-
1 üstelik
1. subst Zugabe f2. adv als Zugabe; obendrein, (noch) dazu;üstelik de … mehr noch … -
2 üstelik
-
3 bile
2. 1) (de, da) auch, selbstgitse \bile selbst wenn er gehtönemli olmasa \bile auch wenn es nicht wichtig istyağmur yağacak olsa \bile auch wenn es regnen sollte2) ( dahi) sogarTürkçe roman \bile okuyor er liest sogar Romane auf Türkisch3) schondüşüncesi \bile beni hasta ediyor schon der Gedanke macht mich kranko gitti \bile er ist schon gegangen4) ( üstelik) obendreinbirbirleriyle konuşmadılar \bile sie haben nicht einmal miteinander gesprochen5) (noch) nicht einmal, kaumen küçük bir pişmanlık eseri \bile nicht einmal das geringste Anzeichen von Reueen ufak bir hatayı \bile affetmemek nicht einmal den kleinsten Fehler verzeihenüç saat \bile sürmedi es hat noch nicht einmal drei Stunden gedauert -
4 caba
-
5 hani
1. 1) wo ist denn...\hani kahve? wo ist denn der Kaffee?\hani ya kahve nerede kaldı? wo bleibt denn der Kaffee?2) weißt du noch,...3) doch\hani bana kitap getirecektin? du wolltest mir doch Bücher mitbringen4) \hani benim kim olduğumu bilmese wenn er nicht wüsste, wer ich bin
См. также в других словарях:
üstelik — zf., ği 1) Ayrıca, bir de, bundan başka Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum. A. Ş. Hisar 2) sf. Güçlü, kuvvetli, sağlam Benim sesim ondan daha üsteliktir! O. C. Kaygılı 3) is. Üste verilen şey, fark Saatimi bu kalemle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hele de — üstelik … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstek — üstelik, ziyadelik. I, 120 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
açıktan — zf. 1) Bir yerin uzağından 2) Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak 3) mec. Emek ve para harcamadan Üstelik açıktan yol harçlığı falan da veriyor bana. M. İzgü Birleşik Sözler açıktan açığa açıktan atama açıktan tayin Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
adli tatil — is., huk. Kanunda belirlenen durumların dışında, hiçbir adli işlemin yapılmadığı süre Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşmak — den, ar 1) Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz. F. R. Atay 2) i Süre geçmek, bitmek, sona ermek Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
başka — sf. 1) Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim. H. Taner 2) Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. H. E. Adıvar 3) e. Ayrıca,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bile — bağ. 1) Da, de, dahi Bir damlası bile deniz hakkında bize ilmî bir fikir vermeye yetişir. R. H. Karay 2) zf., esk. Birlikte 3) zf. Üstelik Konuşmadılar bile … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir çırpıda — zf. Çabucak Üstelik bunu bir çırpıda, beş kere değil, on kere değil, elli kere yapabileceğiz. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
caba — is. 1) Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey, bedava Bu mâni benden sana caba olsun. S. Birsel 2) zf. Fazla olarak, fazladan, üstelik Kilometre başına bilmem ne kadar litre benzin dağıtılmış, yağ da caba! S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük