Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

fiil

  • 81 verbal stem

    fiil gövdesi, eylem gövdesi

    English to Turkish dictionary > verbal stem

  • 82 բայ

    fiil ; eylem

    Հայերեն թուրքերեն բառարան (Armenian-Turkish dictionary) > բայ

  • 83 verbify

    fiil türet

    English-Turkish new dictionary > verbify

  • 84 do

    n. dalavere, hile, dolandırıcılık (Argo); eğlenceli toplantı, parti, do [müz.]
    ————————
    v. yapmak, etmek; tamamlamak, meydana getirmek; neden olmak; düzenlemek, temizlemek; rolünü üstlenmek; ilgilenmek; uymak; ayağını kaydırmak; dolandırmak (Argo)
    ————————
    aynen, yukarıda denildiği gibi, keza
    * * *
    yap
    * * *
    [du:] 1. 3rd person singular present tense - does; verb
    1) (used with a more important verb in questions and negative statements: Do you smoke?) Not: olumsuz ve soruda 'do' mastarı eklenir.
    2) (used with a more important verb for emphasis; ; [ðo sit down]) Not: özel bir vurgulamada (sözü edilen iş konusunda bir şüphe varsa) 'do' mastarı eklenir.
    3) (used to avoid repeating a verb which comes immediately before: I thought she wouldn't come, but she did.) Not: kendinden önceki sıradan bir fiilin yinelenmesini önlemek için 'do' kullanılır.
    4) (used with a more important verb after seldom, rarely and little: Little did he know what was in store for him.) Not: sıklık v.s. zarflarından sonar fiil ile birlikte 'do' kullanılır.
    5) (to carry out or perform: What shall I do?; That was a terrible thing to do.) Not: yerine getirme/yapma anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    6) (to manage to finish or complete: When you've done that, you can start on this; We did a hundred kilometres in an hour.) Not: tamamlama anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    7) (to perform an activity concerning something: to do the washing; to do the garden / the windows.) Not: bir görev yapıldığında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    8) (to be enough or suitable for a purpose: Will this piece of fish do two of us?; That'll do nicely; Do you want me to look for a blue one or will a pink one do?; Will next Saturday do for our next meeting?) Not: yeterlilik/uygunluk belirtildiğinde sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    9) (to work at or study: She's doing sums; He's at university doing science.) Not: çalışma anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    10) (to manage or prosper: How's your wife doing?; My son is doing well at school.) Not: başarılı olmak/başarmak/yapmak anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    11) (to put in order or arrange: She's doing her hair.) Not: düzenleme anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    12) (to act or behave: Why don't you do as we do?) Not: davranma anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    13) (to give or show: The whole town gathered to do him honour.) Not: sunma/verme/takdim etme anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    14) (to cause: What damage did the storm do?; It won't do him any harm.) Not: sebep verme anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    15) (to see everything and visit everything in: They tried to do London in four days.) Not: tümünü görme/yapma anlamında sıradan bir fiil olarak 'do' kullanılır.
    2. noun
    (an affair or a festivity, especially a party: The school is having a do for Christmas.) parti, eğlence
    - doings
    - done
    - do-it-yourself
    - to-do
    - I, he could be doing with / could do with
    - do away with
    - do for
    - done for
    - done in
    - do out
    - do out of
    - do's and don'ts
    - do without
    - to do with
    - what are you doing with

    English-Turkish dictionary > do

  • 85 eylem

    1. صنيع [صَنِيع]
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    2. فعل [فِعْل]
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    3. فعلة [فَعْلَة]
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    4. عمل [عَمَل]
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    5. عملية [عَمَلِيَّة]
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon

    Türkçe-Arapça Sözlük > eylem

  • 86 amel

    1. صنيع [صَنِيع]
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim
    2. فعل [فِعْل]
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim
    3. فعلة [فَعْلَة]
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim
    4. عمل [عَمَل]
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim

    Türkçe-Arapça Sözlük > amel

  • 87 verb

    n. fiil, eylem
    * * *
    fiil
    * * *
    [və:b]
    (the word or phrase that gives the action, or asserts something, in a sentence, clause etc: I saw him; He ran away from me; I have a feeling; What is this?) fiil
    - verbally
    - verbatim
    - verbose

    English-Turkish dictionary > verb

  • 88 verbal

    adj. fiil, sözlü, kelimesi kelimesine, harfi harfine, fiile ait
    ————————
    n. isim fiil
    * * *
    sözlü
    * * *
    1) (of, or concerning, verbs: verbal endings such as `-fy', `-ize'.) fiil ile ilgili
    2) (consisting of, or concerning, spoken words: a verbal warning/agreement.) sözlü

    English-Turkish dictionary > verbal

  • 89 فعل

    I
    فَعَّلَ
    canlandırmak
    II
    فَعَلَ
    1. etmek
    2. eylemek
    Anlamı: etmek, yapmak
    3. görmek
    Anlamı: yapmak, etmek
    فِعْل
    1. eylem
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    2. fiil
    3. olgu
    Anlamı: birtakım olayların dayandığı sebep, bu sebeplerin yol açtığğı sonuç
    4. yüklem
    Anlamı: cümlede oluş, iş ve hareket bildiren kelime
    5. amel
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > فعل

  • 90 فعلة

    فَعْلَة
    1. fiil
    2. eylem
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    3. amel
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > فعلة

  • 91 oldurgan

    Türkçe-Arapça Sözlük > oldurgan

  • 92 fi'l

    action, deed, act; verb [fa'ala] Aze fel, Ful fili, Ind faal, feel, fiil, Per fe'l, Swa feli, Tur faal, fiil borrowed from Ar

    Arabic etymological dictionary > fi'l

  • 93 supine

    adj. yatay, sırtüstü yatan, gevşek, uyuşuk, lâkayt
    ————————
    n. i halinde isim fiil, den halinde isim fiil
    * * *
    1. supin 2. sırt üstü yatmış

    English-Turkish dictionary > supine

  • 94 lâzim

    надо, нужно
    ср. kerek
    lâzim kelir - необходимо
    lâzim fiil - грам. непереходный глагол
    ср. obyektsiz fiil

    Крымскотатарский-русский словарь (латинский) > lâzim

  • 95 პირნაკლიზმნა

    gayri şahsi fiil, şahsa ait olmayan fiil

    Georgian-Turkish dictionary > პირნაკლიზმნა

  • 96 eylem

    eylem s
    1) ( aksiyon) Aktion f
    \eylemde bulunmak in Aktion treten
    2) ( fiil) Tat f, Handlung f
    \eyleme geçirmek in die Tat umsetzen
    \eyleme geçmek zur Tat schreiten
    3) ( amel) Arbeit f
    4) (terör \eylemi) Akt m, Anschlag m
    rehine \eylemi Geiselnahme f
    5) ling ( fiil) Verb nt, Tätigkeitswort nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > eylem

  • 97 Körperverletzung

    yaralama; jur müessir fiil, cismanî zarar;
    fahrlässige \Körperverletzung taksirli müessir fiil;
    schwere \Körperverletzung ağır cismanî zarar

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Körperverletzung

  • 98 tasrîf

    arapça تصريف fiil çekimi. tasrîf etmek fiil çekmek.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > tasrîf

  • 99 صنيع

    صَنِيع
    1. eylem
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    2. amel
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > صنيع

  • 100 عمل

    I
    عَمَل
    1. işlev
    Anlamı: yetki, görev, fonksiyon
    2. eylem
    Anlamı: iş, fiil, aksiyon
    3. görev
    4. yapıt
    5. yapma
    Anlamı: yapmak işi
    6. amel
    Anlamı: yapılan ış, fiil, edim
    II
    عَمِلَ
    1. eylemek
    Anlamı: etmek, yapmak
    2. etmek
    3. görmek
    Anlamı: yapmak, etmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > عمل

См. также в других словарях:

  • fiil — is., Ar. fiˁl 1) İş, davranış 2) dbl. Olumlu veya olumsuz olarak çekimli durumda zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte kişi kavramı veren kelime, eylem Birleşik Sözler fiil cümlesi fiil çekimi fiil gövdesi fiil kökü fiil tabanı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • FİİL — (Fi l) Müessirin te siri. Amel, iş. *Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime. (Sarf bilgisinde geniş izahı vardır.) Türkçede; gelme, gitme, yazma, okuma, gezme gibi kelimelere de fiil denir. (Fi l diye de yazılır …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • fiil çekimi — is., dbl. Fiil, ad kök veya gövdelerine zaman kavramı ile birlikte kişi kavramı da veren eklerin getirilmesi, fiil tasrifi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fiil gövdesi — is., dbl. Kökü bir başka yapım eki almış fiil …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fiil kökü — is., dbl. Fiil soyundan bir kelimenin bölünmeyen anlamlı kısmı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fiil tabanı — is., dbl. Fiil kök ve gövdelerinin çekim eki almamış hâli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fiil tasrifi — is., dbl., esk. Fiil çekimi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • FIIL — fiilio …   Abbreviations in Latin Inscriptions

  • fiil — eylem; hareket; edim; iş …   Hukuk Sözlüğü

  • fiil cümlesi — is., dbl. Bildirme veya isteme kiplerinden biriyle kurulan ve olumsuzu ma/ me eki ile yapılan cümle …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fiil ehliyeti — Bir kimsenin, kendi eylemleriyle haklar ve yükümlülükler yaratması yeteneği …   Hukuk Sözlüğü

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»