Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

tavır

  • 21 attitude

    n. tutum, tavır, davranış, poz, durum, konum, fikir, düşünce, duruş
    * * *
    1. tavır 2. tutum
    * * *
    ['ætitju:d]
    1) (a way of thinking or acting etc: What is your attitude to politics?) tutum, tavır
    2) (a position of the body: The artist painted the model in various attitudes.) duruş, vaziyet, poz

    English-Turkish dictionary > attitude

  • 22 вид

    görünüş,
    biçim; tavır,
    kılık kıyafet; hal; görünüm,
    manzara; tip,
    tür,
    çeşit
    * * *
    I м
    1) ( внешность) görünüş; tavır (- vrı), eda ( выражение); biçim ( форма)

    вне́шний вид — (dış) görünüş; kılık (kıyafet) ( одежда)

    с видом победи́теля — galip tavrı ile

    у неё жа́лкий вид — acıklı / acınacak bir hali var

    у него́ был расте́рянный вид — şaşırmış görünüyordu

    в пья́ном виде — sarhoşken, sarhoş olduğu halde

    в тако́м виде тебе́ идти́ нельзя́ — bu halinle gidemezsin

    их едя́т и в све́жем виде — bunlar taze iken de yenir

    3) (пейзаж, перспектива) görünüş, manzara

    о́бщий вид — genel görünüş

    вид сбо́ку — yandan görünüş

    кварти́ра с видом на́ мо́ре — deniz manzaralı daire

    4) ( поле зрения) в соч.

    на вид у́ у кого-л.birinin gözü önünde

    скры́ться и́з виду — gözden kaybolmak

    при виде опа́сности — bir tehlike görünce / görününce, tehlike karşısında

    5) (ви́ды) мн. ( предположения) tahminler

    виды на урожа́и — ürün / rekolte tahminleri

    ••

    на вид ей со́рок (лет) — kırk yaşında görünüyor / gösteriyor

    на вид ей лет со́рок — görünüşe göre kırklık var

    на вид он моего́ во́зраста — benim yaşımda gösteriyor

    э́то был симпати́чный на вид мужчи́на — sempatik görünüşlü bir erkekti o

    с виду я́блоко хоро́шее — görünüşe göre / görünürde elma iyidir

    в виде ша́ра — yuvarlak biçiminde

    изда́ть в виде отдельной кни́ги — ayrı bir kitap halinde yayımlamak

    у нас все на виду́ — gizlimiz saklımız yok

    не пода́ть / не показа́ть виду — renk vermemek, belli etmemek

    он вида́л виды — görmüş geçirmiş bir adamdır

    име́ть в виду́ — ( подразумевать) kastetmek; ( учитывать) hesaba katmak, aklından çıkarmamak

    под видом корреспонде́нта — kendisine muhabir süsü vererek, muhabir kılığına girerek

    под видом кри́тики оши́бок — hataların eleştirisi kisvesi altında

    под видом обеспе́чения / наведе́ния поря́дка — asayişi sağlama paravanası altında

    под видом экономи́ческой по́мощи — ekonomik yardam görünüşü altında

    под видом торго́вого су́дна — ticaret gemisi kisvesi altında

    он сде́лал вид, что пове́рил — inanmış göründü

    мы сде́лали вид, что не слы́шим — duymaz göründük

    я сде́лал вид, что не по́нял — anlamazlığa vurdum

    (в таки́х слу́чаях) он де́лал вид, что за́нят де́лом — iş yapıyor görünürdü

    он сде́лал вид, что не узнал меня́ — beni tanımamazlıktan geldi

    я то́лько де́лал вид, что пишу́ — yazmıyordum, yazarmış gibi yapıyordum

    он смути́лся, но не по́дал виду — bozulduysa da belli etmedi

    ни под каки́м видом — asla

    упустить и́з виду — gözden kaçırmak

    II м
    1) tip, tür, çeşit (-di)

    но́вые виды тка́ней — yeni kumaş tipleri

    не́которые виды проду́кции — bazı ürün türleri

    зи́мние виды спо́рта — kış sporları

    виды люби́тельского спо́рта — amatör spor dalları

    разли́чные виды спо́рта — çeşitli sporlar

    оди́н из видов спо́рта — spor dallarından biri

    стать национа́льным видом спо́рта — ülkenin ulusal sporu olmak

    состяза́ния проводи́лись по десяти́ видам спо́рта — yarışmalar on dalda yapıldı

    таки́е виды изобрази́тельного иску́сства, как жи́вопись и скульпту́ра — resim ve heykelcilik gibi sanatlar

    2) биол. tür

    Русско-турецкий словарь > вид

  • 23 позиция

    ж
    1) (положение, расположение) durum; konum; mevzi (-ii); pozisyon
    2) ( в танце) duruş
    3) воен. mevzi (-ii)

    заня́ть пози́ции — mevzilenmek

    4) перен. ( отношение) tutum, tavır (- vrı)

    пози́ция ладьи́ — шахм. kalenin durumu

    голева́я пози́ция — спорт. gol pozisyonu

    5) перен. ( место)

    захвати́ть ключевы́е пози́ции в национа́льной эконо́мике — ulusal ekonominin kilit mevkilerini ele geçirmek

    с крити́ческих пози́ций — eleştirel bir tutumla

    заня́ть негати́вную пози́цию — olumsuz bir tavır takınmak

    Русско-турецкий словарь > позиция

  • 24 behaviour

    n. tavır, davranış, hareket, tutum, hareket tarzı
    * * *
    davranış
    * * *
    [-jə]
    1) (way of behaving: the behaviour of the pupils.) tavır, davranış
    2) (actions or reactions: the behaviour of rats; the behaviour of metals in acids.) tepki, tepkime

    English-Turkish dictionary > behaviour

  • 25 carriage

    n. binek arabası, vagon, taşıma, nakliye, nakliye ücreti, navlun, araba; taşıyıcı alttakım, tavır, tutum, duruş, onaylama (tasarı vb)
    * * *
    nakliye
    * * *
    ['kæri‹]
    1) (the act or cost of conveying and delivering goods: Does that price include carriage?) taşıma ücreti
    2) (a vehicle for carrying (especially in Britain, railway passengers): the carriage nearest the engine; a railway carriage.) vagon
    3) (especially formerly, a horse-drawn passenger vehicle.) atlı araba
    4) (the part of a typewriter which moves back and forwards, carrying the paper.) şaryo
    5) (posture; way of walking.) duruş,tavır

    English-Turkish dictionary > carriage

  • 26 manner

    n. davranış, tutum, tavır, hareket tarzı, ton, tarz, eda
    * * *
    1. biçim 2. tarz
    * * *
    ['mænə]
    1) (a way in which anything is done etc: She greeted me in a friendly manner.) tarz, biçim, hâl, tavır
    2) (the way in which a person behaves, speaks etc: I don't like her manner.) davranış biçimi
    3) ((in plural) (polite) behaviour, usually towards others: Why doesn't she teach her children (good) manners?) terbiye, görgü
    - mannerism
    - all manner of
    - in a manner of speaking

    English-Turkish dictionary > manner

  • 27 masquerade

    n. maskeli balo, maskeli balo kostümü, sahte tavır, taslama
    ————————
    v. maskeli baloya katılmak, sahte tavır takınmak, olduğundan başka görünmek
    * * *
    1. kılık değiştir (v.) 2. maskeli balo (n.)
    * * *
    [mæskə'reid] 1. noun
    ((a) pretence or disguise: Her show of friendship was (a) masquerade.) yapmacık, sahte davranış
    2. verb
    ((with as) to pretend to be, usually intending to deceive: The criminal was masquerading as a respectable businessman.) (birinin) kılığına girmek

    English-Turkish dictionary > masquerade

  • 28 posture

    n. poz, duruş, durum, tavır, hal, vaziyet
    ————————
    v. poz vermek, yapmacık tavır takınmak, taslamak
    * * *
    1. postür 2. dik dur (v.) 3. duruş (n.)
    * * *
    ['pos ə]
    1) (the way in which a person places or holds his body when standing, sitting, walking etc: Good posture is important for a dancer.) duruş, poz
    2) (a position or pose: He knelt in an uncomfortable posture.) pozisyon

    English-Turkish dictionary > posture

  • 29 demeanor

    n. davranış, tavır, hal, tutum
    * * *
    tavır

    English-Turkish dictionary > demeanor

  • 30 deportment

    n. tavır, davranış, hareket, gidiş
    * * *
    tavır

    English-Turkish dictionary > deportment

  • 31 Position

    Position [-'t͜sĭoːn] f <-; -en> durum, konum; (Standpunkt) tavır;
    Position beziehen tavır almak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Position

  • 32 ჭიმვა

    f.
    fazla germek, zorlamak, tavır takınmak
    f.
    germek, zorlamak, tavır koymak

    Georgian-Turkish dictionary > ჭიმვა

  • 33 Attitüde

    Attitüde <-n> [ati'ty:də] f
    1) ( Einstellung) tutum
    2) ( körperliche Haltung) tavır;
    eine \Attitüde annehmen/einnehmen tavır almak/takınmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Attitüde

  • 34 Benehmen

    Benehmen <-s> nt
    1) ( Verhalten) davranış, tavır
    2) ( Manieren) görgü, terbiye, tavır ve davranıslar pl;
    kein \Benehmen haben görgüsü olmamak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Benehmen

  • 35 Haltung

    1) ( Fassung) itidal;
    \Haltung bewahren itidalini muhafaza etmek, kendini tutmak, istifini bozmamak;
    die \Haltung verlieren itidalini kaybetmek
    2) ( Tierzucht) yetiştirme
    2. <- en> f
    1) (Körper\Haltung) duruş; ( Stellung) durum, vaziyet
    2) ( Einstellung) tavır, vaziyet;
    eine klare \Haltung zu einer Frage einnehmen bir sorun karşısında kesin tavır takınmak
    3) ( Benehmen) tutum, davranış

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Haltung

  • 36 Miene

    f.
    tavır
    tavır
    f.
    yüz
    f.
    çehre

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Miene

  • 37 تصرف

    I
    تَصَرَّفَ
    davranmak
    II
    تَصَرُّف
    1. tasarruf
    2. tutum
    Anlamı: tutulan yol, davranış
    3. hâl
    Anlamı: davranış, tutum, tavır

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تصرف

  • 38 نهج

    I
    نَهَجَ
    1. gelmek
    Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak
    2. açımlamak
    Anlamı: şerh etmek, açıklamak
    3. belirmek
    4. peydahlanmak
    Anlamı: çıkmak, oluşmak, ortaya çıkmak
    5. tarif
    6. davranmak
    II
    نَهْج
    1. biçem
    Anlamı: üslûp, tarz
    2. üslûp
    Anlamı: oluş, deyiş, veya yapış biçimi, tarz
    3. prosedür
    Anlamı: yol, yöntem
    4. metot
    Anlamı: yöntem
    5. tarz
    Anlamı: davranış biçimi, üslûp
    6. çığır
    Anlamı: yeni bir üslûp, tavır, tarz
    7. yol
    Anlamı: yöntem

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > نهج

  • 39 وضع

    I
    وَضَعَ
    1. aşağısamak
    Anlamı: bir şeyi veya bir kimseyi aşağılık ve değersız göstermek, hafifsemek
    2. koymak
    3. atmak
    4. aşağılamak
    II
    وَضْع
    1. keyfiyet
    Anlamı: durum
    2. yer
    Anlamı: konum, vaziyet
    3. mevki
    Anlamı: yer, mahal
    4. hâl
    Anlamı: durum, vaziyet
    5. mevzi
    Anlamı: yer, mahal
    6. konum
    Anlamı: durum, vaziyet
    7. pozisyon
    Anlamı: durum, konum
    8. ahval
    Anlamı: durumlar, hâller ve vaziyetler
    9. tavır
    Anlamı: durum, davranış, vaziyet
    10. vaziyet
    Anlamı: durum, tavır, hal
    11. kurtulmak
    Anlamı: doğurmak
    12. doğum
    Anlamı: doğmak fiili, tevellüt

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > وضع

  • 40 contenance

    Dictionnaire Français-Turc > contenance

См. также в других словарях:

  • tavır almak (veya takınmak) — belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, vaziyet almak Bilgin değilim. Onun için yazılarımda da bilgince tavır takınmaktan çekinirim. O. V. Kanık Parçasını söylerken aldığı tavır, insanı gülmekten katıltacak kadar komik. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tavır — is., vrı, Ar. ṭavr 1) Durum, davranış, vaziyet, hâl Dalgın, düşünceli bir tavırla işini görmeye devam etti. N. Cumalı 2) Büyüklenme Bu adamın tavrı hiç çekilmez. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TAVIR — (Tavr) Suret. Hareket, hal, vaziyet. * Bir kerre, bir defa. * İki şey arasındaki had ve fasıla. * Kader. * Miktar …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • tavır almak (veya takınmak veya koymak) — (birine karşı) mesafeli davranmak, uzak durmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çehre almak — tavır takınmak Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kılınmak — tavır takınmak (kadın), nazlanmak; yapılmak, kılınmak, işlenmek I, 64, 394, 508; II, 156; III, 20 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ETVAR — (Tavır. C.) Tavırlar, haller, davranışlar …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ÇALIM — Tavır, eda. * Kılıcın keskin tarafı, ağzı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • vaziyet almak — 1) belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk. Y. K. Karaosmanoğlu 2) karşı çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Grup Yorum — Infobox musical artist Name = Grup Yorum Img capt = Grup Yorum, 1991 Img size = 230 Landscape = Background = group or band Birth name = Alias = Born = Died = Origin = Istanbul, Turkey Instrument = Voice type = Genre = Halk Müziği, Protest music… …   Wikipedia

  • Ezginin Günlüğü — ( The Diary of Melody in Turkish) is a Turkish band formed in 1982 in Istanbul by Nadir Göktürk, Hakan Yılmaz, Şebnem Başar, Tugay Başar, Vedat Verter and Emin İgüs. Their first album Seni Düşünmek was released in 1985. All the members except… …   Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»