-
21 obklopit
sarmak -
22 omotat
sarmak -
23 ovinout
sarmak -
24 svinout
sarmak -
25 zabalit
sarmak -
26 zahalit
sarmak -
27 завёртывать
-
28 заматывать
sarmak,dolamak; yıpratmak,halsiz düşürmek* * *несов.; сов. - замота́ть1) sarmak; dolamakзама́тывать что-л. в клубо́к — yumaklamak; sarmak
2) разг. ( утомлять) yıpratmak; halsiz düşürmek -
29 увивать
-
30 укутывать
-
31 wind up
sarmak, sarıp sarmalamak, yumak yapmak, kurmak (saat), kıvırmak, bükmek, döndürmek, çevirmek, araba camını açmak, heyecanlandırmak, son vermek, tahrik etmek, bitirmek, tasfiye etmek, kapamak (hesap), sona ermek, boylamak, kurmak* * *sonuçlandır* * *1) (to turn, twist or coil; to make into a ball or coil: My ball of wool has unravelled - could you wind it up again?) yumak/rulo haline getirmek2) (to wind a clock, watch etc: She wound up the clock.) kurmak3) (to end: I think it's time to wind the meeting up.) bitirmek, sona erdirmek -
32 coil up
sarmak, dolamak, kangal yapmak, bukle yapmak, sarılmak, dolanmak -
33 coil up
sarmak, dolamak, kangal yapmak, bukle yapmak, sarılmak, dolanmak -
34 επιδένω
sarmak, bağlamak -
35 close in
sarmak, kusatmak; (günler) kisalmak -
36 entwist
sarmak, dolastirmak, bükmek, örmek -
37 envelop
sarmak, sarmalamak, örtmek, kapatmak, kaplamak -
38 muffle
sarmak, örtmek; (sesi) bogmak, hafifletmek, mufla; pota -
39 wrap
sarmak; sarmalamak; katlamak, koymak, yaymak, sermek, dolamak; üste giyilen/örtülen atki, sal, vb. sey, örtü -
40 wreathe
sarmak, kaplamak; (duman, vb.) süzülmek
См. также в других словарях:
sarmak — i, ar 1) Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek 2) Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek Ordu düşmanı sardı. 3) Dolayında yer almak 4) Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarmak — bir şeyi süzmek ve ayırmak; olgun hale gelmek, II I, 167bkz: sarmalmak, sarma şmak, sarmatmak, sermetmek kızmak, çıkışmak, sertelmek, sert söz söylemek II, 38, 39; II I, 181bkz: sar ılmak, sermek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sarmak — yüklemek … Beypazari ağzindan sözcükler
alev bacayı (veya saçağı) sarmak — ateş bacayı sarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarpa sarmak — güçlükler ortaya çıkmak, çözülmesi çok güç bir duruma gelmek Bu mera işi gittikçe sarpa sarıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yangın bacayı sarmak — durum olağanüstü kötüye gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraza sarmak — bir iş içinden çıkılmaz duruma gelmek, çaprazlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek sarmak — (bir yeri) bir yer örümcek ağları ile dolmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sigara sarmak — sigara kâğıdına tütün koyarak sigara yapmak Kalın sigarasını sararken onun lafını kesti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
güce sarmak — bir iş güç bir duruma gelmek, güçleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
merak sarmak (veya duymak veya salmak) — (bir şeye) bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir. H. Taner Bu adama, her gördüğüm … Çağatay Osmanlı Sözlük