-
1 soğuk
2. subst Kälte f, kalte(s) Wetter;soğuk algınlığı Erkältung f;soğuk almak sich erkälten;soğuk büfe kalte(s) Buffet;-e soğuk bakmak sich gleichgültig ( oder ablehnend) verhalten gegenüber;soğuk çıkmak v/unp Wetter kalt werden;soğuk füzyon PHYS kalte Fusion;soğuk nevale kaltschnäuzig;Soğuk Savaş der Kalte Krieg -
2 soğuk
1) Kälte f\soğuk almak eine Erkältung bekommen; ( üşütmek) sich erkälten, sich eine Erkältung holenbu \soğukta bei dieser Kälte\soğuktan dişleri takırdıyordu er klapperte vor Kälte mit den Zähnenkuru bir \soğuk eine trockene Kälte2) Frost m\soğuk çalmak durch den Frost leidenbitkileri \soğuk çalmış die Pflanzen haben durch den Frost gelitten\soğuk vurmak [o yakmak] Frost (ab) bekommenbu bitkileri \soğuk vurmuş [o yakmış] diese Pflanzen haben Frost (ab) bekommenII adj1) ( sıcak karşıtı) kalt2) ( fig)\soğuk bir cevap eine kaltschnäuzige Antwort\soğuk duş etkisi ( yapmak) eine kalte Dusche (sein) -
3 soğuk
хо́лод (м) холо́дный* * *1. озвонч. -ğu; врз.холо́дныйsoğuk adam — холо́дный челове́к
soğuk cevap — холо́дный отве́т
soğuk gün — холо́дный день
soğuk hava — холо́дная пого́да
soğuk karşılama — холо́дный / равноду́шный приём
soğuk iklim — холо́дный кли́мат
2. озвонч. -ğusoğuk kadın — холо́дная / фриги́дная же́нщина
хо́лодsoğuklar — холода́
soğuklar bastı — внеза́пно нагря́нули холода́
bu seneki soğuk gibi soğuk görmedim — я не ви́дывал тако́го хо́лода, как в э́том году́
3. озвонч. -ğubugün soğuk var — сего́дня хо́лодно
хо́лодноçok soğuk selâmlaşmışlar — они́ поздоро́вались о́чень хо́лодно
••- soğuk çalmak
- soğuk çıkmak
- soğuk durmak
- soğuk duş etkisi yapmak
- soğuk düşmek
- soğuk kaçmak
- soğuk ter dökmek
- soğuk ter basmak
- soğuk vurmak -
4 soğuk
(-ğu)1.холо́дная пого́да, хо́лод; сту́жаsoğuklar — хо́лод, холода́, холо́дная пора́
soğuklar bastı — внеза́пно наступи́ли холода́
soğuktan donmak — а) окочене́ть от хо́лода; б) замёрзнуть
2.1) холо́дный, студёныйsoğuk iklim — холо́дный кли́мат
2) холо́дный; антипати́чный, неприя́зненныйsoğuk bir adam — холо́дный челове́к
soğuk bir muamele — холо́дное обхожде́ние
3.хо́лодно, неприя́зненно◊
soğuk algınlığı — просту́да◊
soğuk almak — простуди́ться◊
soğuk harp — холо́дная война́ -
5 soğuk
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > soğuk
-
6 soğuk
adj. cold, chilly, cool, chill, frigid, freezing, calm, unfriendly, uncompanionable, unsympathetic, aloof, angular, apathetic, apathetical, bleak, distant, frosty, frozen, inclement, inhospitable, marble, offish, parky, phlegmatic, phlegmatical--------n. chill, chilling, cold, frostiness--------pref. cryo--------soğuk (davranış)adj. remote* * *1. chilly 2. cold 3. frigid 4. colder (adj.) 5. chill (n.) ———————— (adj.) aloof -
7 soğuk
салкын; суык -
8 soğuk su
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > soğuk su
-
9 soğuk al
catch cold -
10 soğuk iş
cold work -
11 soğuk
sar--------serma -
12 soğuk su
ava tezî -
13 soğuk
Soyuq -
14 soğuk
chłodny; chłód; oziębły; ziąb; zimno; zimny -
15 soğuk
чъыIэ/ щIыIэ -
16 soğuk
чъыIэ -
17 soğuk
بارد -
18 soğuk
بارد [بارِد]Anlamı: ısısı düşük olan -
19 soğuk
"cold, nippy; frosty; stiff, chilly; cool, standoffish, distant, frosty, aloof; cold-hearted; asexual, frigid; (rüzgâr, vb.) piercing; cold, chill" -
20 soğuk iş
cold work
См. также в других словарях:
soguk — I, 503 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
soğuk — sf., ğu 1) Isısı düşük olan, sıcak karşıtı Bu el soğuktu ve titriyordu. P. Safa 2) Üşütecek derecede ısısı olan Güneşli, soğuk bir gündü. S. F. Abasıyanık 3) is. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu Karın soğuğu başka bir tür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk çalmak — soğuk bitkiye zarar vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk ter dökmek (veya basmak) — korku, heyecan anlarında birden terlemek Safinaz kardeşini düşününce soğuk ter döktü. H. E. Adıvar Hele ansızın alnını, bıyıklarının dibini ve ensesini basan soğuk ter, sinsi bir ölüm korkusunu içine yılan gibi akıtıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk algınlığı — is., tıp Nezle, anjin, bronşit gibi üşütmeden ileri gelen rahatsızlık Hafif bir soğuk algınlığı sebebiyle dışarı çıkmamaya, oteldeki odamda çalışmaya karar verdim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk büfe — is. Bazı toplantılarda, ayakta yenilmek için soğuk yiyecek ve içeceklerle hazırlanmış masa … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk dalgası — is., meteor. Yoğun olarak soğuk havanın art arda gelmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk harp — is., bi Soğuk savaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk nevale — is. İnsanlara yaklaşmayan, söz veya davranışları soğuk olan sevimsiz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk savaş — is. 1) İkinci Dünya Savaşı ndan sonra Doğu ve Batı Bloklarının zaman zaman savaş çıkarma tehditlerinin bütün dünyada yarattığı gerginlik, soğuk harp 2) İki kişi arasında fazla belli edilmeden yaşanan çekişme … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk şaka — is. Hoş karşılanmayan, yersiz nükte veya sözle yapılan şaka Yoo sütnine, bak böyle soğuk şakalar istemem. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük