-
1 dibine darı ekmek
всё исчерпа́ть до дна -
2 dibine yanan
лыкъуагъэр -
3 dibine yanık kokusu
лыкъорым -
4 dibine yanmak
лыкъон -
5 dibine darı ekmek
"to use up; to squander" -
6 yerin dibine geçmek
= yerin dibine batmak, = yerin dibine girmek а) провали́ться сквозь зе́млю (от стыда и т. п.)б) исче́знуть, провали́ться сквозь зе́млю -
7 yerin dibine batmak
-
8 yerin dibine girmek
-
9 cehennemin dibine gitsin!
пусть провали́тся в тартарары́!, пусть убира́ется ко всем чертя́м! -
10 yedi kat yerin dibine geçmek
провали́ться сквозь зе́млю -
11 nehir dibine saplı ağaç
n. snag -
12 ucu su dibine oturan misina
n. ledger line -
13 yerin dibine sokma
n. revilement -
14 yerin dibine sokmak
v. call down -
15 yerin dibine geçmek
лъэшэу укIытэн -
16 utancından yerin dibine geçmek
to feel cheap, to feel like 30 cents -
17 yerin dibine geçirmek
to mortify -
18 yerin dibine geçmek
to feel like 30 cents -
19 çökelmek
1. تثفل [تَثَفَّلَ]Anlamı: sıvının dibine çökmek2. ترسب [تَرَسَّبَ]Anlamı: sıvının dibine çökmek3. ثفل [ثَفَّلَ]Anlamı: sıvının dibine çökmek4. ثفل [ثَفَلَ]Anlamı: sıvının dibine çökmek5. رسب [رَسَبَ]Anlamı: sıvının dibine çökmek -
20 yer
местно́сть (ж) ме́сто (с)* * *1) врз. земля́yer atmosferi — земна́я атмосфе́ра
Yerin dönmesi — астр. враще́ние Земли́
yere düşmek — упа́сть на зе́млю
Yer ekseni — астр. земна́я ось
yere oturmayınız — не сади́тесь на зе́млю
yerini sattı — он про́да́л свою́ зе́млю
yerleri silmek — мыть полы́
2) врз. ме́стоyer almak — заня́ть ме́сто в чём
yerini almak — заня́ть чьё-л. ме́сто
yerini değiştirmek — поменя́ть места́ми, переста́вить
yerinden oynatmak — сдви́нуть с ме́ста
yerinde söylemek — сказа́ть к ме́сту
o bir yerde fazla durmaz — он на одно́м ме́сте до́лго не сиди́т
arkadaşınızın yerini bilmiyorum — я не зна́ю, где [нахо́дится/живёт] ваш това́рищ
doğum yeri — ме́сто рожде́ния
kaza yeri — ме́сто ава́рии
ön tarafta bir boş yer var — впереди́ есть одно́ свобо́дное ме́сто (в кино, театре)
park yeri — стоя́нка (автомашин и т. п.)
taksi durak yeri — стоя́нка такси́
toplantı yeri ме́сто — проведе́ния собра́ния
buna yer verilemez — э́тому не должно́ быть ме́ста
yeriniz var mı? — у вас есть свобо́дный но́мер? ( в гостинице) / свобо́дное ме́сто? (в ресторане и т. п.)
3) пункт, ме́стоatanma yeri — ме́сто/пункт назначе́ния
düğüm yeri — узлово́й пункт
gözletme yeri — наблюда́тельный пункт
idare yeri — кома́ндный пункт, пункт управле́ния
konuşma yeri — перегово́рный пункт
4) в соч.bir yerden — отку́да-то
••yere bakan yürek yakan — погов.... в ти́хом о́муте че́рти во́дятся
- yerinde- yere bakmak
- yere baktırmak
- yere batasıca!
- yere batsın!
- yere batmak
- yerle bir etmek
- yerini bulmak
- yere çalmak
- yerin dibine geçmek
- yerin dibine batmak
- yerin dibine girmek
- yerini doldurmak
- yere geçmek
- yerini geçmek
- yeri gelmedi
- yeri gelmeşken... - yeri gökü birbirine katmak
- yerle gök bir olsa
- yerden göğe kadar
- yere göğe koyamamak
- yer etmek
- yerini ısıtmak
- yer kabul etmez
- yerde kalmak
- yerinde kalmak
- yer kapmak
- yerin kulağı var - böyle sözlerin yeri var mı?
- bunu yapsalar yeridir
- yerinde olmak
- keyfi yerinde olmak
- keyfi yerinde değil
- yerine oturmak
- yerinden oynamak
- yeri öpmek
- yere sağlam basmak
- yerinde saymak
- yere sermek
- yeri soğumadan
- yerinde su mu çıktı?
- yerleri süpürmek
- yerlerde sürünmek
- yerini tutmak
- yer vermek
- yere vurmak
- yer yarılıp içine girmek
- yerini yapmak
- yerinde yeller esiyor
- yerden yere vurmak
- yeri yurdu belirsiz
См. также в других словарях:
dibine darı ekmek — bir şeyi sonuna kadar tüketmek, bitirmek Eline geçirince dibine darı ekmeden bırakmazsın. R. Ilgaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dibine kadar — en ince ve gizli noktasına kadar Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
utancından yerin dibine girmek — istenilen biçimde ve nitelikte olmama karşısında üzüntü duymak, aşırı utanmak Süleymaniye nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerin dibine batırıp çıkarmak — çok utandırmak, rezil etmek Bir hikâye anlatır, erkekleri yerin dibine batırır çıkarırdı. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek) — 1) çok utanıp sıkılmak Memleketin ne tarafına gitsem haritayı şaşırıyor, bilgisizliğimden yerin dibine geçiyordum. B. R. Eyuboğlu 2) görünmez olmak, kaybolmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
armut dalının dibine düşer — bir kimse önce yakınlarına yararlı olur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mum dibine ışık vermez — etkili kişi kendi yakınlarına yardımcı olamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedi kat yerin dibine geçmek — 1) çok güçlü olarak yere çakılmak 2) fazlasıyla utanmak, mahcup olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cehennemin dibine gitmek — kızılan bir kimse defolup gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun dibine sokulmak — çok yaklaşmak, iyice yaklaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dip — is., bi 1) Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü O kuyunun dibinde kireç vardır. S. F. Abasıyanık 2) Taban Tencerenin dibi. 3) Dikili duran bir şeyin yerle birleştiği nokta ve çevresi veya bir şeyin yanı başı En çok kafam terlemişti,… … Çağatay Osmanlı Sözlük