-
1 dışında
1) ( içinde karşıtı) außerhalbevin \dışında außerhalb des Hauses2) abgesehen vonbirkaç çizik \dışında... abgesehen von ein paar Kratzern -
2 dışında
-
3 dış
1. adj/subst Außenseite f; außen-, Außen-; Auslands-; (das) Äußere;dış görünüşte dem Aussehen nach;dış kapı Haustür f;dış lastik Auto Reifen m;dış siyaset Außenpolitik f;dış taraf Außenseite f;dış ticaret Außenhandel m;dışa açılmak sich (der Außenwelt) öffnen;evlilik dışı außerehelich;kanun dışı illegal;-i kanun dışı etmek A ächten, in Acht und Bann tun;dış kapının dış mandalı entfernte(r) Verwandte(r);yarışma dışı außer Konkurrenz2. postp -in dışına über … (A) hinweg;-in dışında Ort außerhalb (G); draußen (vor D); fig außer (D);şehir dışında außerhalb der Stadt3. adv bunun dışında darüberhinaus -
4 dışarı
dışarı außen; draußen; hinaus-; nach draußen; Ausland n; Provinz f, Dorf n, Land n (Gegensatz Stadt);-i dışarı çıkarmak etwas (z.B. den Kopf) hinausstrecken ( pencereden zum Fenster);dışarı çıkmak weggehen; fam austreten;dışarı çık fam zieh ab!;-den dışarı çıkmamak fig im Rahmen (G) bleiben;dışarıda draußen;dışarıdan von außen; von draußen;dışarısı soğuk draußen ist es kalt;dışarıya nach draußen, hinaus;dışarıya gitmek in die Provinz ( oder aufs Land) gehen; ins Ausland fahren -
5 irade
irade yitimi Willensschwäche f;bu benim irademin dışında das liegt nicht in meiner Macht -
6 şüphe
şüphe Zweifel m (-den an D); Argwohn m;-den şüphe etmek zweifeln an D; verdächtigen A;şüphe kurdu (der) bohrende Zweifel;şüphe yok es besteht kein Zweifel;-den şüpheye düşmek zu zweifeln beginnen an D;her türlü şüphenin dışında außer jedem Zweifel -
7 daha
1) noch; ( şimdiye kadar) bis jetzt\daha da kötüsü schlimmer noch\daha erken es ist noch früh\daha neler var? was gibt es noch?\daha sürecek mi? dauert es noch lange?bir hafta/saat \daha noch eine Woche/Stunde, eine weitere Woche/Stunde2) alsgöründüğünden \daha gençtir er ist jünger als er aussieht3) \daha az weniger\daha çok mehr\daha fazla noch mehr\daha doğrusu richtiger ist, genauer gesagt, beziehungsweise\daha erken/geç früher/später\daha erken olmaz früher geht's nicht\daha güzel schöner\daha iyi besserbugün \daha (da) iyiyim heute geht es mir (noch) besser4) erst\daha dün kendisiyle konuştum erst gestern sprach ich mit ihm\daha düşünmek weiter überlegen6) sekiz bir \daha dokuz eder acht und eins macht neun -
8 değişik
1) ( farklı) unterschiedlich3) ( alışılmışın dışında) ungewöhnlichhiç değişiğim kalmadı ich habe keine saubere Wäsche mehr -
9 dış
1) Äußere(s) nt\dışa doğru aç(ıl) mak (sich) nach außen öffnen\dışı kalaylı, içi alaylı ( fam) oben hui, unten pfui2) şehrin \dışında außerhalb der StadtII adj1) auswärtig\dış ilişkiler/işleri auswärtige Beziehungen/Angelegenheiten2) (yurt\dışı) Auslands-3) äußere(r, s), Außen-\dış çap der äußere Durchmesser\dış kulak das äußere Ohr -
10 ekarte etmek
-
11 hariç
I s1) ( dış)evin haricinde außerhalb des Hauses... \hariç mit Ausnahme von...erkek kardeşi \hariç herkes oradaydı bis auf ihren Bruder waren alle dahazır bulunanlar \hariç Anwesende ausgenommen -
12 kır
-
13 kulak erimi
-
14 yurt dışı
См. также в других словарях:
dışında — den başka, sayılmazsa Size hiç bu mektupların dışında Muhterem Yusuf Ziya Beyefendi diyen oluyor mu? Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışında bırakılmak — hariç tutulmak Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışında kalmak — karışmamak, ilgilenmemek Hiçbir şeye karışmadan olayların dışında kalmak isteyenlerin çabaları boşunaydı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini kapı dışında bulmak — kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak Bir gazeteci gelsin de bizden bir haber alsın... Haberi veren ertesi günü kendini kapının dışında bulurdu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
güveyi olmadık ama kapı dışında bekledik — şaka bir konuyu iyi bilmeyen ancak yabancısı da olmayan kimselerce kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde — hayvanların işe yarayıp yaramayacakları görünüşlerinden belli olur ancak insanların kötü huylu olup olmadıkları dışarıdan anlaşılamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
insanın alacası içinde, hayvanın alacası dışında — hayvanın rengi dışındadır, bellidir ancak insanın ne düşündüğü, ne yapmak istediği kısacası içyüzü belli değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış saha — is., sp. 1) Spor takımlarının kendi sahaları dışında oynaması durumu, deplasman 2) Spor takımlarının kendi sahaları dışında oyun oynadıkları saha, deplasman Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
toplum dışı — sf. 1) Toplumun dışında kalan 2) is. Toplum kurallarına uymayan ve toplumun dışında kalan kimse O güzel kadın, bize toplum dışıların dramını yansıtmaktadır. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabancı dil — is. 1) Ana dilin dışında olan dillerden her biri 2) Ana dilin dışında öğrenilen uzmanlık dili … Çağatay Osmanlı Sözlük