Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

karşılaşmak

  • 1 натолкнуться

    karşılaşmak

    Русско-турецкий словарь > натолкнуться

  • 2 наталкиваться

    karşılaşmak
    * * *
    2) перен. rasgelmek; çatmak

    ната́лкиваться на сопротивле́ние — direnişle karşılaşmak

    Русско-турецкий словарь > наталкиваться

  • 3 встречаться

    görüşmek
    * * *
    несов.; сов. - встре́тится
    1) raslamak; raslaşmak; buluşmak

    где встре́тимся? — nerede buluşalım?

    2) врз karşılaşmak

    встреча́ться с тру́дностями — güçlüklerle karşılaşmak

    сего́дня встреча́ются две кома́нды — bugün iki takım karşılaşıyor

    3) тк. несов., разг. ( видеться) görüşmek; birbirine kavuşmak ( после разлуки)

    я с ва́ми где́-то встреча́лся — ben sizi bir yerden tanıyorum

    Русско-турецкий словарь > встречаться

  • 4 сталкиваться

    несов.; сов. - столкну́ться

    ло́дки столкну́лись — kayıklar çarpıştı

    2) перен. çatışmak

    их интере́сы столкну́лись — onların çıkarları çatıştı

    3) raslamak; raslaşmak

    столкну́ться с кем-либо нос к но́су — biriyle burun buruna gelmek

    грудь гру́дью столкну́ться с кем-л.biriyle göğüs göğüse gelmek

    4) перен. karşı karşıya / yüz yüze gelmek, karşılaşmak

    столкну́ться с тру́дностями — güçlüklerle karşılaşmak

    столкну́ться с действи́тельностью — gerçekle yüz yüze gelmek

    Русско-турецкий словарь > сталкиваться

  • 5 масса

    kütle
    * * *
    ж
    1) врз kütle; kitle

    ма́сса те́ла — физ. cismin kütlesi

    ма́сса приба́вочной сто́имости — физ., эк. artıdeğerin kütlesi

    вся э́та ма́сса воды́... — tüm bu su kütlesi...

    тёплые возду́шные ма́ссы — sıcak hava kütleleri

    2) ( большинство) çoğunluk

    основна́я ма́сса населе́ния — nüfusun büyük bölümü / çoğunluğu

    древе́сная ма́сса — odun hamuru

    4) (ма́ссы) мн. yığınlar

    наро́дные ма́ссы — halk yığınları

    5) ( множество) bir yığın; yığınla

    ма́сса пробле́м — yığınla sorun

    столкну́ться с ма́ссой препя́тствий — bir yığın engelle karşılaşmak

    Русско-турецкий словарь > масса

  • 6 нарастать

    artmak
    * * *

    на камня́х наро́с мох — taşlar yosun bağladı / yosunlandı

    2) тк. несов. ( увеличиваться) artmak; yükselmek; kabarmak; yoğunlaşmak; şiddetlenmek

    нараста́ющая волна́ — тж. перен. kabaran / yükselen dalga

    столкну́ться с нараста́ющим отпо́ром — gittikçe büyüyen bir dirençle karşılaşmak

    3) (о долгах, процентах) birikmek
    4) ( о траве) bitmek

    Русско-турецкий словарь > нарастать

  • 7 резкий

    ре́зкий хо́лод — keskin soğuk

    ре́зкий ве́тер — şiddetli rüzgar

    2) keskin, çiğ, sert

    ре́зкий свет — çiğ / keskin ışık

    ре́зкий за́пах — keskin koku

    ре́зкие тона́ — жив. sert tonlar

    ре́зкие черты́ лица́ — yüzün sert çizgileri, sert yüz çizgileri

    ре́зкий жест — keskin bir el hareketi

    5) (внезапный, значительный) ani

    ре́зкое повыше́ние цен — fiyatların ani / birden fırlaması

    6) sert, ters, dürüşt, kırıcı

    ре́зкий отве́т — sert / ters / çiğ bir cevap

    ре́зкая кри́тика — sert eleştiri

    па́рень стал ре́зким и агресси́вным — oğlan kırıcı ve saldırgan oldu

    он (всегда́) был ре́зок с на́ми — bize dürüşt davranırdı

    7) sert

    находи́ться в ре́зком противоре́чии с чем-л. bir şeyle şiddetle çelişmek

    столкну́ться с ре́зко́й оппози́цией — sert muhalefetle karşılaşmak

    заявле́ние вы́звало о́чень ре́зкую реа́кцию — demeç çok sert tepkilere yol açtı

    ••

    ре́зкая и гру́бая игра́ нападе́ния — спорт. forvetlerin kırıcı oynamaları

    Русско-турецкий словарь > резкий

  • 8 сопротивление

    с
    1) direniş, direnme; karşı koyma, karşı gelme

    движе́ние сопротивле́ния — ист. direniş hareketi

    ока́зывать сопротивле́ние — direniş göstermek

    встре́тить сопротивле́ние со стороны́ кого-л.birinin direnişiyle karşılaşmak

    несмотря́ на на́ше сопротивле́ние — karşı koymalarımıza rağmen

    за оказа́ние сопротивле́ния кому-л.birine karşı geldiğinden dolayı

    сдать го́род без мале́йшего сопротивле́ния — hiç direnmeden şehri teslim etmek

    2) физ. direnç (-ci)

    сопротивле́ние во́здуха — hava direnci

    Русско-турецкий словарь > сопротивление

  • 9 сходиться

    несов.; сов. - сойти́сь

    они́ сошли́сь на полдоро́ге — yan yolda karşılaştılar

    жиле́т не схо́дится — yeleğin önü kavuşmuyor

    3) toplanmak, buluşmak

    сошли́сь друзья́ и знако́мые — dost tanıdık toplandı

    4) врз uyuşmak

    сходи́ться в цене́ — fiyatta uyuşmak

    сходи́ться хара́ктерами — huyları uyuşmak

    они́ бы́стро сошли́сь с сосе́дями — komşularıyla çabuk uyuştular

    мы схо́димся во мне́нии, что... —... görüşünde birleşiyoruz

    э́то - еди́нственное, в чём они́ схо́дятся — birleştikleri tek nokta budur

    их показа́ния не схо́дятся — verdikleri ifadeler birbirini tutmuyor

    фами́лия сошла́сь, и́мя - нет — soyadı tuttu, adı tutmadı

    Русско-турецкий словарь > сходиться

  • 10 съезжаться

    несов.; сов. - съе́хаться
    1) ( встречаться) karşılaşmak
    2) ( собираться) gelmek; gelip toplanmak

    Русско-турецкий словарь > съезжаться

  • 11 трудность

    güçlük,
    zorluk; engel
    * * *
    ж
    1) güçlük, zorluk; çetinlik

    тру́дность пути́ — yolun çetinliği

    тру́дность предстоя́щей рабо́ты — yapılacak işin güçlüğü / ağırlığı

    2) sıkıntı; güçlük; engel ( препятствие)

    экономи́ческие тру́дности — ekonomik sıkıntılar

    испы́тывать тру́дности с питьево́й водо́й — içme suyu sıkıntısını çekmek

    кри́зис, вы́званный тру́дностью сбы́та — sürüm sıkıntısından / güçlüklerinden doğan bunalım

    жа́ловаться на тру́дность жи́зни — geçim sıkıntısından şikayet etmek

    столкну́ться с тру́дностями — güçlüklerle / engellerle karşılaşmak

    Русско-турецкий словарь > трудность

  • 12 яростный

    taşkın,
    azgın,
    öfkeli
    * * *

    я́ростный взгляд — taşkın öfke dolu bir bakış

    я́ростные напа́дки на кого-что-л. — birine, bir şeye azgınca saldırılar

    я́ростные удары волн — kudurmuşçasına vuran dalgalar

    встре́тить я́ростное сопротивле́ние со стороны́ кого-л.birinin azgın direnciyle karşılaşmak

    Русско-турецкий словарь > яростный

См. также в других словарях:

  • karşılaşmak — le 1) Karşı karşıya gelmek, rastlaşmak Terdit, yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşmak demektir. Ç. Altan 2) nsz, sp. İki sporcu veya iki takım yarışmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tuşnamak — karşılaşmak, harekete geçmek, I, 236 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başına gelmek — 1) bir görevi üstlenmek, yüklenmek 2) kötü bir durumla karşılaşmak 3) beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak O gün Bakırköy den gelirken yolda benim başıma gelenleri sana bir anlatsam... O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Turkish grammar — This article concerns the grammar of the Turkish language. A companion to this article is Turkish vocabulary. Three features that, together, distinguish Turkish from many other languages are the following: #Turkish is highly agglutinative: its… …   Wikipedia

  • azarlanmak — nsz Paylanmak, kötü sözle karşılaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bulmak — i, ur 1) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyi elde etmek 3) Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek Paramı buldum. 4) Varlığı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • buluşmak — nsz, le 1) Bir araya gelmek 2) Karşılaşmak 3) de Önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek Ertesi gün yine pastacıda buluştular. P. Safa 4) Kavuşmak Yâr ile buluşsak bir tenha yerde / Duyarlar rakipler söz olur gider. Âşık Veysel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karşılaşma — is. 1) Karşılaşmak işi 2) sp. İki sporcu veya iki takım arasında, karşılıklı olarak kazanmak amacıyla yapılan yarışma, maç Birleşik Sözler sonuç karşılaşması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»