-
1 koltuk
koltuk <- ğu> Sessel m; ANAT Achsel f; fig Stütze f; Dienststelle f; fam Bordell n; (Auto)Sitz m;koltuk altı Achselhöhle f;koltuk başlığı AUTO Kopfstütze f;koltuk değneği Krücke f;koltuk meyhanesi fam Kneipe f -
2 koltuk
1) Achsel f2) (Arm) Sessel m, Sitz m; (tekerlekli \koltuk) Stuhl m -
3 koltuk altı
Achselhöhle f -
4 koltuk başı
-
5 koltuk değneği
Krückstock m, Krücke f -
6 koltuk kavgası
Machtkampf m -
7 koltuk meyhanesi
Stehkneipe f -
8 arka koltuk
auto Hintersitz m -
9 fırlar koltuk
Schleudersitz m -
10 maroken koltuk
Clubsessel m -
11 sallanan koltuk
Schaukelstuhl m -
12 tekerlekli koltuk
Rollstuhl m -
13 yatar koltuk
Liegesitz m -
14 arka
1. subst Rücken m; Rückseite f; Fortsetzung f (einer Erzählung usw); Rückenlehne f; fig Beschützer m; Rück- (Seite, Wand); Hinter- (Tür, Rad);arka koltuk AUTO Rücksitz m;arka arkaya hintereinander;arka arkaya vermek sich gegenseitig unterstützen;arka çıkmak Unterstützung geben;arka kapıdan çıkmak Schule ohne Abschluss verlassen;b- ne arka olmak jemandem eine Stütze sein;arka plan Hintergrund m;arka üstü yatmak auf dem Rücken liegen;b-ne arka vermek j- m Hilfe leisten;arkada hinten;arkada kalanlar (die) Hinterbliebenen; (die) Zurückgelassenen;arkada kalmak in den Hintergrund treten; zurückliegen (Zeit, Lage);arkadan von hinten;arkadan arkaya fig hinter dem Rücken;bş-in arkası alınmak einer Sache (D) ein Ende setzen;arkası gelmek fig weitergehen;arkası kesilmek aufgebraucht werden/sein; versiegen;bş-in arkasına düşmek etwas eifrig verfolgen;b-nin arkasına düşmek jemandem auf den Fersen sein;b-nin arkasında dolaşmak sich jemandem anzunähern versuchen;-in arkasından hinter … her, nach (zeitlich);b-nin arkasından konuşmak hinter jemandes Rücken reden;-in arkasını bırakmak nicht mehr verfolgen, loslassen;-in arkasını bırakmamak nicht ablassen von;arkaya bırakmak (auf später) verschieben2. Ortssubstantiv: -in arkasına hinter A;dolabın arkasına hinter den Schrank (stellen usw);-in arkasında hinter D;dolabın arkasında hinter dem Schrank (stehen usw);-in arkasından hinter D … hervor (kommen usw) -
15 fırlatılabilen
fırlatılabilen: fırlatılabilen koltuk Schleudersitz m -
16 lüks
lüks1 Luxus m;lüks koltuk z.B. THEA (die) besten Plätze m/pl;lüks otel Luxushotel nlüks2 PHYS Lux n (lx);lüks lambası Petroleum-Glühlampe f -
17 ön
ön1. adj und subst Raum m ( oder Platz m, Zeit f) davor; Vorder-; Vorderseite f; Vor-, vorläufig; Zeit bevorstehend, kommend;ön cam AUTO Windschutzscheibe f;ön tekerlek Vorderrad n;kağıdın önü Vorderseite f des Bogens;-in önünü kesmek jemandem den Weg abschneiden; Wasser eindämmen;önüne bakmak sich genieren;önüne gelen jede(r) beliebige;öne almak den Vorrang geben D, voranstellen;öne düşmek, -in önüne düşmek jemandem vorangehen; an die Spitze treten;-i öne sürmek v/t betonen, erklären; meinen; vorschlagen; Meinung vorbringen, unterbreiten;(-in) önü sıra (gleich) vor D her2. adv: önde vor; vorn; voran;önde gitmek vorangehen;öndeki vorangehend;önden von vorn;önden yürümek (anderen) voranmarschieren3. postp: önüne vor A;önünde vor D;-in önüne koymak jemandem etwas vorsetzen, auftischen;-in önüne geçmek verhindern A; jemandem den Weg versperren;önünden (vorn) an … vorbei;kapının önüne gelmiştik wir waren (bis) vor die Tür gekommen;pencerenin önünde kim var? wer steht vor dem Fenster?;bu evin önünden geçerdik an diesem Haus gingen wir gewöhnlich vorbei; → önümüzdeki -
18 örme
örme geflochten; gestrickt;örme iğnesi Stopfnadel f;örme koltuk Korbsessel m;elde örme handgestrickt -
19 salıncaklı
salıncaklı Schaukel-;salıncaklı koltuk (oder sandalye) Schaukelstuhl m -
20 tekerlekli
tekerlekli auf Rädern, Roll-; rollend;tekerlekli koltuk oder sandalye Rollstuhl m
- 1
- 2
См. также в других словарях:
koltuk — kòltuk m <N mn uci> DEFINICIJA reg. 1. naslonjač, kanape 2. mali jastuk ETIMOLOGIJA tur … Hrvatski jezični portal
koltuk — is., ğu 1) Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. H. E. Adıvar 2) Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye Ta yan beline kadar gömüldüğü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk değneği — is. 1) Ayak ve bacakları sakat olanların yürürken koltuklarıyla dayandıkları uzun değnek ... koltuk değneğine dayana dayana bacağını sürüyor. P. Safa 2) mec. Başkalarınca sağlanan yardım … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk altı — is. 1) Kolun omuzla birleştiği yerin altındaki çukurluk 2) mec. Kayırma … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk düşkünü — sf. Mesleğinden veya yaptığı işten çok, bulunduğu makamı gözeten (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk gözü — is., bit. b. Sürgün ve genç dalların yaprak saplarının koltuğunda bulunan tomurcuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk kapısı — is. Evlerde büyük kapıdan başka küçük hizmet kapısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk kavgası — is. Bir makama oturmak için kişilerin birbirleriyle yaptıkları mücadele … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk meyhanesi — is. İşlek semtlerde, yol üzerinde bulunan, az mezeyle ayaküstü içki içilen ucuz meyhane … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk çıkmak — desteklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk vermek — 1) (birine) yüzüne karşı övmek, pohpohlamak 2) mec. (birine) koltuklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük