-
1 dışarı
I s1) \dışarıda kar/yağmur yağıyor draußen schneit/regnet es\dışarıdan von draußen\dışarıda yemek yemek auswärts essen\dışarıdan gelmek von auswärts kommenII adv (\dışarıya) hinaus, nach draußen\dışarı atmak hinauswerfen (-e/-den zu/aus); ( yanmış gazı) ausstoßen\dışarı çıkmak hinausgehen\dışarı fırlamak herausspringen, hinausspringen\dışarı koşmak hinauslaufençık \dışarı! hinaus mit dir!ısıyı \dışarı iletmek die Wärme abstrahlenkapıdan \dışarı zur Tür hinauspencereden \dışarı bakmak zum Fenster hinausschauen -
2 dışarı
dışarı außen; draußen; hinaus-; nach draußen; Ausland n; Provinz f, Dorf n, Land n (Gegensatz Stadt);-i dışarı çıkarmak etwas (z.B. den Kopf) hinausstrecken ( pencereden zum Fenster);dışarı çıkmak weggehen; fam austreten;dışarı çık fam zieh ab!;-den dışarı çıkmamak fig im Rahmen (G) bleiben;dışarıda draußen;dışarıdan von außen; von draußen;dışarısı soğuk draußen ist es kalt;dışarıya nach draußen, hinaus;dışarıya gitmek in die Provinz ( oder aufs Land) gehen; ins Ausland fahren -
3 kapı
kapı Tür f; (groß) Tor n; MAR Luke f; fig (Verdienst)Quelle f, Hilfsquelle f; Möglichkeit f; Tricktrackspiel: Feld, in dem zwei Steine zusammentreffen;kapı açmak eine Tür einschlagen; (-den) ein Gespräch eröffnen (über A); etwas einleiten; einen Handel mit überzogenem Preis beginnen;kapı baca açık fig völlig ungeschützt;kapı dışarı! raus hier!;-i kapı dışarı etmek jemanden hinauswerfen, fam rausschmeißen;kapı duvar (vor) verschlossene(r) Tür (stehen);kapı dürbünü Türspion m;kapı gibi Person wie ein Schrank;kapı kapı dolaşmak von Tür zu Tür gehen;kapı karşı Tür an Tür;kapı komşusu Nachbar m, -in f nebenan;kapı mandalı Türklinke f; fig Nichtsnutz m;kapı yapmak fig den Boden bereiten; ein Haus besichtigen;kapıda unmittelbar bevorstehend;kapısı açık gastfreundlich;-in kapısını çalmak fig anklopfen bei;kapıya dayanmak fig Winter usw vor der Tür stehen; eine drohende Haltung annehmen -
4 atlamak
I vi1) springenaşağı(ya) \atlamak herunterspringen, hinunterspringen, nach unten springendışarı(ya) \atlamak herausspringen, hinausspringen, nach draußen springenpencereden \atlamak aus dem Fenster springenpencereden dışarı(ya) \atlamak aus dem Fenster herausspringenüçüncü kattan aşağı \atlamak vom dritten Stock hinunterspringen2) ( yüksekten) abspringenattan/paraşütle \atlamak vom Pferd/mit dem Fallschirm abspringenII vt1) auslassenhaber/satır \atlamak eine Nachricht/Zeile auslassen2) (sınıf \atlamak) überspringen -
5 kapı
kapı s1) Tür fbirini \kapı dışarı etmek ( fam) jdn hinauswerfenaçık \kapı bırakmak sich einen Ausweg offenhalten\kapıdan dışarı/içeri zur Tür hinaus/hineinaynı \kapıya çıkmak ( fig) auf dasselbe hinauslaufen, aufs [o auf das] Gleiche hinauslaufen2) (cennet \kapısı) Pforte f3) (garaj \kapısı) Tor nt -
6 kaçmak
kaçmak <- ar> (-den) flüchten (aus D; vor D); meiden A; entgehen D; laufen (aus D), entlaufen D; fam sich (heimlich) davonmachen; dahinsein; Dampf usw entweichen; (-e z.B. auf Einzelheiten A) eingehen; Farbe (-e z.B. ins Grüne) spielen; Feuchtigkeit usw eindringen (-e in A); Mühe scheuen; Strumpf Laufmaschen haben; -e zur List usw greifen; -e ins Auge kommen (z.B. Splitter); z.B. Teppich verrutschen (-e nach D); wirken, aussehen, z.B. garip kaçmak komisch wirken; Wort unfreundlich klingen;dışarı kaçmak hinauslaufen; -
7 sarkmak
sarkmak <- ar> herunterhängen, (heraus)hängen (-den aus); hängen (-e bis in, an A); sich entfernen, gehen (-e bis zu D);dışarı sarkmak sich hinauslehnen -
8 bakmak
vi1) beobachten (-e), betrachten (-e)bir şeye başka bir açıdan \bakmak etw aus einem anderen Blickwinkel betrachtenbirine göz ucuyla \bakmak jdn aus den Augenwinkeln beobachten2) ansehen (-e), anschauen (-e)birine anlamlı anlamlı \bakmak jdn bedeutsam anblickenbir şeye bitmiş gözüyle \bakmak etw als erledigt ansehenbirine ters/yan \bakmak ( fam) jdn schief/schräg ansehen3) sehen, schauen, blicken (-e auf) ( fam), guckenne bakıyorsun? ( fam) was guckst du?Boğaz'a/Haliç'e \bakmak auf den Bosporus/das Goldene Horn blickenpencereden dışarı \bakmak zum Fenster hinausschauen4) zusehen (-e dass)bir an önce eve gitmeye bakalım wir müssen zusehen, dass wir so schnell wie möglich nach Hause kommenerken gelmeye bak sieh zu, dass du früh kommst5) ( bilgi için) nachsehen (-e in), nachschauen (-e in)sözlüğe \bakmak im Wörterbuch nachschlagenbak bakalım, ... sieh mal nach, ob...her tarafa baktım ich habe überall nachgesehen6) Gesicht machenalık alık/aptal aptal \bakmak ein dämliches/dummes Gesicht machen7) ( beklemek) erwarten (-e)bir şeye dört gözle bakmak etw sehnsüchtig erwarten8) ( göz kulak olmak) aufpassen (-e auf)9) ( iaşe etmek) verpflegen (-e) -
9 çık
vi2) heraus; ( içeride olup da seslenmek) hinaus\çık dışarı! hinaus mit dir!; ( dışarıda olup da seslenmek) komm heraus!\çık paraları! heraus mit dem Geld!\çıkın gidin! heraus mit euch!3) absağa/sola \çık! ab nach rechts/links! -
10 çıkarmak
vtcebinden bir mendil çıkardı er nahm aus der Tasche ein Taschentuch heraus, er holte aus der Tasche ein Taschentuchbunun nereden geldiğini çıkaramadım ich habe nicht herausbekommen können, woher das kommtdoğru saydın mı? ben 15 çıkarıyorum hast du richtig gezählt? ich komme nur auf 153) ( diş) bekommen4) ( yasa) erlassen5) ( artırmak) erhöhenbir şeyi yüz katına \çıkarmak etw um das Hundertfache erhöhen9) ( sindirim yolundan dışarı atmak) ausscheidenayakkabılarını çıkardı er zog seine Schuhe aus12) ( sonunu getirmek) abschließen, zu Ende führensağ/sol \çıkarmak seine Rechte/Linke einsetzen15) birine dil \çıkarmak jdm die Zunge herausstrecken16) bir şeyi aklından [o kafasından] \çıkarmak sich etw aus dem Kopf schlagen -
11 çıkmak
I vi1) gehenauta/ava/karaya \çıkmak ins Aus/auf die Jagd/an Land gehendışarı \çıkmak ausgehenevden/odadan \çıkmak aus dem Haus/Zimmer gehen, das Haus/Zimmer verlassenodaya \çıkmak hinauf ins Zimmer gehen2) besteigen (-e)tahta \çıkmak den Thron besteigen3) ( binmek) steigen (-e auf)ağaca \çıkmak auf einen Baum steigen4) aynı kapıya \çıkmak ( fig) auf dasselbe hinauslaufen, aufs [o auf das] Gleiche hinauslaufenbu sokak nereye çıkar? wohin führt diese Straße?bu sokak meydana/parka çıkar diese Straße mündet auf den Platz/in den Parkbu yol kara yoluna çıkar dieser Weg mündet in die Landstraßeinsan içine \çıkmak unter Menschen gehen, sich unter Menschen mischenortaya \çıkmak ( fam) auf der Bildfläche erscheinen7) aufkommenhafif bir rüzgâr çıktı ein schwacher Wind ist aufgekommen8) yumurtadan \çıkmak ausschlüpfen9) ( boyası) abgehen10) kontrolden \çıkmak aus der Kontrolle geraten11) masraflar çıktıktan sonra abzüglich der Kosten, nach Abzug der Kosten12) entfallenbir şey birinin aklından \çıkmak etw entfällt einemon üç numaralı piyango biletine bir milyon çıktı auf die Losnummer dreizehn entfallen eine Million14) ( anlaşılmak) sich herausstellendoğru/yanlış \çıkmak sich als richtig/falsch herausstellen15) entstehenbundan size masraf çıkmaz es werden für Sie keine Kosten daraus entstehensenden başka bir kızla çıkmadım außer dir bin ich mit keinem anderen Mädchen ausgegangen17) harp/kavga \çıkmak Krieg/Streit ausbrechenkomadan \çıkmak aus dem Koma erwachendörtlüyü \çıkmak die Vier ausspielen -
12 dışarıya
\dışarıya atmak hinauswerfen (-e/-den zu/aus)\dışarıya bir göz atmak einen Blick hinauswerfenpencereden \dışarıya aus dem Fenster hinaus, zum Fenster hinaus -
13 hürya
alle auf einmal\hürya dışarı çıkmak sich hinausstürzen\hürya içeri girmek sich hineinstürzen -
