-
1 нырять
-
2 забываться
unutulmak,küllenmek; dalmak* * *несов.; сов. - забы́ться1) unutulmak; küllenmekтако́е не забу́дется! — öyle şeyler unutulmaz!
боль утра́ты ста́ла забыва́ться — kayıbın verdiği acı küllenmeye başladı
2) врз dalmakзабыва́ться трево́жным сном — kuşkulu bir uykuya dalmak
забыва́ться в мечта́х — rüyalara dalmak
больно́й забы́лся — hasta daldı
3) ( терять самообладание) kendine hakim olamamak; edep dışına çıkmak ( выходить за рамки приличия)не забыва́йся! — haddini bil!; kendine hakim ol!
-
3 углубляться
derinleşmek; genişlemek* * *несов.; сов. - углуби́ться1) derinleşmek; genişlemek тж. перен.кана́л углуби́лся — kanal derinleşti
кри́зис углубля́ется — bunalım derinleşiyor
углуби́ться в лес — ormanın içlerine dalmak
3) перен. dalmakуглуби́ться в чте́ние (кни́ги) — kitaba dalmak
не углубля́ясь в филосо́фские пробле́мы — felsefe sorunlarının derinine inmeden
-
4 погружаться
несов.; сов. - погрузи́ться1) dalmak, gömülmek тж. перен.подво́дная ло́дка погрузи́лась (на глубину́) — denizaltı daldı / dalış yaptı
погрузи́ться в глубо́кий сон — derin bir uykuya dalmak
го́род погружа́лся в вече́рние су́мерки — şehir akşamın alacakaranlığına gömülüyordu / dalıyordu
погружа́ться в размышле́ния — düşüncelere dalmak
погрузи́ться в воспомина́ния — hatıralarına gömülmek
2) (о пассажирах и т. п.) binmek -
5 влетать
girmek; dalmak* * *несов.; сов. - влете́ть1) girmekв окно́ влете́ла пти́ца — pencereden bir kuş girdi
2) перен., разг. ( вбежать) dalmak3) безл., разг.ему́ здо́рово влете́ло — adamakıllı papara yedi
а нам не влети́т за э́то? — bunun yüzünden papara / zılgıt yemez miyiz?
••влета́ть в копе́ечку — tuzluya oturmak
э́то влете́ло ему́ в сто рубле́й — bu ona yüz rubleye patladı
-
6 заболтаться
-
7 заговориться
-
8 задумываться
несов.; сов. - заду́маться1) düşünmek; düşünceye dalmakглубоко́ заду́мываться (над чем-л.) — bir şeyi derin derin düşünmek
2) ( впадать в задумчивость) kara kara düşüncelere dalmakон стал заду́мываться — kara sevdaya kapıldı
3) ( колебаться) tereddüt etmek, duraksamakне заду́мываясь — tereddüt etmeden / göstermeden; hiç düşünmeden
-
9 замечтаться
-
10 засыпать
uyumak,uykuya dalmak; kapamak,doldurmak; örtmek* * *I засып`атьнесов.; сов. - зас`ыпать1) (яму и т. п.) kapamak; doldurmak2) örtmekдоро́гу засы́пало сне́гом — yol karla örtüldü / kar altında kaldı
ему́ засы́пало глаза́ песко́м — gözlerine kum doldu
3) разг. salmakзасыпать рис в бульо́н — pirinci et suyuna salmak
4) перен. boğmak; yağdırmakзасыпать кого-л. комплиме́нтами — iltifata boğmak
II засып`атьзасыпать кого-л. вопро́сами — birine sual yağdırmak; birini sual yağmuruna tutmak
несов.; сов. - засну́тьuyumak; uykuya dalmak; içi geçmek -
11 окунаться
-
12 уснуть
uykuya dalmak* * *сов.uykuya dalmak, uyumak -
13 уткнуться
gömmek* * *сов., разг.1) gömmekде́вушка уткну́лась (лицо́м) ему́ в плечо́ — kız, yüzünü onun omuzuna gömdü
2) перен. dalmakуткну́ться в кни́гу — kitaba dalmak
секрета́рь уткну́лся в бума́ги — katip, başını evraklara eğmiş okuyordu
-
14 вваливаться
çukurlaşmak; içeri dalmak* * *1) çökmekу него́ глаза́ ввали́лись — gözleri çukurlarına kaçmış
