-
61 turn out
tersyüz etmek, tersini çevirmek, içini dışına çevirmek, boşaltmak, dışarı çıkarmak, kovmak, yataktan kaldırmak, söndürmek, kapamak, yapmak, üretmek, meydana getirmek, yetiştirmek, donatmak, giydirmek, toplamak, sıraya dizmek, otlamaya çıkarmak, toplanmak, sıraya dizilmek, dışa dönmek, hazır bulunmak, yataktan kalkmak, haline gelmek, olup çıkmak, sonuçlanmak* * *kapat* * *1) (to send away; to make (someone) leave.) göndermek; kovmak2) (to make or produce: The factory turns out ten finished articles an hour.) üretmek, yapmak3) (to empty or clear: I turned out the cupboard.) boşaltmak, temizlemek4) ((of a crowd) to come out; to get together for a (public) meeting, celebration etc: A large crowd turned out to see the procession.) katılmak, iştirak etmek5) (to turn off: Turn out the light!) kapamak, söndürmek6) (to happen or prove to be: He turned out to be right; It turned out that he was right.) sonunda... olmak, çıkmak -
62 drag up
araştırmak, kurcalamak, açığa çıkarmak, iyi terbiye etmemek, gelişigüzel yetiştirmek* * *abart -
63 hybridize
v. melezlemek, melez üretmek, melez olarak yetiştirmek* * *melezleştir -
64 cocker up
üzerine titreyerek büyütmek, özenle yetiştirmek, bolluk içinde büyütmek -
65 have green fingers
iyi çiçek yetiştirmek -
66 have green thumb
iyi çiçek yetiştirmek -
67 rush smb. to the hospital
v. hastaneye yetiştirmek -
68 cocker up
üzerine titreyerek büyütmek, özenle yetiştirmek, bolluk içinde büyütmek -
69 have green fingers
iyi çiçek yetiştirmek -
70 have green thumb
iyi çiçek yetiştirmek -
71 rush smb. to the hospital
v. hastaneye yetiştirmek -
72 أتم
bitirmek; bütünlemek; kotarmak; neticelendirmek; tamamlamak; tümlemek; yetiştirmek -
73 أسمع
duyurmak; yetiştirmek -
74 أشعر
kıllı; yetiştirmek -
75 أكمل
bitirmek; bütünlemek; kotarmak; tümlemek; yetiştirmek -
76 أنتج
yapmak; yetiştirmek -
77 أوصل
iletmek; yetiştirmek -
78 anbauen
(an A -e) eklemek, bitiştirmek -
79 erziehen
-
80 großziehen
großziehen v/t <unreg, -ge-, h> büyütmek, yetiştirmek
См. также в других словарях:
yetiştirmek — i, e 1) Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak 2) Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim. 3) Birini gerekli bir iş için tam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf yetiştirmek — birinin söylediklerine olur olmaz karşılık vermek, çene yarıştırmaya kalkmak Evin hanımı sokaktan geçene laf yetiştirmek için vakit yitirmemeli. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz yetiştirmek — 1) laf yetiştirmek Kadın, kocasına söz yetiştirmeyi bıraktı, konuk kadına baktı. B. Günel 2) birinin söylediğini başkasına götürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakırtı yetiştirmek — bir söze karşılık vermekte gecikmemek Birbirine lakırtı yetiştirmeye, cevap bulmaya çalışıyorlar . M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk yetiştirmek — çocuğu topluma yararlı bir duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEEDDİ — Yetiştirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çırıtman — yetiştirmek, yetiştirecek kişi … Beypazari ağzindan sözcükler
yetirmek — yetiştirmek, denk getirmek … Beypazari ağzindan sözcükler
yetirmek — i, e, hlk. 1) Bitirmek, tamamlamak 2) Besleyip büyütmek, yetiştirmek 3) Yetiştirmek, idare etmek Parayı yetirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TENMİYE — (Nemâ. dan) Büyütmek. Yetiştirmek. Artırmak. Bereketlenmek. * Fesad veren haber yetiştirmek. * Ateş içine odun atmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
acemi ocağı — is., tar. Osmanlı ordusuna kapı kulu eri yetiştirmek için kurulan okul … Çağatay Osmanlı Sözlük