14 ısı
ısı s1) a. phys Wärme f\ısıyı dışarı iletmek die Wärme abstrahlen2) (\ısı kalkanı) Hitze f3) Temperatur f -
15 iletmek
vt1) leiten, weiterleiten2) ( ulaştırmak) übermittelnbirine bir şey \iletmek jdm etw übermitteln, jdm etw zukommen lassenduyduklarını okurlara \iletmek das, was er erfahren hat, an die Leser weitergebenöğrenciyi arabayla eve \iletmek den Schüler mit dem Wagen nach Hause bringenısıyı dışarı \iletmek die Wärme abstrahlen -
16 paça
paça s1) Hosenbein ntbirini yaka \paça kapı dışarı etmek ( fam) jdn achtkantig hinauswerfen, jdn hochkant rauswerfen, jdn in hohem Bogen hinauswerfensuyu [o dereyi] görmeden \paçaları sıvamak ( fig) o ( fam) über ungelegte Eier gackern, ungelegte Eier begackern\paçayı kurtarmak ( fam) entkommen\paçaları sıvamak ( fig) ( kolları sıvamak) die Ärmel hochkrempeln\paçaları sıvamak ( fig) ( kolları sıvamak) die Ärmel hochkrempeln -
17 pencere
-
18 sakın
\sakın! bloß nicht!\sakın dışarı çıkma! geh bloß nicht hinaus!\sakın ha! weh!\sakın onu çalmış olmasın? er wird es doch nicht gar [o ganz] gestohlen haben?buralarda \sakın bir daha görünme lass dich bloß [o ja] nicht mehr hier sehen -
19 sarkmak
vi herunterhängen, herabhängenpencereden dışarı \sarkmak sich aus dem Fenster hinauslehnentavandan \sarkmak von der Decke herabhängen [o herunterhängen] -
20 tükürmek
I vi1) spuckenyere \tükürmek auf den Boden spuckenbirinin yüzüne \tükürmek jdm ins Gesicht spuckenağzına/içine \tükürmek auf etw/jdn spuckentükürdüğünü yalamak einen Rückzieher machenII vt1) spuckenkan \tükürmek Blut spuckenkiraz çekirdeklerini yere \tükürmek die Kirschkerne auf den Boden spucken2) ( ağzından dışarı vermek) ausspucken
- 1
- 2
См. также в других словарях:
dışarı — is. 1) Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı Dışarıda yağmur yağıyor. S. F. Abasıyanık 2) Kişinin konutundan ayrı olan yer Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı. A. İlhan 3) Yurt dışı Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışarı — is. Bayır, çöl, eşik. Dışarı baxmaq. – Qızıl Arslan Səba xanımın saraydan dışarı çıxdığı zaman heç kəsə bildirmədən həbsə alınmasını və edam edilməsini tapşırmışdı. M. S. O … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
dışarı atmak — 1) kovmak Nevin ikisini de köpekler gibi kapıdan dışarıya atabilirdi. S. F. Abasıyanık 2) zararlı bir maddeyi terleme, idrar vb. yollarla vücuttan çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışarı çıkmak — büyük abdest yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışarı vurmak — belli etmek, açıklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Popçular Dışarı — Infobox Album Name = Popçular Dışarı Type = Live Album Artist = Mezarkabul Released = 1998 Recorded = 1998 Genre = Heavy metal Length = Label = Raks Music Producer = Reviews = Last album = Anatolia (1997) This album = Popçular Dışarı (1998) Next… … Wikipedia
kapı dışarı etmek — kovmak, dışarı atmak Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok. M. İzgü … Çağatay Osmanlı Sözlük
dediğinden (dışarı) çıkmak — sözünü dinlememek Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözüm meclisten dışarı — konuşma arasında çirkin bir söz kullanmak gerektiğinde o sözden orada bulunanların alınmamasını belirtmek için söylenen bir söz Gülseren, sözüm meclisten dışarı, uygunsuz bir çift yakalamış bekçi, dedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
mart içeri, pire dışarı — tedirgin edici biri geldiğinde gitmeye kalkan kimseler için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak) — koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak Koştu koştu da dili bir karış sarktı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük