-
61 danebengreifen
danebengreifen v/i <unreg, -ge-, h> beim Fangen usw (elinden) kaçırmak, tutamamak; MUS yanlış (nota) çalmak; fam yanılmak -
62 hereinfallen
hereinfallen mit -de yanılmak -
63 verkalkulieren
verkalkulieren v/r <o -ge-, h>: sich verkalkulieren hesapta yanılmak -
64 verrechnen
verrechnen <o -ge-, h>1. v/t hesaba geçirmek;( mit -e) mahsup etmek2. v/r: sich verrechnen hesapta yanılmak;sich um e-en Euro verrechnet haben hesapta bir öro yanılmış olmak -
65 verschätzen
verschätzen v/r <o -ge-, h>: sich verschätzen (um) tahminde … yanılmak -
66 vertun
-
67 aldanmak
bir söylentiye \aldanmak einem Gerücht aufsitzen -
68 hata
-
69 yanılma
-
70 yanıltmak
-
71 danebenliegen
-
72 fehlgehen
-
73 irren
irren ['ırən]I vrsich \irren yanılmak, şaşırtmak;ich habe mich im Tag geirrt günümü şaşirdım;Sie \irren sich yanılıyorsunuz;wenn ich mich nicht irre yanılmıyorsam;I\irren ist menschlich ( prov) hatasız kul olmaz -
74 Irrtum
Irrtum <-s, -tümer> myanılgı, hata, yanlış(lık);einen \Irrtum einsehen/erkennen hatasını kabul etmek/görmek;einem \Irrtum unterliegen hataya düşmek, yanılgıya düşmek;ihr ist ein \Irrtum unterlaufen bir hata işledi, yanlışlık yaptı;sich im \Irrtum befinden yanılmak -
75 schiefgewickelt
( fam)\schiefgewickelt sein bir şeyde tamamen yanılmak;da bist du \schiefgewickelt bunda tamamen yanılıyorsun -
76 schneiden
schneiden <schneidet, schnitt, geschnitten> ['ʃnaıdən]I vt1) ( allgemein) kesmek;etw klein \schneiden bir şeyi doğramak;die Luft ist hier zum S\schneiden burası çok havasız2) ( eingravieren) oymak4) ( kreuzen) kesmek5) ( meiden) görmezden gelmek6) sport;den Ball \schneiden topu kesmekII vrsich \schneiden1) ( verletzen) kesmek (an -ini);sich in den Finger \schneiden parmağını kesmek2) ( sich kreuzen) kesişmek -
77 schwer
schwer [ʃve:ɐ]I adj1) ( Gewicht) ağır;ein drei Kilo \schweres Paket üç kilo ağırlığında bir paket;wie \schwer ist das? bunun ağırlığı nedir?ein \schwerer Irrtum büyük bir hataein \schweres Leben haben zor bir yaşamı olmak4) ( schwierig) güç;das ist \schwer zu sagen bunu söylemek güçtür;sie hat es \schwer mit ihm onunla yaşaması kolay değilII adv;ich bin \schwer enttäuscht büyük hayal kırıklığına uğramak;\schwer erkrankt/verletzt sein ağır hasta/yaralı olmak;\schwer atmen güç nefes almak;\schwer bewaffnet ağır silahlı;jdn \schwer bestrafen birine ağır ceza vermeksich \schwer täuschen çok yanılmak;sie ist \schwer gestürzt çok kötü düştü -
78 täuschen
täuschen ['tɔıʃən]I vi aldatmak, aldatıcı olmak;das täuscht bu, insanı aldatıyorII vt aldatmak, yanıltmak;wenn mich nicht alles täuscht... yanılmıyorsam...;sich von jdm \täuschen lassen biri tarafından aldatılmakIII vrsich \täuschen aldanmak, yanılmak;ich habe mich in dir getäuscht senin hakkında yanılmışım -
79 Unrecht
kein pl haksızlık;zu \Unrecht haksız yere;jdm \Unrecht geben birinin fikrini doğru bulmamak;im \Unrecht sein ( sich irren) haksız olmak, yanılmak; ( im Rechtsstreit) haksız olmak -
80 verhauen
verhauen <verhaut, verhaute, verhauen>1) ( prügeln) dövmek, dayak atmak (-e)2) ( fig) o ( fam) ( sehr schlecht machen) berbat etmek; ( völlig falsch machen) tamamen yanlış yapmak3) ( leichtfertig ausgeben) düşünmeden [o düşüncesizce] harcamak, saçıp savurmak, har vurup harman savurmakII vr
См. также в других словарях:
yañılmak — yanılmak III, 59, 380 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yanılmak — nsz 1) Tanımayarak, niteliğini iyi anlamayarak aldanmak Bazen insanlar o kadar birbirlerine benziyor ki insan yanılıyor. M. Yesari 2) Sonucunu düşünmeden veya bilmeden uygunsuz bir davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hataya düşmek — yanılmak Bu soruya evet cevabını vermekle bir hataya düşmüş sayılmayız. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldanmak — e 1) Görünüşe bakarak yanlış bir yargıya varmak, yanılmak Hâline, tavrına bakan sana aldanır. Ö. Seyfettin 2) Bir hileye, bir yalana kanmak 3) nsz Hayal kırıklığına uğramak Sen benim dediklerime kulak ver, aldanmazsın! M. Ş. Esendal 4) nsz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürçmek — nsz, er 1) Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirmek 2) mec. Dalgınlıkla yanlış bir iş yapmak, yanılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanılma — is. Yanılmak işi Onların hakkımızda yanılmaları bizim istediğimiz noksandan değil... A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ökseye basmak — dikkatsizlik ederek zarara uğramak veya yanılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalgaya düşmek (veya gelmek) — argo yanılmak, dalgınlıkla unutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şey sanmak — bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak Tüccar deyince biz de onu bir şey sandık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yankmak — galat söylemek, yanılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük