-
1 качать
sallamak* * *1) sallamakкача́ть колыбе́ль — beşik sallamak
ве́тер кача́л дере́вья — rüzgar ağaçları sallandırıyordu
кора́бль кача́ло — gemi yalpalıyordu / yalpa vuruyordu
ка́тер кача́ет (о килевой качке) — motor inip kalkıyor
его́ кача́ло от уста́лости — yorgunluktan ayakları üstünde sallanıyordu
его́ кача́ло, как пья́ного — sarhoşmuş gibi yalpalıyordu
2) ( подбрасывать на руках) havaya atıp atıp tutmak3) ( насосом) pompalamak4) sallamakкача́ть голово́й — baş(ını) sallamak
-
2 махать
sallamak* * *несов.; сов. - махну́ть; однокр.маха́ть кому-л. руко́й — birine el sallamak
маха́ть рука́ми — el kol sallamak
маха́ть хвосто́м — kuyruk / kuyruğunu sallamak
-
3 болтать
sallamak; çene çalmak; gevezelik etmek* * *I1) sallamakболта́ть нога́ми — ayaklarını sallamak
2) ( взбалтывать) çalkalamak••II разг.не болта́й языко́м! — bırak gevezeliği!
1) ( беседовать) çene çalmak2) ( проговариваться) ağzı gevşek olmakсмотри́, не болта́й! — sakın boşboğazlık etme!
3) ( пустословить) gevezelik etmekболта́ть глу́пости — saçmalamak
-
4 вилять
sallamak,oynatmak; kıvrıla kıvrıla gitmek* * *1) sallamak; oynatmakвиля́ть хвосто́м — kuyruk sallamak
2) разг. ( о дороге) kıvrıla kıvrıla gitmek3) перен., разг. ( уклоняться от ответа) hık mık etmek -
5 размахивать
разма́хивать портфе́лем — çantasını ileri geri sallamak
разма́хивать рука́ми — ellerini kollarını sallamak / (geniş geniş) oynatmak
-
6 шатать
sallamak, sarsmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > шатать
-
7 трясти
silkmek,silkelemek; sallamak; titremek; sarsılmak,zangırdamak* * *1) silkelemek, silkmek; çırpmakтрясти́ де́рево — ağacı silkmek / sarsmak
трясти́ ковёр — halıyı silkelemek / çırpmak
они́ пошли́ трясти́ оре́хи — ceviz çırpmaya gittiler
2) sallamakтрясти́ голово́й — başını sallamak
трясти́ хвосто́м — kuyruğunu sallamak
3) titremekего́ трясло́ как в лихора́дке — sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu
его́ трясёт от хо́лода — soğuktan tir tir titriyor
её всю трясло́ от гне́ва — öfkeden bütün vücudu titriyordu
4) sarsılmak; zangırdamakгрузови́к то и де́ло трясло́ — kamyon ikide birde sarsılıyordu
-
8 покачать
-
9 раскачивать
несов.; сов. - раскача́ть1) ( заставлять качаться) sallandırmak2) ( расшатывать) sallandırmak; kağşatmak3) тк. несов. sallamakраска́чивать су́мкой — çantasını ileri geri sallamak
раска́чивать нога́ми — ayaklarını sallamak
-
10 грозить
несов.; сов. - погрози́ть1) в соч.грози́ть кому-л. па́льцем — parmak sallamak
грози́ть кому-л. кулако́м — yumruk sıkmak / sallamak / göstermek
2) тк. несов. tehdit etmekему грози́т опа́сность — onu bir tehlike tehdit ediyor
это грози́ло ему́ сме́ртью — onu ölüm tehlikesi karşısına getirmişti
компа́ния грози́т закры́ть э́тот заво́д — şirket bu fabrikasını kapayacağı tehdidini savuruyor
-
11 кивать
kafa sallamak* * *несов.; сов. - кивну́ть, однокр.1) başını sallamak; baş işaretiyle selamlamak; başı ile selam vermek ( в знак приветствия)он утверди́тельно кивну́л (голово́й) — başı ile tasdik etti; evet anlamında baş işareti yaptı
2) (указывать на кого-что-л.) başıyla işaret etmekон кивну́л на сосе́да — başıyla yanındakini işaret etti; çenesiyle yanındakini gösterdi
-
12 бряцать
şangırdatmak* * *şangırdatmak, şıngırdatmakбряца́ть шпо́рами — mahmuz şıngırdatmak
••бряца́ть ору́жием — kılıç sallamak
-
13 вильнуть
сов., в соч.вильну́ть хвосто́м — kuyruğunu bir sallamak
-
14 кадить
1) церк. buhurdan sallamak2) перен. ( льстить) birini pehpehlemek -
15 колыхать
несов.; сов. - колыхну́ть, однокр.kımıldatmak; dalgalandırmak; sallamak ( покачивать) -
16 мотать
I1) (нитки и т п.) sarmak; dolamakмота́ть в клубо́к — yumaklamak
2) разг. (качать, махать) sallamakII разг.savurganca harcamak; har vurup harman savurmakмота́ть де́ньги — parayı savurganca harcamak
-
17 отрицательно
отве́тить отрица́тельно — olumsuz cevap vermek
отрица́тельно сказа́ться на чем-л. — bir şeyi olumsuz yönde etkilemek
отрица́тельно покача́ть голово́й — hayır / olmaz anlamına başını sallamak
-
18 оттягивать
несов.; сов. - оттяну́ть1) врз çekmekоття́гивать кана́т впра́во — halatı sağa çekmek
оття́гивать свои́ войска́ (наза́д) — kuvvetlerini geri çekmek
2) geciktirmek, sallamakчто́бы оттяну́ть крах ба́нка — bankanın iflasını geciktirmek için
••оття́гивать вре́мя — zaman kazanmaya çalışmak
-
19 покачивать
1) hafifçe sallamak; hafifçe sallandırmak2) безл. yalpa vurmakсу́дно пока́чивало — gemi hafifçe yalpa vuruyordu
доро́га неро́вная, маши́ну пока́чивает — yol düz değil, araba hafif sallantılı gidiyor
-
20 помахать
- 1
- 2
См. также в других словарях:
sallamak — i 1) Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir. H. E. Adıvar 2) Uydurmak, kafadan atmak 3) Sarsmak 4) mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak Seçimlerde Ankara yı salladı. 5) mec. Zor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa sallamak — 1) ikaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek 2) baş sallamak 3) doğru veya yanlış her şeye evet demek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beşiğini sallamak — çocukluğundan veya çok eskiden tanımak, büyümesine hizmet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavuk sallamak — (birine) bir kimseye yaranmak için onun söz veya davranışlarını uygun bulmak, onaylamak Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
pala çalmak (veya sallamak) — uğraşmak, didinmek, çabalamak Üstelik gazetecilikte de yıllarca pala çaldı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
direksiyon sallamak — argo motorlu taşıt kullanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaşık sallamak — yemek yemek Gençler tarhana aşına kaşık salladılar. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyruk sallamak — yaltaklanmak Gül gibi yavrusunu bırakıp da evlenecekmiş. Kuyruk sallaya sallaya oğlumu öldürttü. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
mendil sallamak — birini uzaktan mendil sallayarak selamlamak veya uğurlamak Arabalar yaklaşıyor, mendil sallayalım mı? A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıç sallamak — kılıç ile dövüşmek, düşman üzerine kılıçla saldırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş sallamak — (her şeye) karşısındakinin her sözünü uygun bulur görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük