
-
13 шатать
sallamak, sarsmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > шатать
См. также в других словарях:
sarsmak — i, ar 1) Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek Kalkın bakalım, diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı. Ç. Altan 2) mec. Zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak Çok sevdiği annesinin ölümü onu çok sarsmıştı. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silkelemek — i 1) Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek 2) Kuvvetle sarsmak Birini yakasından tutup silkelemek. 3) mec. Dövmek 4) mec. Sarsmak, etkilemek 5) mec. Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silkmek — i, er 1) Üstündeki şeyleri düşürmek veya temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak Eline geçen her şeyi silkip akrepler varmış gibi bakıyor. H. R. Gürpınar 2) Ani bir hareketle sarsmak Sağ elini silkerek yana doğru eğildi. P. Safa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ırgalamak — i 1) Yerinden oynatıp sallamak, sarsmak 2) tkz. İlgilendirmek Çirkin ya da güzel oluşum çoktandır ırgalamıyordu beni. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
örselemek — i 1) Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek Rüzgâr çiçekleri örseledi. 2) mec. Gücünü azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak Naciye Hanım, kalkık kaşlarıyla başını sallayarak meclisin sükûtunu örseledi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallamak — i 1) Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir. H. E. Adıvar 2) Uydurmak, kafadan atmak 3) Sarsmak 4) mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak Seçimlerde Ankara yı salladı. 5) mec. Zor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarsalamak — i Sarsmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarsma — is. Sarsmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
maneviyatını kırmak — moral gücünü sarsmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
umutsuzluğa düşürmek — umut vermemek, güvenini sarsmak, olumsuzluğa sürüklemek Yoksa gönlümüzü kırmaktan, bizi umutsuzluğa düşürmekten bir şey kazanılmaz. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
halel vermek — bozmak, sarsmak Yeni mahalleler ayrı yerlerde şehrin tarihî kıymetine halel vermemek üzere inşa olunmaktadır. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük