-
81 pack
bohça, çikin; paket; kutu; sürü; (iskambil) deste; dolgu; buzla, buz örtüsü, bavul hazirlamak; bohçalamak, paket yapmak, paketlemek; sarmak; tika basa doldurmak; (yiyecek) kutulara koymak, konservelemek; koruyucu bir madde ile doldurmak, sarmak, kaplamak -
82 boucler
Iv t1 attacher bağlamak♦ boucler sa valise çantasını kapamak2 faire friser kıvırmak3 bloquer sarmakIIv ikıvrılmak◊Ses cheveux bouclent. — Saçları kıvrılıyor.
-
83 enrouler
-
84 envelopper
-
85 rouler
Iv i1 sur soi-même yuvarlamak2 avec des roues yol gitmek◊La voiture roulait vite. — Araba hızlı gidiyordu.
IIv t1 faire un rouleau tomarlamak, sarmak2 enrober evirip çevirmek -
86 бинтовать
несов.; сов. - забинтова́ть -
87 закручивать
несов.; сов. - закрути́ть1) (проволоку и т. п.) halka halka sarmakзакру́чивать усы́ — bıyık burmak
2) ( завинчивать) sıkıştırmak -
88 залечивать
iyi etmek* * *несов.; сов. - залечи́ть1) iyi etmek2) разг. tedavi ede ede canını çıkarmak••залечи́ть ра́ны, нанесённые войно́й — savaşın açtığı yaraları sarmak
залечи́ть серде́чную ра́ну — gönül yarasını tamir etmek
-
89 крутить
1) çevirmek; döndürmek; fırıldatmakкрути́ть кран — musluğu çevirmek
2) bükmek; sarmak ( папиросу)крути́ть ус / усы́ — bıyık burmak
3) перен., разг. (командовать кем-л.) birini kukla gibi oynatmak; parmağında oynatmak4) разг. ( хитрить) evirip çevirmekне крути́, говори́ пра́вду! — evirip çevirme, doğrusunu söyle!
-
90 кутать
1) (sıkıca) bürümek, sarmak2) ( одевать слишком тепло) pek kalın giydirmek -
91 метать
fırlatmak* * *I несов.; сов. - метну́ть; однокр.1) atmak; fırlatmak; savurmakмета́ть диск — disk atmak
2) в соч., тк. несов.II несов.; сов. - намета́тьмета́ть икру́ — yumurtlamak; yumurta(sını) dökmek
( шить) teyellemek; çatmak••мета́ть пе́тли — ilik sarmak
-
92 мотать
I1) (нитки и т п.) sarmak; dolamakмота́ть в клубо́к — yumaklamak
2) разг. (качать, махать) sallamakII разг.savurganca harcamak; har vurup harman savurmakмота́ть де́ньги — parayı savurganca harcamak
-
93 навёртывать
-
94 нападать
saldırmak* * *I нап`адатьсов.düşmek; düşe düşe birikmekII напад`атьнесов.; сов. - напа́сть1) saldırmak; basmak; baskın yapmak (совершать внезапный налёт на деревню, помещение и т. п.)2) разг. (о с.-х. вредителях) dadanmak, musallat olmakна де́рево напа́л како́й-то червь — ağaca bir kurt dadandı
напа́сть на след кого-чего-л. — birinin, bir şeyin izini bulmak / yakalamak
4) ( овладевать) kapılmak; almak; sarmakна неё напа́л страх — korkuya kapıldı; onu bir korkudur aldı
5) разг. (обрушиваться с упреками и т. п.) çatmak; saldırmak -
95 обвёртывать
несов.; сов. - обверну́ть -
96 обвивать
несов.; сов. - обви́тьsarmak; sarılmak; dolanmak (о растении, змее)обвива́ть ше́ю рука́ми — kollarını boynuna dolamak
-
97 обёртывать
-
98 обматывать
несов.; сов. - обмота́тьsarmak; dolamak -
99 обнимать
несов.; сов. - обня́тьsarmak; kucaklamak ( заключать в объятия)обня́ть кого-л. за ше́ю — kollarını birinin boynuna dolamak
он кре́пко о́бнял де́вушку пра́вой руко́й — kızı sağ koluyla sımsıkı sardı
-
100 обуять
сов.almak; içini sarmakеё обуя́л страх — onu bir korkudur aldı, korkuya kapıldı
См. также в других словарях:
sarmak — i, ar 1) Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek 2) Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek Ordu düşmanı sardı. 3) Dolayında yer almak 4) Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarmak — bir şeyi süzmek ve ayırmak; olgun hale gelmek, II I, 167bkz: sarmalmak, sarma şmak, sarmatmak, sermetmek kızmak, çıkışmak, sertelmek, sert söz söylemek II, 38, 39; II I, 181bkz: sar ılmak, sermek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sarmak — yüklemek … Beypazari ağzindan sözcükler
alev bacayı (veya saçağı) sarmak — ateş bacayı sarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarpa sarmak — güçlükler ortaya çıkmak, çözülmesi çok güç bir duruma gelmek Bu mera işi gittikçe sarpa sarıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yangın bacayı sarmak — durum olağanüstü kötüye gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraza sarmak — bir iş içinden çıkılmaz duruma gelmek, çaprazlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek sarmak — (bir yeri) bir yer örümcek ağları ile dolmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sigara sarmak — sigara kâğıdına tütün koyarak sigara yapmak Kalın sigarasını sararken onun lafını kesti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
güce sarmak — bir iş güç bir duruma gelmek, güçleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
merak sarmak (veya duymak veya salmak) — (bir şeye) bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir. H. Taner Bu adama, her gördüğüm … Çağatay Osmanlı Sözlük