-
1 içerden dışarıya sürmek
къыдэгъэзыкIын -
2 atmak
1) (çamur/harç atmak) УПЦIЫН (ЕУПЦI(Ы)2) (kuru bir şeyı öteye/dışarıya atmak) ДЗЫН; (ЕДЗ(Ы), ИДЗЫН (редзы/ иредз), чIэдзын/щIэдзын, хыфIэдзэн3) (kuru bir şeyı tekrar öteye/ dışarıya atmak) дзыжьын/ дзыжын, идзыжьын/ идзыжын, чIэдзыжьын/ щIэдзыжын4) (kuru bir şeyi alta/aşağıya/içeriye atmak) чIэдзэн/ щIэдзэн, ИДЗЭН5) (kuru bir şeyi beriye/içeriye atmak) КЪЭДЗЫН, КЪИДЗЭН, къычIэдзэн/ къыщIэдзэн6) (kuru bir şeyi, içeriden, konuşana doğru beriye atmak) КЪИДЗЫН, къычIэдзын/ къыщIэдзын -
3 çikarmak
2) (birinin üzerindeki giysiyi çikarmak) ЩЫХЫН (ЩЕХ(ы)5) (kendi üzerindeki giysiyi çikarmak) ЗЫЩЫХЫН (ЗЫЩЕХ(ы) -
4 işimak
1) ПСЫН (МЭПС(ы) -
5 sizmak
1) (baraj, kap gibi bir şeyden sizmak)кIэжъун/ щIэвын; кIэжъукIын/ щIэвыкIын, кIижъун/ щIивын; кIижъукIын/ щIивыкIын3) (bir şeyin altından dışarıya gizlice sizmak) чIэкIошъын/ щIэкIуэщын; чIэкIошъыкIын/ щIэкIуэщыкIын4) (emekleyerek/sürünerek kalabalığa, ekin, ot, kum, deniz, çamur vb bir şeye sokulmak) хэцохъон/ хэпшъхьэн;, хэкIошъэн/ хэкIуэщэн5) (kalabalık, ekin, ot, kum, deniz, çamur gibi bir şeyin içinde eriyip kaybolmak) хэгъошъэн/ хэгъуэщэн; хэткIуахьын, хэткIухьан/ хэткIухьэн
См. также в других словарях:
HARİCÎ — Dışarıya âit olan. İçeriye âit olmayan. Dış ile alâkalı. Ecnebiye âit. * Zorba ve âsi olan. * Seyyid olmadığı halde seyyidlik iddia eden. * Vaktiyle Hazret i Ali Kerremallâhü veche ye âsi olan fırka i dâlle ashabından herbiri. (Bak: Havaric Vak… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pörtlek — sf., ği, hlk. 1) Dışarıya doğru çıkık, patlak (göz) 2) is. Cıvık şeylerin çatlayan kabuktan, delikten dışarıya çıkmış durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
pörtlemek — nsz 1) Göz, çeşitli sebeplerle açılmak, dışarıya doğru fırlamak 2) Meyve kabuğu yarılıp içi dışarıya doğru çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akaç — is., cı 1) Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç 2) Kanal, ark, su yolu 3) Yer altı su oluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
balina çubuğu — is. Balinanın ağzına aldığı suyu dışarıya süzüp içindeki deniz hayvanlarını tutmasına yarayan ve üst çenesinin iki yanında tarak dişleri gibi sıralanmış, boynuz dokusunda, esnek kemiksi bölümlerin adı … Çağatay Osmanlı Sözlük
balkon — is., Fr. balcon 1) Bir yapının genellikle dışarıya doğru çıkmış, çevresi duvar veya parmaklıkla çevrili bölümü, ayazlık Geçen gün bahçeye balkondan atlamak suretiyle inmiş. M. Ş. Esendal 2) Tiyatro, sinema vb. büyük salonlarda asma kat Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baston — is., İt. bastone 1) Yürürken dayanmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılan araç İsmet yengemin topal babası bastonunu yere vurdu. T. Dursun K 2) den. Geminin baş tarafındaki yatık direğin dışarıya doğru uzanan parçası Gemi bastonunun altında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bezdirmek — i, den Bıktırmak, usandırmak, bıkkınlık vermek O günden sonra bu neşeli İstanbul yolcusunun hatta beni bezdirmek için bile bir kerecik dışarıya çıktığını hatırlamıyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşalmak — nsz 1) Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek 2) Dışarıya akmak, dökülmek 3) Gevşemek, açılmak Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu. S. F. Abasıyanık 4) mec. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
buzul kaynağı — is. Buzulun eriyerek toprağın altına inen suyunu dışarıya veren kaynak … Çağatay Osmanlı Sözlük