у неё щёки ввали́лись — avurtları çökmüş, avurdu avurduna geçmiş
2) разг. şıppadak girmek; hürya içeri girmek (гурьбой, толпой) -
15 врезаться
girmek,dalmak; yer etmek; âşık olmak* * *врез`атьсянесов.; сов. - вр`езаться1) ( воткнуться) batmak; saplanmakвесло́ вре́залось в песо́к — kürek kuma saplandı
2) перен., разг. çakılmak; bindirmekсамолёт вре́зался в зе́млю — uçak yere çakıldı
грузови́к вре́зался в де́рево — kamyon ağaca bindirdi
мы вре́зались в толпу́ — kalabalığı yarıp içine giriverdik
••вре́заться в па́мять — zihne nakşedilmek, kafasına çakılıp kalmak
-
16 глубоко
1) derindeнырну́ть глубо́ко́ — derine dalmak
глубо́ко́ паха́ть — derin sürmek
глубо́ко́ вскопа́ть — derinliğine bellemek
он глубо́ко́ вздохну́л — derin derin içini çekti
2) derinden; derinliğineглубо́ко́ изучи́ть вопро́с — sorunu derinliğine incelemek
глубо́ко́ уважа́ть кого-л. — birine (karşı) derin bir saygısı olmak
глубо́ко́ укорени́ться — derin biçimde köklenmek / kökleşmek
глубо́ко́ укорени́ться в созна́нии люде́й — insanların bilincinde çok derinlere kök salmış olmak
3) безл., → сказ. derin(dır)здесь глубо́ко́? — burası derin mi?
-
17 грезить
hayal etmek; hayallere dalmakгре́зить наяву́ — hülya kurmak
-
18 забегать
koşmaya başlamak* * *I заб`егатьсов.II забег`атьв коридо́ре забегали — koridorda koşuşmalar başladı
несов.; сов. - забежа́ть1) ( бегом входить) koşarak girmek; dalmak2) разг. ( заходить) uğramak; girip çıkmak -
19 забытьё
dalgınlık* * *с( беспамятство) dalgınlıkлежа́ть в забытьи́ — dalgın yatmak
больно́й был в забытьи́ — hasta dalmıştı / dalmış bulunuyordu
-
20 задумчивость
- 1
- 2
См. также в других словарях:
dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalmak — böcek sokması … Beypazari ağzindan sözcükler
tefekküre dalmak — derin düşünmek, düşünceye dalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
uykuya dalmak — uyumaya başlamak ... bir an evvel eve yetişmek ve esvaplarını çıkarmadan yüzükoyun yere atılıp rüyasız bir uykuya dalmak istiyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
derin uykuya dalmak — rahat, derin bir biçimde uyumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebedî uykuya dalmak — ölmek Bu mezarda iki harp ve aile kahramanı ebedî uykusuna dalmıştı. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
esrara dalmak — sırlara gömülmek Sular büsbütün kararınca Boğaz ın hayatı da büsbütün esrara dalar. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaflet uykusuna dalmak (veya yatmak) — dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk içinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hülyaya dalmak — hayal kurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
seyre dalmak — bir şeye kendini vererek bakmak Sanki Rumeli baştan başa bir arena idi ve Avrupa siyaset adamları da birer Roma imparatoru gibi mermerden localarına kurulmuşlar, oradaki olumlu güreşleri seyre dalmışlardı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
âleme dalmak — 1) çevre ile ilgisini kesip iç dünyasına kapanmak Hayalperest kendi âlemine dalmışken uyanmasına imkân yoktur. S. F. Abasıyanık 2) eğlenceye, zevküsefaya kapılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük