-
1 üstelik
1. озвонч. -ğiдоба́вок, прида́ча2. озвонч. -ğibin lira da üstelik aldım — в прида́чу получи́л ещё и ты́сячу лир
к тому́ же, поми́мо того́, вдоба́вок3. озвонч. -ğiyedirdi, içerdi, üstelik para da verdi — он накорми́л, напои́л, вдоба́вок ещё и де́нег дал
[бо́лее] си́льныйbenim sesim ondan daha üsteliktir — мой го́лос гора́здо сильне́е его́ го́лоса
-
2 üstelik
(-ği)1.доба́вок, прида́чаüstelik almak — взять вприда́чу
2.вдоба́вок, сверх того́, сверх обусло́вленного, вприда́чу -
3 بعلاوه
üstelik -
4 üstecilik
озвонч. -ği; разг., см. üstelik
См. также в других словарях:
üstelik — zf., ği 1) Ayrıca, bir de, bundan başka Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum. A. Ş. Hisar 2) sf. Güçlü, kuvvetli, sağlam Benim sesim ondan daha üsteliktir! O. C. Kaygılı 3) is. Üste verilen şey, fark Saatimi bu kalemle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hele de — üstelik … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstek — üstelik, ziyadelik. I, 120 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
açıktan — zf. 1) Bir yerin uzağından 2) Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak 3) mec. Emek ve para harcamadan Üstelik açıktan yol harçlığı falan da veriyor bana. M. İzgü Birleşik Sözler açıktan açığa açıktan atama açıktan tayin Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
adli tatil — is., huk. Kanunda belirlenen durumların dışında, hiçbir adli işlemin yapılmadığı süre Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşmak — den, ar 1) Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz. F. R. Atay 2) i Süre geçmek, bitmek, sona ermek Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
başka — sf. 1) Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim. H. Taner 2) Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. H. E. Adıvar 3) e. Ayrıca,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bile — bağ. 1) Da, de, dahi Bir damlası bile deniz hakkında bize ilmî bir fikir vermeye yetişir. R. H. Karay 2) zf., esk. Birlikte 3) zf. Üstelik Konuşmadılar bile … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir çırpıda — zf. Çabucak Üstelik bunu bir çırpıda, beş kere değil, on kere değil, elli kere yapabileceğiz. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
caba — is. 1) Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey, bedava Bu mâni benden sana caba olsun. S. Birsel 2) zf. Fazla olarak, fazladan, üstelik Kilometre başına bilmem ne kadar litre benzin dağıtılmış, yağ da caba! S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük