-
1 заручаться
sağlamak* * *несов.; сов. - заручи́тьсязаруча́ться подде́ржкой кого-л. — birinin desteğini sağlamak / kazanmak
заручи́ться согла́сием кого-л. — birinin onayını almak
-
2 обеспечивать
sağlamak, temin etmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > обеспечивать
-
3 добиться
elde etmek,sağlamak,ulaşmak* * *сов.elde etmek; sağlamak; ulaşmakдоби́ться ро́ста произво́дства — üretimin artmasını sağlamak
доби́ться побе́ды — zafere ulaşmak; zaferi elde etmek
доби́ться избра́ния кого-л. на пост дире́ктора — birini müdür seçtirmek
доби́ться успе́ха — başarıya ulaşmak
в э́том он не доби́лся успе́ха — bunda başarı sağlayamadı / başarılı olamadı
доби́ться освобожде́ния кого-л. — birini serbest bıraktırabilmek
он доби́лся отме́ны реше́ния — kararı iptal ettirebildi
страна́ доби́лась незави́симости — ülke bağımsızlığını elde etti
-
4 обеспечивать
несов.; сов. - обеспе́чить, врзsağlamak; güvencelemek, garantileme; güvence altına almak ( гарантировать)обеспе́чивать свою́ семью́ — ailesinin geçimini sağlamak
обеспе́чивать успе́х — başarı kazanılmasını sağlamak
обеспе́чить безопа́сность свои́х грани́ц — sınırlarını güvenlik altına almak
страна́ сама́ обеспе́чивает себя́ ча́ем — ülke çay ihtiyacını dahilden karşılar
кома́нда уже́ обеспе́чила себе́ побе́ду — спорт. takım galibiyetini garantilemiş bulunuyor
-
5 предоставлять
предоставля́ть кому-л. о́тпуск — izin vermek
предоставля́ть кому-л. бо́льшие права́ — daha geniş haklar tanımak
предоставля́ть зе́млю малоземе́льным крестья́нам — az topraklı köylülere toprak vermek / sağlamak
предоставля́ть кому-л. дополни́тельные льго́ты — ek kolaylıklar sağlamak
в его́ распоряже́ние предоста́влена маши́на — emrine bir araba verildi
така́я возмо́жность ему́ предоста́влена — kendisine bu olanak sağlanmıştır
2) bırakmakпредоста́вьте э́то де́ло мне — bu işi bana bırakın
предоста́вим сло́во самому́ а́втору — sözü yazarın kendisine bırakalım
••предоста́вить кого-л. самому́ себе́ — kendi haline bırakmak
-
6 снабжать
несов.; сов. - снабди́ть, в соч.sağlamak, vermekснабди́ть уезжа́ющих деньга́ми и проду́ктами — gideceklere para ve azık vermek / sağlamak
снабжа́ть заво́д сырьём — fabrikaya hammadde sağlamak / yetiştirmek
снабди́ть стано́к дистанцио́нным управле́нием — tezgahı uzaktan kumanda aygıtlarıyla donatmak
-
7 обеспечиваться
несов.; сов. - обеспе́читься(kendi) ihtiyacını sağlamak; kendine... sağlamak -
8 приносить
несов.; сов. - принести́1) врз getirmek; vermekпринеси́ дров — odun getir
приноси́ть дохо́д — gelir getirmek / sağlamak
э́то принесло́ нам побе́ду — bu bize zafer getirdi
он не принёс свое́й кома́нде ни еди́ного очка́ — takımına bir puan olsun getiremedi
он принёс кома́нде два очка́ — takıma iki puan sağladı
ринг принёс ему́ сла́ву — ring ona şöhret sağladı / kazandırdı
э́тот прыжо́к принёс ему́ второ́е ме́сто — bu atlayış ona ikinciliği kazandırdı
приноси́ть пользу — yarar vermek / sağlamak, yararı dokunmak
э́то большо́й по́льзы не принесёт — bu fazla bir yarar sağlamaz
э́то прино́сит бо́льше вреда́, чем по́льзы — bu, yarardan çok zarar verir
я́блоня не принесла́ плодо́в — elma ağacı meyva vermedi
любо́вь не принесла́ ей сча́стья — aşk ona mutluluk getirmedi
2) ( родить - о животном) doğurmak••приноси́ть благода́рность кому-л. — teşekkürlerini sunmak
-
9 устраивать
kurmak; düzenlemek; tertiplemek; düzene koymak; yerleştirmek* * *несов.; сов. - устро́ить1) kurmak, yapmak2) düzenlemekустро́ить вы́ставку — bir sergi düzenlemek
устро́ить обе́д — yemek vermek
3) tezgahlamak; tertiplemekустра́ивать полити́ческие уби́йства — siyasi cinayetler tezgahlamak
4) (скандал, сцену) çıkarmak5) düzenlemek, düzene koymakустро́ить свои́ дела́ — işlerini yoluna koymak
6) yerleştirmekустро́ить кого-л. на рабо́ту — birini işe yerleştirmek
7) sağlamakя вам устро́ю встре́чу с ним — sizin onunla görüşmenizi sağlarım
он устро́ил нам два биле́та — разг. bize iki bilet sağladı
устро́ить кому-л. побе́г — разг. birinin kaçmasını sağlamak
ему́ устро́или торже́ственную встре́чу — ona bir karşılama töreni yaptılar
8) işine gelmek; hesabına gelmekэ́то вас устро́ит? — bu, işinize gelir mi / yarar mı?
его́ устро́ит и ничья́ — ona beraberlik de yarar
-
10 экипировать
-
11 восстанавливать
yeniden kurmak,onarmak,restore etmek; yeniden canlandırmak* * *несов.; сов. - восстанови́ть1) yeniden kurmak; onarmak, restore etmek ( реставрировать); yeniden kazandırmak, yeniden kavuşturmak, geri vermek, iade etmek ( утраченное)восстана́вливать разру́шенный го́род — tahrip edilen kenti yeniden kurmak
движе́ние на э́той ли́нии / трассе восстано́влено — bu hat yeniden trafiğe açıldı
восстанови́ть (пре́жнее) положе́ние — durumu eski haline getirmek
восстана́вливать контро́ль над чем-л. — bir şeyi yeniden denetim altına almak
восстана́вливать свою былу́ю мощь — eski kudretini yeniden kazanmak
восстана́вливать (общественный) поря́док — asayişi yeniden sağlamak / iade etmek
восстана́вливать здоро́вье кому-л. — birini sağlığa kavuşturmak
зако́н бу́дет восстано́влен — yasa yeniden yürürlüğe girecek
2) перен. (в памяти и т. п.) yeniden canlandırmakвосстана́вливать что-л. в па́мяти — zihinde yeniden canlandırmak
восстана́вливать в па́ртии — yeniden partiye almak
восстана́вливать кого-л. на рабо́те — yeniden işe almak
восстана́вливать кого-л. в до́лжности — yeniden göreve almak
восстана́вливать кого-л. в права́х — birine haklarını iade etmek
4) (враждебно настраивать против кого-чего-л.) düşmanca bir tutum aldırmak -
12 восстановление
yeniden kurma,onarım* * *с1) yeniden kurma; onarım ( реставрация)с це́лью восстановле́ния ми́ра в э́том регио́не — bu bölgede barışın tekrar geri gelmesini sağlamak amacıyla
восстановле́ние дипломатических отноше́ний — diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması
восстановле́ние произведе́ний иску́сства — sanat yapıtlarının onarımı / onarılması
восстановле́ние ры́бных запа́сов — balık saklarının yenilenmesi
2) yeniden alma; iadeвосстановле́ние в права́х — hakların iadesi
восстановле́ние его на рабо́те — onun yeniden işe alınması
-
13 втягивать
içeri çekmek; sürüklemek (bir şeye/işe),bulaştırmak (bir işe)* * *несов.; сов. - втяну́ть1) (içeri) çekmek (внутрь чего-л.); (çeke çeke) kaldırmak ( наверх)втяну́ть го́лову в пле́чи — boynunu (omuzlarının) içine çekmek
3) перен., разг. sürüklemek; bulaştırmak ( впутывать)втя́гивать в войну́ — savaşa sürüklemek
втя́гивать кого-л. в рабо́ту — işe katılmasını sağlamak
-
14 выхаживать
iyileştirmek; yetiştirmek* * *несов.; сов. - вы́ходить1) ( больного) (özenle bakarak) iyileşmesini sağlamak2) ( выращивать) (özen göstererek) yetiştirmek -
15 двойной
çifte,çift,ikili* * *врзçifte; çift; ikiliдвойны́е две́ри — çifte kapı
двойно́й гнёт — çifte baskı
двойна́я зада́ча — çifte görev
двойно́е са́льто — спорт. çift salto
двойная игра́ — ikili oyun
вести́ двойну́ю игру́ — ikili oynamak
приноси́ть двойну́ю по́льзу — çifte yarar sağlamak
уплати́ть в двойно́м разме́ре — iki katını ödemek
пресле́довать двойну́ю цель — bir çifte amaç gütmek
-
16 доступ
-
17 заверять
temin etmek,sağlamak; onaylamak* * *несов.; сов. - заве́рить1) temin etmekон заве́рил меня́ в э́том — bunu bana temin etti
2) tasdik etmekзаверя́ть по́дпись — imzayı tasdik etmek
-
18 заготовлять
tedarik etmek; stok yapmak,yığmak* * *1) ( приготовлять заранее) önceden sağlamak; tedarik etmek2) ( запасать) stok yapmak / meydana getirmek; yığmakзаготовля́ть дрова́ на́ зиму — kışlık odun yığmak
-
19 кинофицировать
несов., сов.sinemaya kavuşturmak; film gösterilmesini sağlamak -
20 льгота
bağışıklık,kolaylık,avantaj* * *жmuafiyet; bağışıklık; kolaylık ( облегчение); avantaj ( выгода)предоставля́ть льго́ты в приобрете́нии жилья́ — konut edinme kolaylıkları sağlamak
дипломати́ческие льго́ты и привиле́гии — diplomatik imtiyaz ve muafiyetler
См. также в других словарях:
sağlamak — 1. i 1) Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık. H. Taner 2) Elde etmek, sahip olmak ... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dengeyi sağlamak — iki kişi, durum veya olay arasında orta yolu bulmak, uyum sağlamak İnsan başka türlü düşünmez: aklına danışır, duygularını dinler, ikisi arasında dengeyi sağlayacak bir yol bulmaya çalışır. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahenk sağlamak — düzene sokmak, birliği sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutabakat sağlamak — anlaşmak, uzlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
olanak sağlamak — bir işin olmasına elverişli ortamı hazırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
otorite sağlamak (veya temin etmek) — yetki kurmak veya yetki sahibi olmak Reisleri de tam bir otorite temin etmiş olduğunu her vesile ile belli ediyordu. E. İ. Benice … Çağatay Osmanlı Sözlük
nafaka sağlamak — geçinecek kadar para temin etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
görüş birliği sağlamak — aynı görüş ve düşüncede birleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
KUMUDD — Sağlamak, sert, katı. * Uzun, tavil … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yetiştirmek — i, e 1) Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak 2) Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim. 3) Birini gerekli bir iş için tam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük