-
1 dışarıya
\dışarıya atmak hinauswerfen (-e/-den zu/aus)\dışarıya bir göz atmak einen Blick hinauswerfenpencereden \dışarıya aus dem Fenster hinaus, zum Fenster hinaus -
2 dışarıya
adv. outside, out, outward, outwards, outdoors* * *outdoors -
3 dışarıya
"out, outside, outwards, outward; abroad" -
4 dışarıya fırla
1. sally forth 2. sally out -
5 dışarıya açılmak
v. open out -
6 dışarıya bakan ön diş
n. bucktooth -
7 dışarıya giden
adj. outward -
8 dışarıya hücum
n. sally -
9 dışarıya iş vermek
v. put out -
10 dışarıya satmak
v. export -
11 dışarıya çıkmak
v. fall out, go out, go outside, sally out, sally forth -
12 dışarıya kaydırma
shift out -
13 dışarıya okuma
readout -
14 dışarıya yuvarlama
roll-out -
15 dışarıya çıkmak
a) to go out b) to take the air -
16 binadan dışarıya açılan her türlü delik
pace -
17 içerden dışarıya sürmek
къыдэгъэзыкIын -
18 naar buiten
dışarıya -
19 outwards
disariya -
20 outdoors
dışarıya
См. также в других словарях:
HARİCÎ — Dışarıya âit olan. İçeriye âit olmayan. Dış ile alâkalı. Ecnebiye âit. * Zorba ve âsi olan. * Seyyid olmadığı halde seyyidlik iddia eden. * Vaktiyle Hazret i Ali Kerremallâhü veche ye âsi olan fırka i dâlle ashabından herbiri. (Bak: Havaric Vak… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pörtlek — sf., ği, hlk. 1) Dışarıya doğru çıkık, patlak (göz) 2) is. Cıvık şeylerin çatlayan kabuktan, delikten dışarıya çıkmış durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
pörtlemek — nsz 1) Göz, çeşitli sebeplerle açılmak, dışarıya doğru fırlamak 2) Meyve kabuğu yarılıp içi dışarıya doğru çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akaç — is., cı 1) Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç 2) Kanal, ark, su yolu 3) Yer altı su oluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
balina çubuğu — is. Balinanın ağzına aldığı suyu dışarıya süzüp içindeki deniz hayvanlarını tutmasına yarayan ve üst çenesinin iki yanında tarak dişleri gibi sıralanmış, boynuz dokusunda, esnek kemiksi bölümlerin adı … Çağatay Osmanlı Sözlük
balkon — is., Fr. balcon 1) Bir yapının genellikle dışarıya doğru çıkmış, çevresi duvar veya parmaklıkla çevrili bölümü, ayazlık Geçen gün bahçeye balkondan atlamak suretiyle inmiş. M. Ş. Esendal 2) Tiyatro, sinema vb. büyük salonlarda asma kat Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baston — is., İt. bastone 1) Yürürken dayanmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılan araç İsmet yengemin topal babası bastonunu yere vurdu. T. Dursun K 2) den. Geminin baş tarafındaki yatık direğin dışarıya doğru uzanan parçası Gemi bastonunun altında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bezdirmek — i, den Bıktırmak, usandırmak, bıkkınlık vermek O günden sonra bu neşeli İstanbul yolcusunun hatta beni bezdirmek için bile bir kerecik dışarıya çıktığını hatırlamıyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşalmak — nsz 1) Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek 2) Dışarıya akmak, dökülmek 3) Gevşemek, açılmak Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu. S. F. Abasıyanık 4) mec. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
buzul kaynağı — is. Buzulun eriyerek toprağın altına inen suyunu dışarıya veren kaynak … Çağatay Osmanlı Sözlük