-
1 nominatie
gösterme s -
2 indicating device
gösterme tertibatı -
3 προβολή
gösterme, sergileme -
4 demonstrativ
gösterme...işaret... -
5 Demonstrativpronomen
gösterme adılıişaret zamiri -
6 indicating device
gösterme tertibati -
7 showing
gösterme, gösterim, sergileme -
8 indicating device
gösterme tertibatı -
9 забота
kaygı,tasa,düşünce; özen gösterme* * *ж1) ( тревога) kaygı; tasa; düşünceбез забо́т и без хлопо́т — kaygısız tasasız
у него́ одна́ забо́та... — onun tek kaygısı...
ему и забо́ты ма́ло! — vazifesi mi?; umurunda bile değil!
забо́та о своём бу́дущем — geleceğini düşünme
забо́та о больно́м — hastaya özenle bakma
забо́та о ро́сте благосостоя́ния наро́да — halkın refahının artmasına özen gösterme
••то́лько у меня́ и забо́ты! — umurumun teki!
что, у тебя́ други́х забо́т нет? — ирон. başka derdin mi kalmadı?
э́то не твоя́ забо́та — orasını sen düşünme
э́то уж твоя́ забо́та — bunu artık sen düşüneceksin
-
10 understatement
n. az gösterme, olduğundan küçük gösterme* * *noun It's an understatement to say he's foolish - he's quite mad.) olduğundan daha hafif gösterme -
11 оказание
соказа́ние по́мощи — yardım gösterme, yardımda bulunma
оказа́ние сопротивле́ния поли́ции — polise karşı gelme
с це́лью оказа́ния давле́ния на кого-л. — birine baskı yapmak amacıyla
-
12 показывать
несов.; сов. - показа́ть1) врз göstermekпоказа́ть ребёнка врачу́ — çocuğu doktora muayene ettirmek
пока́зывать кому-л. го́род — birine şehri göstermek / gezdirmek
пока́зывать фильм — filim göstermek
пока́зывать кому-л. доро́гу — birine yolu göstermek
пока́зывать глаза́ми что-л. — gözleriyle bir şeyi göstermek / işaret etmek
2) ( изображать) göstermek, sergilemek, gözler önüne sermekа́втор пока́зывает жизнь дере́вни — yazar köyün hayatını sergiliyor / gözler önüne seriyor
3) ( проявить) göstermek, ortaya koymakпока́зывать хра́брость — yiğitlik göstermek
показа́ть своё полити́ческое лицо́ — kendi siyasi kişiliğini ortaya koymak
4) (обнаружить, раскрыть) göstermek, sergilemek; ortaya koymakпока́зывать оши́бочность чего-л. — bir şeyin yanlışlığını sergilemek / gösterme
не пока́зывать свои́х чувств — duygularını belli etmemek / dışa vurmamak
вре́мя пока́жет — zaman gösterecek (bunu)
перегово́ры показа́ли, что... — görüşmeler... gösterdi / ortaya koydu
кома́нда показа́ла хоро́ший футбо́л — takım iyi bir futbol çıkardı / ortaya koydu
5) ( об измерительных приборах) göstermeчасы́ пока́зывали три — saat üçü gösteriyordu
6) ( давать результаты) derece yapmakпоказа́ть результа́т 18 ме́тров — спорт. 18 metrelik derece yapmak
что́бы показа́ть хоро́ший результа́т в кома́ндном зачёте... — takım tasnifinde iyi bir dereceye gitmek için...
пока́занная им сре́дняя ско́рость — kaydettiği vasati sürat
на стометро́вке он показа́л (результа́т) 11 секу́нд — yüz metrede 11 saniyelik derece yaptı
я тебе́ покажу́! — разг. gösteririm / öğretirim sana!
вре́мя пока́жет — zaman gösterecek (bunu)
7) ( давать показания) ifade vermek; tanıklık etmekкак показа́л свиде́тель,... — tanığın verdiği ifadeye göre
он показа́л на тебя́ — senin aleyhine tanıklık / şahadet etti
••показа́ть себя́ — kendini göstermek
показа́ть язы́к — dil çıkarmak
проти́вник показа́л спи́ну — düşman yüz geri etti
-
13 проявление
с1) gösteri, tezahür, (kendini) göstermeпроявле́ние хра́брости — yiğitlik gösterme
проявле́ния до́брой во́ли — iyi niyet gösterileri
борьба́ с проявле́ниями бюрократи́зма — bürokrasi belirtilerine karşı savaşım
2) фото developman, develope etme -
14 guidance
n. rehberlik, kılavuzluk, yol gösterme, sevketme, yönlendirme, idare etme* * *yol gösterme* * *noun (advice towards doing something: a project prepared under the guidance of the professor.) kılavuzluk, rehberlik -
15 nomination
n. atama, aday gösterme, adaylık, tayin* * *aday gösterme* * *1) (the act of nominating: the nomination of a president.) adaylık, aday göster(il)me2) (a suggestion of a particular person for a post etc: We've had four nominations for the job.) adaylık (teklifi) -
16 presentation
n. tanıtım, sergileme, tanıtma, sahneye koyma, takdim, sunma, sunuş, arz, sahneleme, gösterim, gösterme, ibraz, aday gösterme, tavsiye etme, armağan, hediye, kavrama gücü* * *1. prezantasyon 2. sunu 3. sunum* * *[pre-]1) (the act of presenting: the presentation of the prizes; the presentation of a new play; ( also adjective) a presentation ceremony; a presentation gold watch.) sunma2) (the manner in which written work etc is presented or set out: Try to improve the presentation of your work.) sunuluş3) (a performance, or set of repeated performances, of a play, opera etc: This is the best presentation of `Macbeth' that I've ever seen.) oyun, temsil -
17 Auftreten
-
18 Leistungsdruck
kein pl başarı gösterme baskısı, performans stresi;hohem \Leistungsdruck ausgesetzt sein başarı gösterme baskısına maruz kalmak -
19 Rechtfertigung
1) haklı çıkarma -
20 زهو
Iزَهْو1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. kıtırAnlamı: uydurma söz, yalan3. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi4. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir5. martavalAnlamı: yalan, uydurma söz, palavra6. görkem7. atıcılıkAnlamı: yalancılık, uydurmacılık8. sahtelikAnlamı: sahte olma durumu9. atmasyonAnlamı: palavra, uydurma10. çalımAnlamı: gösteriş11. yalan12. ığrıpAnlamı: yalan, düzen13. kibirAnlamı: kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma14. debdebeAnlamı: görkem, gösteriş, şatafat, ihtişamIIزُهُو1. kasıntıAnlamı: büyüklenme, gurur2. gösterişAnlamı: gösterme işi veya biçimi3. gururAnlamı: kendini beğenme, büyüklenme, kibir4. kibirAnlamı: kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma5. cakaAnlamı: gösteriş, çalım, kabadayılık
См. также в других словарях:
gösterme — is. 1) Göstermek işi 2) Teşhir, sergileme Birleşik Sözler gösterme hakkı gösterme parmağı gösterme sıfatı gösterme zamiri … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösterme zarfı — is., dbl. Bir fiilin, bir adın veya bir zarfın anlamını gösterme yoluyla sınırlayan zarf: Ta uzaklara gitti gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösterme hakkı — is., huk. Sinema, tiyatro, konser vb. görsel sanatlarda telif hakkı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösterme parmağı — is. Elde başparmaktan sonraki parmak, işaret parmağı, şehadet parmağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösterme sıfatı — is., dbl. İşaret sıfatı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösterme zamiri — is., dbl. İşaret zamiri … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösterme hakkı — Sinema, tiyatro, konser vb. görsel sanatlarda telif hakkı … Hukuk Sözlüğü
yön gösterme eki — is., dbl. Yön bildiren, yer ve zaman adları yapan ek, yön eki: son ra, taş ra, dış arı, iç eri vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
daha, dahacık diha — gösterme, işaret etme, başka yokmu? … Beypazari ağzindan sözcükler
ibraz — gösterme; meydana çıkarma; sunma … Hukuk Sözlüğü
göstermecilik — is., ği, ruh b. 1) Cinsel organlarını gösterme biçiminde görülen ruhsal sapıklık, ut açıcılık, teşhircilik, eksibisyonizm 2) Kendini üstün gösterme çabası Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür.… … Çağatay Osmanlı Sözlük