-
1 закладывать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > закладывать
-
2 располагаться
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > располагаться
-
3 водворять
yerleştirmek; iade etmek* * *несов.; сов. - водвори́ть1) yerleştirmekводворя́ть что-л. на своё / пре́жнее ме́сто — (yerli) yerine koymak
2) ( устанавливать) iade etmek -
4 вселять
yerleştirmek; vermek (korku/umut)* * *несов.; сов. - всели́ть1) yerleştirmek2) перен. vermekвселя́ть наде́жду — umut vermek
вселя́ть страх — yüreğine korku salmak
-
5 дислоцировать
-
6 уставлять
yerleştirmek,doldurmak* * *несов.; сов. - уста́вить1) (разместить, расположить) koymak, yerleştirmek2) doldurmakуста́вить по́лку кни́гами — rafı kitapla / kitaplarla doldurmak
весь стол был уста́влен я́ствами — masa lebalep yemeklerle dolmuştu
-
7 прокладывать
yerleştirmek, sermekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > прокладывать
-
8 размещать
yerleştirmek, koymakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > размещать
-
9 располагать
yerleştirmek, koymak, sıralamakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > располагать
-
10 расположить
yerleştirmek, koymakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > расположить
-
11 закладывать
koymak,yerleştirmek; temelini atmak; rehine koymak* * *несов.; сов. - заложи́ть1) koymak; yerleştirmekзакла́дывать ми́ны — mayın yerleştirmek / koymak
заложи́ть ру́ки за́ спину — ellerini arkasında kavuşturmak
2) разг. ( засовывать) sokmak3) (здание и т. п.) temelini atmakзаложи́ть кора́бль — omurgayı kızağa koymak
зало́жен но́вый го́род — yeni bir kentin temelleri atıldı
закла́дывать брешь камня́ми — gediği taş doldurup kapamak
5) уст. (запрягать лошадь, экипаж) koşmak6) ( отдавать в залог) rehine koymak ( вещи); rehin etmek; ipotek etmek ( недвижимость)у него́ дом зало́жен — evi isteklidir
••заложи́ть осно́ву чего-л. — bir şeyin temelini atmak
-
12 устраивать
kurmak; düzenlemek; tertiplemek; düzene koymak; yerleştirmek* * *несов.; сов. - устро́ить1) kurmak, yapmak2) düzenlemekустро́ить вы́ставку — bir sergi düzenlemek
устро́ить обе́д — yemek vermek
3) tezgahlamak; tertiplemekустра́ивать полити́ческие уби́йства — siyasi cinayetler tezgahlamak
4) (скандал, сцену) çıkarmak5) düzenlemek, düzene koymakустро́ить свои́ дела́ — işlerini yoluna koymak
6) yerleştirmekустро́ить кого-л. на рабо́ту — birini işe yerleştirmek
7) sağlamakя вам устро́ю встре́чу с ним — sizin onunla görüşmenizi sağlarım
он устро́ил нам два биле́та — разг. bize iki bilet sağladı
устро́ить кому-л. побе́г — разг. birinin kaçmasını sağlamak
ему́ устро́или торже́ственную встре́чу — ona bir karşılama töreni yaptılar
8) işine gelmek; hesabına gelmekэ́то вас устро́ит? — bu, işinize gelir mi / yarar mı?
его́ устро́ит и ничья́ — ona beraberlik de yarar
-
13 вкладывать
koymak,yerleştirmek; yatırmak* * *1) koymak, yerleştirmek2) перен. vermekвкла́дывать мно́го труда́ во что-л. — bir şeye çok emek vermek
3) (деньги, капитал) yatırmak -
14 пристраивать
несов.; сов. - пристро́ить1) ( к зданию) ilave etmek2) (помещать куда-л.) koymak, yerleştirmek3) (на работу и т. п.) yerleştirmek; kapılandırmak; birinin yanına koymak -
15 взгромождать
несов.; сов. - взгромозди́ть, разг.kaldırıp koymak / yerleştirmek -
16 вставлять
çerçevelemek* * *несов.; сов. - вста́витьtakmak; çerçevelemek (в раму, рамку)вставля́ть ка́мень в опра́ву — taşı yüzüğün kaşına oturtmak
вставля́ть стекла — camlatmak, camlar takmak
вставля́ть лист бума́ги в маши́нку — kağıdı makineye takmak
вста́вить ключ (в замо́чную сква́жину) — anahtarı deliğe yerleştirmek
вста́вить себе́ зу́бы — takma diş yaptırmak
-
17 определять
несов.; сов. - определи́ть1) врз belirlemek, tayin etmek; teşhis etmekопредели́ть свою́ пози́цию — tutumunu belirlemek
определи́ть судьбу́ кого-чего-л. — kaderini belirlemek
определи́ть задачу́ / цель — hedefi tesbit etmek
определить вы́держку кого-чего-л. — фото pozu kararlaştırmak
день мы ещё не определи́ли — gününü daha kesmedik
2) ( давать характеристику) tanımlamak3) уст., прост. yerleştirmekопредели́ть ребёнка в шко́лу — çocuğu okula yazdırmak
-
18 подсаживать
несов.; сов. - подсади́ть1) (на лошадь, в вагон и т. п.) binmesine yardım etmek2) разг. (сажать к кому-л.) yanına oturtmak; yerleştirmek3) (брать на телегу и т. п.) yer vermek, almak4) ( о растениях) (daha da) dikmek; ekmekподсади́ть пять дере́вьев — beş ağaç daha dikmek
-
19 подставлять
несов.; сов. - подста́вить1) (подо что-л.) altına koymak / yerleştirmek2) ( придвигать) çekmekк на́шему сто́лику подста́вили еще оди́н — masamıza bir masa daha eklediler
официа́нт подста́вил ей стул — garson oturacağı sandalyeyi altına sürdü
3) vermek; uzatmakподставля́ть кому-л. плечо́ — birine omuz vermek
подставля́ть щёку — yanağını uzatmak
4) ( лишать всякой защиты) açık / savunmasız bırakmak5) ( заменять чем-либо) yerine koymak••подста́вить но́жку кому-л. — birine çelme takmak; перен. birinin ayağının altına karpuz kabuğu koymak
-
20 помещать
несов.; сов. - помести́ть1) koymakпомеща́ть кни́ги на по́лку — kitapları rafa koymak
помеща́ть стихи́ в журна́ле — şiirleri dergiye koymak
2) yerleştirmek; almakих помеща́ют в гости́ницу — onları otele yerleştiriyorlar
его́ помести́ли в кислоро́дную пала́тку — onu oksijen çadırına aldılar
3) (деньги, сбережения и т. п.) yatırmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yerleştirmek — e 1) Yerleşmesini sağlamak 2) Yerine koymak Dışarıdaki pencereden veriyor, bu da raflara yerleştiriyor. M. Ş. Esendal 3) mec. Tokat, şamar vurmak Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu. P. Safa 4) mec. Söz veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihnine yerleştirmek — (bir şeyi) unutulmayacak biçimde aklında tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSKÂN — Yerleştirmek. Bir yeri mesken yapıp oturmak. * Sâkin … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
döşemek — i 1) Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak 2) Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek Yufkayı tepsiye döşedi. Salona halı döşedik. 3) Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gömmek — i, e, er 1) Yerin altına koyarak üstünü toprakla örtmek 2) Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek Kızı artık uyuduğu yere temelli gömmeye hazırlanıyordu. O. C. Kaygılı 3) i Bir cenazeyi kaldırmak Onu bugün gömdük. 4) i Birinin cenaze… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koymak — i, e, ar 1) Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek Öteki elini doktorun omzuna koydu. S. F. Abasıyanık 2) Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak Bu işe kimi koyacağız? 3) Bırakmak İçeri kimseyi koymuyorlar. 4) Katmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşoz — is., den., Rum. Ahşap gemilerin omurgalarının uzunluğunca ve iki yanında borda kaplamalarının en dar yüzünü yerleştirmek için açılan keskin, sivri köşeli yuva … Çağatay Osmanlı Sözlük
basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bindirmek — i, e 1) Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak Kadınlar çocuklarını bayram yerinde bir salıncağa, bir atlıkarıncaya bindirmişlerdi. O. C. Kaygılı 2) e Taşıt, ön tarafından başka bir taşıta… … Çağatay Osmanlı Sözlük
contalamak — i, e Conta koymak veya yerleştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… … Çağatay Osmanlı Sözlük