Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

bir+kimseyi

  • 1 es

    es s
    2. 1) mus Pause f
    2) ( fam)
    bir kimseyi/şeyi \es geçmek jdn/etw übergehen; ( boş vermek) jdn/etw links liegen lassen
    bir kimseyi/şeyi \es geçerek über jdn/etw hinweg
    o konuyu \es geçti er ließ das Thema weg [o aus]

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > es

  • 2 el

    el s
    1. 1) Hand f
    \el \ele Hand in Hand
    \el çırpmak in die Hände klatschen
    bir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellen
    bir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen
    \elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerben
    birini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnen
    bir şeyi \elde tutmak etw besitzen
    \elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben
    \elden çıkmak abhandenkommen
    bir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandeln
    birini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten
    \eli ayağı yatağa bağlı olmak ( fig) o ( fam) ans Bett gefesselt sein
    \eli dar(da) olmak ( fam) knapp bei Kasse sein
    \elim kolum bağlı ( fig) o ( fam) mir sind die Hände gebunden
    \elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür
    \elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen
    \elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    \elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!
    \elinden iyi iş gelmek geschickt sein
    bir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmen
    birinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen können
    bir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein
    \elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händen
    birinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]
    bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw
    \elini ayağını öpeyim ich flehe dich an
    birine \elini uzatmak jdm die Hand reichen
    bir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    birinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Hand
    çek \elini! Hände weg!
    sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand
    \elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbar
    bu \el das liegt auf der Hand
    2) ( güç) Macht f
    \elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    3) ( iskambilde)
    iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben
    2. s
    1) ( yabancı) Fremde(r) f(m)
    \el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein
    \el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken
    2) ( ülke) Land nt; ( yurt) Heimat f
    3) ( halk) Volk nt
    4) ( reg) ( aşiret) Volksstamm m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > el

  • 3 ciddi

    ciddi [dʒiddi:] adj
    1) ( şaka olmayan) ernsthaft, seriös; ( tehlike) ernstlich
    \ciddi bir teklif ein seriöses Angebot
    bir şeyi \ciddi demek etw ernst meinen
    bir kimseyi/şeyi \ciddiye almak jdn/etw ernst nehmen
    çok \ciddiyim ( fam) das ist mein voller Ernst
    2) ( ağırbaşlı) ernst, seriös
    3) ( hastalık) ernst

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ciddi

  • 4 kılmak

    kılmak <- ar>
    vt
    1) ( etmek, yapmak) tun, machen
    bir kimseyi mutlu \kılmak jdn glücklich machen
    bir şeyi şart \kılmak etw zur Bedingung machen
    2) bir şeyi hükümsüz \kılmak etw für ungültig erklären
    namaz \kılmak das Gebet verrichten

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kılmak

  • 5 gözlemek

    vt
    1) warten (auf)
    bir kimsenin/şeyin yolunu \gözlemek nach jdm/etw Ausschau halten
    2) beobachten, observieren
    bir kimseyi/şeyi \gözlemek nach jdm/etw spähen
    3) ( gizlice bakmak) bespitzeln, observieren, spähen (auf)
    4) ( korumak, kollamak) bewachen, überwachen
    5) ( incelemek) überprüfen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > gözlemek

  • 6 ön

    ön
    I s
    \öne almak ( bir kimseyi) vornehmen; ( bir şeyi) vorziehen, vorverlegen
    babasının \önünde sigara içmez vor seinem Vater raucht er nicht, in Anwesenheit seines Vaters raucht er nicht
    herkesin gözü \önünde vor aller Augen
    kapının/pencerenin \önünde durmak vor der Tür/dem Fenster stehen
    birinin \önüne kemik atmak ( fig) o ( fam) jdm etw in den Rachen werfen
    2) Vorderseite f
    II adj
    1) vordere(r, s)
    \ön tampon auto die vordere Stoßstange
    2) (\ön ad) Vor-; (\ön koltuk) Vorder-

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ön

  • 7 dikizlemek

    vt heimlich beobachten; ( gözetlemek) spähen (-i nach)
    bir kimseyi/şeyi \dikizlemek nach jdm/etw spähen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > dikizlemek

  • 8 dirseklemek

    vt
    bir kimseyi/şeyi \dirseklemek jdn/etw mit dem Ellbogen stoßen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > dirseklemek

  • 9 gök

    gök <- ğü> s
    Himmel m
    bir kimseyi/şeyi \göklere çıkarmak ( fig) jdn/etw in den Himmel heben, jdn/etw in den höchsten Tönen loben

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > gök

  • 10 gölge

    gölge s
    Schatten m
    \gölgede 35 derece 35 Grad im Schatten
    \gölgede kalmak im Schatten bleiben; ( fig) ein Schattendasein führen
    bir kimseyi/şeyi \gölgede bırakmak ( fig) jdn/etw in den Schatten stellen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > gölge

  • 11 içten

    I adj innig; ( yürekten) von Herzen, herzlich; ( samimi) intim, vertraut
    II adv innerlich
    bir kimseyi/şeyi \içten yıkmak jdn/etw innerlich zerstören

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > içten

  • 12 ram

    gebändigt
    bir kimseyi/şeyi \ram etmek jdn/etw bändigen; ( boyun eğdirmek) jdn/etw unterwerfen
    birini ( kendine) \ram etmek sich jds bemächtigen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ram

  • 13 tehlike

    Gefahr f
    \tehlikeye atılmak sich in Gefahr begeben
    bir kimseyi/şeyi \tehlikeye düşürmek jdn/etw gefährden

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > tehlike

  • 14 temsil

    temsil s
    1) Vertretung f, Repräsentation f
    bir kimseyi/şeyi \temsil etmek jdn/etw vertreten [o repräsentieren]
    2) theat Aufführung f

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > temsil

  • 15 yâd

    yâd s
    anma Gedenken nt
    bir kimseyi/şeyi \yâd etmek jds/einer Sache gedenken f

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > yâd

  • 16 yok

    yok
    I s <-u, -ğu> ohne pl
    1) Nichts nt
    bir kimseyi/şeyi \yok etmek jdn/etw vernichten [o beseitigen], jdn/etw verschwinden lassen
    \yok olmak fehlen; ( kaybolmak) verschwinden; ( varlığı sona ermek) nicht mehr existieren
    \yok pahasına (almak/satmak) für Nichts (kaufen/verkaufen)
    \yoktan var etmek/olmak aus dem Nichts erschaffen/entstehen
    bugün okulda \yoktu heute war er nicht in der Schule, heute hat er in der Schule gefehlt
    burada kimse \yok hier ist niemand
    hiç \yoktan ohne jeden Grund
    2) bu bıçağın sapı \yok dieses Messer hat keinen Griff, an diesem Messer fehlt der Griff
    üstünde av bıçağından başka silahı \yoktu außer einem Jagdmesser hatte er keine Waffe bei sich
    vaktim \yok ich habe keine Zeit
    sigara \yok Rauchen ist verboten
    II adv
    \yok canım! ( hayır) nichts da!; ( sahi mi) ach was!
    \yok oğlu \yok überhaupt nichts
    darılmaca \yok! nichts für ungut!
    ya hep ya \yok alles oder nichts
    III ( fam) nee; ( hayır) nein
    geldiler mi? — \yok, daha gelmediler sind sie gekommen? — nein, noch nicht

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > yok

  • 17 maruz

    maruz [ma:ru:z] adj
    1) betroffen (-e von)
    bir kimsenin insafına \maruz kalmak von jds Gnade abhängen, jdm (wehrlos) ausgeliefert sein
    bir şeye \maruz kalmak von etw betroffen sein, etw ausgesetzt sein
    bir şeyi/kimseyi tehlikeye \maruz bırakmak etw/jdn der Gefahr aussetzen
    \maruz şekilde in der dargelegten Weise

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > maruz

  • 18 takmak

    takmak <- ar>
    I vi
    1) einlegen (-e)
    üçüncü vitese \takmak den dritten Gang einlegen
    2) bir şeye dişini tırnağını \takmak ( fam) sich die Zähne an etw ausbeißen
    II vt
    1) anbringen, befestigen; ( dizgin) anziehen; ( emniyet kemeri) anschnallen; ( kemer, kelepçe) anlegen; ( kılıç) gürten; ( lastik) aufziehen; ( yüzük) anstecken
    bir çalgıya tel \takmak Saiten auf ein Instrument ziehen
    2) einsetzen (-e in)
    camı çerçeveye \takmak die Scheibe in den Rahmen einsetzen
    3) ( takı için) behängen (mit); ( kolye) umlegen; ( küpe) anlegen
    4) (ad, lakap) geben
    birine lakap \takmak jdm einen Spitznamen geben
    5) ( süngü) aufpflanzen
    6) ( gözlük) aufsetzen
    birine boynuz \takmak ( fig) o ( fam) jdm die Hörner aufsetzen
    7) (sl) ( borç bırakmak) schuldig bleiben
    kirayı \takmak die Miete nicht bezahlen
    8) ( fig) o ( fam)
    birine \takmak jdn auf dem Kieker haben
    9) ( fig) o ( fam)
    bir şeyi kafasına \takmak sich etw in den Kopf setzen
    10) (sl) ( sınavını başaramamak) durchfallen
    matematikten taktı er ist in Mathe(matik) durchgefallen
    11) tech, med implantieren
    12) birini peşine \takmak jdn in Schlepp [o ins Schlepptau] nehmen
    o hiç kimseyi takmaz dem sind alle schnuppe

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > takmak

  • 19 aşağılamak

    vt
    1) erniedrigen
    2) verachten
    bir şeyi/kimseyi \aşağılamak etw/jdn verachten

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > aşağılamak

  • 20 aşağısamak

    vt
    1) bir şeyi/kimseyi \aşağısamak etw/jdn gering schätzen
    2) ( hafifsemek) auf die leichte Schulter nehmen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > aşağısamak

См. также в других словарях:

  • bir şey sanmak — bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak Tüccar deyince biz de onu bir şey sandık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir fit bin büyü yerine geçer — bir kimseyi başkasına karşı kışkırtmak için ara bozacak bir söz, bin büyü kadar etkilidir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bula bula bunu (onu veya bir şeyi veya bir kimseyi) bulmak — 1) var olanların en değersizini seçmek 2) kötü bir şeye rastlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir pula satmak — (birini) bir kimseyi bir çıkar uğruna harcamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • adam adamı bir kez aldatır — bir kimse başka bir kimseyi ancak bir kez aldatabilir, ikinci kez aldatamaz anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözü ısırmak — (bir kimseyi) bir kimseyi tanıyacak gibi olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • FARZ — Bir kimseyi bir vazifeye tayin etmek veya maaş bağlamak. Bir kimsenin kendi nefsine âid iken başkasına hibe ettiği muayyen bir şey. (Bunun zıddı karz dır.) * Takdir veya beyan eylemek. * Bir şeyi delmek, gedik açmak. * Bir dâvaya mevzu ve rükün… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • VAKF — Bir kimseyi veya bir şeyi alıkoymak, durdurmak. Kımıldatmamak. * Hareketten fariğ olmak, imsak etmek. Hapsetmek. Aslâ satılmamak, başka şeye tebdil olunmamak şartı ile bir mülkü Allah yoluna vermek. Menfaatı hayır nevilerinden birisine âit olmak… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • yadigâr kalmak — bir olayı, bir kimseyi hatırlatan bir nesne, bir özellik bırakılmış olmak İçlerinde, babasının günlerinden yadigâr kalanlar birer birer göçmüş... H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gel demesi kolay ama git demesi güçtür — bir kimseyi işe almak, bir misafir çağırmak kolaydır ancak bir kimsenin işine son vermek, misafire git demek zordur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş edebilmek — (bir kimseyle veya bir şeyle) bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»