-
41 arduousness
-
42 hardship
n. zorluk, güçlük, sıkıntı, cefa, yokluk, yoksulluk* * *sıkıntı* * *noun ((something which causes) pain, suffering etc: a life full of hardship.) zorluk -
43 schwer
schwer beladen yükü ağır, çok yüklü;schwer beleidigt fena halde gücenmiş;schwer erziehbar eğitimi güç, sorunlu;schwer fallen ağır/zor gelmek (D -e);es schwer haben zorluk(lar) içinde olmak;es fällt ihr schwer zu … … yapmak ona çok ağır/zor geliyor;schwer machen: jemandem etwas schwer machen b-ne bş-de zorluk çıkarmak;jemandem das Leben schwer machen b-ne hayatı zehir etmek;schwer nehmen zor tarafından almak, önemsemek;sich schwer tun mit -de zorlanmak;schwer bewaffnet tepeden tırnağa silahlı;schwer verdaulich sindirimi/hazmı zor, ağır;schwer verletzt ağır yaralı;schwer verständlich zor anlaşılır;100 Gramm schwer sein 100 gram ağırlığında olmak, 100 gram çekmek/gelmek;schwer zu bekommen fam temini güç;schwer zu sagen söylemesi güç;schwer zu verstehen anlaşılması güç;schwere Zeiten sıkıntılı dönem sg;schweren Herzens üzüle üzüle2. adv: schwer arbeiten ağır çalışmak -
44 Schwierigkeit
Schwierigkeit f <Schwierigkeit; Schwierigkeiten> zorluk, güçlük;(jemandem) Schwierigkeiten machen (b-ne) güçlük çıkarmak;in Schwierigkeiten geraten zora düşmek;Schwierigkeiten haben, etwas zu tun bş-i yapmakta güçlük/zorluk çekmek -
45 Anstand
keinen \Anstand haben görgüsü [o terbiyesi] olmamakes hat keinen \Anstand gegeben zorluk çıkmadı -
46 anstandslos
zorluk çıkmadan, zorluk çıkarmadan -
47 إحالة
إِحَالَة1. imkânsızlıkAnlamı: imkânsız olma durumu2. olanaksızlıkAnlamı: olanaksız olma durumu3. güçlükAnlamı: güç olan bir şeyin niteliği, zorluk4. olmazlıkAnlamı: omazlı olan şey5. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük -
48 استحالة
اِسْتِحَالَة1. şekil değişimiAnlamı: biçim değişimi2. olanaksızlıkAnlamı: olanaksız olma durumu3. güçlükAnlamı: güç olan bir şeyin niteliği, zorluk4. başkalaşımAnlamı: biçim değiştirmek, istihale etmek5. metamorfozAnlamı: başkalaşma6. başkalaşmakAnlamı: biçim değiştirmek, istihale etmek7. başkalaşmaAnlamı: biçim değiştirmek, istihale etmek8. olmazlıkAnlamı: omazlı olan şey9. zorAnlamı: sıkıntı, güçlük, rahatsızlık10. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük -
49 امتناع
اِمْتِناع1. güçlükAnlamı: güç olan bir şeyin niteliği, zorluk2. zorAnlamı: sıkıntı, güçlük, rahatsızlık3. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük -
50 تعذر
تَعَذُّر1. güçlükAnlamı: güç olan bir şeyin niteliği, zorluk2. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük -
51 تمنع
تَمَنُّع1. güçlükAnlamı: güç olan bir şeyin niteliği, zorluk2. zorAnlamı: sıkıntı, güçlük, rahatsızlık3. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük -
52 صعوبة
صُعُوبَة1. olanaksızlıkAnlamı: olanaksız olma durumu2. güçlükAnlamı: güç olan bir şeyin niteliği, zorluk3. olmazlıkAnlamı: omazlı olan şey4. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük -
53 مشكلة
مُشْكِلَة1. kör düğüm2. muammalıAnlamı: bilmeceli, muamma dolu3. gaileAnlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü4. muammaAnlamı: bilmece5. meseleAnlamı: sorun6. külfetAnlamı: sıkıntılı zorluk, yorgunluk7. gizemAnlamı: aklın erişmediği, açıklamayan şey8. sorunAnlamı: mesele, problem9. problem10. zorlukAnlamı: sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük11. bilmeceAnlamı: bir şeyin adını anmadan üstü kapalı söyleyerek ne olduğunu dinleyici veya okuyucuya bırakmak -
54 новый
1) врз yeniно́вый дом — yeni ev
но́вое поколе́ние — yeni kuşak
нача́ть но́вую жизнь — yeni hayata başlamak
возни́кла но́вая тру́дность — ikinci bir zorluk çıktı
2) ( современный) çağdaşно́вая литерату́ра — çağdaş yazın / edebiyat
3) (но́вое) → сущ., с yeni (bir şey)борьба́ но́вого со ста́рым — yeninin eski ile mücadelesi
но́вое в испо́льзовании а́томной эне́ргии — atom enerjisinin kullanılmasında yeni gelişmeler
в э́том / тут ничего́ но́вого нет — bunda yeni bir şey yok
э́то предложе́ние не соде́ржит ничего́ но́вого — bu öneri hiç bir yenilik içermiyor
что но́вого? — ne var ne yok?
что у вас но́вого? — sizde ne var ne yok?
-
55 при
1) (около, возле) yanındaстолб при доро́ге — yolun yanındaki direk
при ста́нции — istasyona yakın
би́тва при Бородине́ — Borodino yakınlarında yapılan meydan savaşı
2) (непосредственно относящийся к чему-л.) bağlıгара́ж при до́ме — apartmana / eve bağlı garaj
рестора́на при гости́нице нет — otelin lokantası yoktur
при жи́зни Пу́шкина — Puşkin hayatta iken
при разрабо́тке пла́на — plan hazırlanırken
испы́тывать тру́дность при глота́нии — yutkunmada zorluk çekmek
при капитали́зме — kapitalizmde, kapitalizm koşullarında
при заключе́нии соглаше́ния — anlaşma yapılırken
при перево́зке я́дерного то́плива — nükleer yakıt taşınırken
прису́тствовать при о́быске — aramada / arama yapılırken bulunmak
при рокиро́вке — шахм. rok yapılırken
4) (в присутствии кого-л.) yanında, huzurundaпри отце́ он не ска́жет — babasının yanında söylemez
при посторо́нних / чужи́х — elin yanında
5) (при указании на обстановку, обстоятельства)...da; ileпри определённой температу́ре — belirli ısıda
при дневно́м све́те — gün ışığında
при пе́рвом же дожде́ — ilk yağmurla
что обнару́жено при раско́пках? — kazılardan neler çıktı?
сади́ться при сти́рке (о тканях) — yıkanınca çekmek
при ка́ждом удо́бном слу́чае — her fırsat düştükçe fırsat buldukça
при одно́м воздержа́вшемся (о тканях, о голосовании) — bir çekimser oya karşı
при отсу́тствии э́тих усло́вий — bu koşullar olmadan
при нали́чии необходи́мых усло́вий — gereken koşulların varlığı halinde
6) ( с собой) üzerindeобнару́женные при них докуме́нты — onların üzerinde bulunmuş belgeler
••при подде́ржке масс — yığın desteğiyle
при всех его́ зна́ниях — her ne kadar bilgili ise de
-
56 a hard time (of it)
(trouble, difficulty, worry etc: The audience gave the speaker a hard time of it at the meeting; The speaker had a hard time (of it) trying to make himself heard.) zorluk, güçlük -
57 a hard time (of it)
(trouble, difficulty, worry etc: The audience gave the speaker a hard time of it at the meeting; The speaker had a hard time (of it) trying to make himself heard.) zorluk, güçlük -
58 adversity
n. sıkıntı, zorluk, güçlük, şanssızlık* * *1. güçlük 2. zıtlık* * *noun (misfortune or hardship.) aksilik, talihsizlik -
59 awkward
adj. sakar, beceriksiz, aksi; zorluk çıkaran, garip; kullanışsız, ters* * *beceriksiz* * *['o:kwəd]1) (not graceful or elegant: an awkward movement.) hantal, kaba2) (difficult or causing difficulty, embarrassment etc: an awkward question; an awkward silence; His cut is in an awkward place.) can sıkıcı, zor, uygunsuz, biçimsiz•- awkwardness -
60 complexity
n. güçlük, zorluk, karışıklık, karmaşa* * *karmaşıklık* * *[kəm'pleksəti]1) (the quality of being complex.) karmaşıklık2) (something complex.) karmaşık şey
См. также в других словарях:
zorluk — is., ğu Sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük Seyfi, zorluk karşısında kalırsa birini yakalayıp silah atmadan buraya dönecek. S. Kocagöz Birleşik Sözler geçim zorluğu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller zorluk çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorluk çıkarmak — bir şeyin yapılmasını engellemek için çeşitli sorunlar yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
müşkülat çekmek — zorluk, güçlük içinde kalmak Görüyorsunuz ki cevap vermekte müşkülat çekiyorsunuz. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıntı çekmek — zorluk veya yoksulluk içinde yaşamak İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
HUTUB — Zorluk, güçlük. * (Hatb. C.) İşler, maslahatlar. Mes eleler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SAYLEM — Zorluk, meşakkat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SUUBET — Zorluk, güçlük … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
USRET — Zorluk, güçlük. Darlık, sıkıntı. İşlemezlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Ottoman Turkish language — Ottoman Turkish لسان عثمانى lisân ı Osmânî Spoken in Ottoman Empire … Wikipedia
Altosmanisch — Osmanisch (لسان عثمانى,lisân ı Osmânî) Gesprochen in Osmanisches Reich Linguistische Klassifikation Turksprachen Oghusische Sprachen Osmanisch … Deutsch Wikipedia
Altosmanische Sprache — Osmanisch (لسان عثمانى,lisân ı Osmânî) Gesprochen in Osmanisches Reich Linguistische Klassifikation Turksprachen Oghusische Sprachen Osmanisch … Deutsch Wikipedia