-
1 sürüklemek
vt1) ( çekerek götürmek) schleppen, (mit) schleifen, mit (sich) reißenaraba onu 10 metre sürükledi der Wagen hat ihn 10 Meter mitgeschleift2) ( akarsu için) mitreißen, mitführen3) ( fig) schleppen, (mit) schleifenbirini bir yere \sürüklemek jdn an einen Ort schleppen [o schleifen]4) ( fig) führen, treibenbirini kötü yola \sürüklemek jdn auf Abwege führenbirini ölüme \sürüklemek jdn in den Tod treiben5) ( fig) mitreißen -
2 sürüklemek
sürüklemek v/t schleppen, schleifen; jemanden mitschleifen; fig (in einen Krieg) stürzen; fig jemanden hinreißen (-e zu), packen -
3 sürüklemek
1) В волочи́ть, влачи́ть, тяну́тьkendini sürüklemek — тащи́ться
kendini eve kadar sürükledi — он дотащи́лся до до́ма
2) В притащи́ть; приволо́чь3) В, Д втяну́ть, вовле́чь; завести́felâkete sürüklemek — вве́ргнуть в беду́
-
4 sürüklemek
вовлека́ть волочи́ть* * *-i1) волочить, тащить; приволо́чь2) уноси́ть тече́нием3) перен. вовлекать, втягивать -
5 sürüklemek
сөйрәү; тарту -
6 sürüklemek
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sürüklemek
-
7 sürüklemek
v. drag along, drag, sweep, sweep before one, blow away, drift, eat at, eat away, hale, incline, make leeway, lug, pluck, schlep, schlepp, trail, train, tug, waft, wash away, wash off* * *drag -
8 sürüklemek
kaşkirin--------xiriqandin -
9 sürüklemek
ciągnąć; wlec -
10 sürüklemek
лъэшъун/лъэфын (елъэшъу/ елъэф) -
11 sürüklemek
جرسحب -
12 sürüklemek
1. جر [جَرَّ]2. سحب [سَحَبَ] -
13 sürüklemek
"to drag; to drift; to involve, to entail, to lead to" -
14 sürüklemek
1. /ı/ to drag (something, someone) (along the ground). 2. /ı/ to drag (someone) to (a place), force (someone) to go with one to (a place). 3. /ı/ to hold (one´s) attention, engross (one´s) attention. 4. /ı, a/ to drag (someone) into (a bad situation). -
15 sürüklemek
sürükləmək -
16 sürüklemek
vláčet -
17 arkasından sürüklemek
таска́ть с [за] собо́й -
18 içeri sürüklemek
v. drag in -
19 peşinden sürüklemek
v. trail -
20 yaka paça sürüklemek
v. pluck smb. by the sleeve
См. также в других словарях:
sürüklemek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz 2) Akarsu alıp götürmek Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan 3) mec. İstekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötü yola sürüklemek — yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak Kız kardeşini kötü yola sürükledi diye babası reddetmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşinden sürüklemek — birinin veya birçoklarının arkasından gelmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasından sürüklemek — arkasından gelmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürkemek — sürüklemek, imhal etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürümek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek 2) Hafif bir şeyi sürüklemek Eteğini sürümek. Duvağını sürümek. 3) Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek 4) Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek Diyar diyar beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afyonlamak — i 1) Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak 2) mec. Telkin yoluyla doğru düşünmeyi önleyerek zararlı bir yola sürüklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldatmak — i 1) Beklenmedik bir davranışla yanıltmak Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır. P. Safa 2) Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak Üç defadır bu yezit beni aldatıyor. B. Felek 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
azdırmak — i 1) Azmasına sebep olmak Merhem yarayı azdırdı. 2) Azgın duruma getirmek Taş atarak köpeği azdırdı. 3) Şımartmak Yüz verip çocukları azdırdı. 4) Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak Arkadaşları çocuğu azdırdılar … Çağatay Osmanlı Sözlük
itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük